| Konu: | İYİ Parti Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 81 |
| Tarih: | 29.04.2025 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle Parlamento Muhabirleri Derneğinin 61'inci yılını kutluyorum.
19 Mart 2025 tarihinde içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının da olduğu 100 kişi ülkemizi 1 trilyon 200 milyardan fazla zarara sokan bir operasyonla gözaltına alındı. 1944 süreci, darbe dönemleri ve millî orduya kumpas günlerinden sonraki en büyük operasyonlardan birini takiben kimden açıklama bekler kamuoyu? İçişleri Bakanlığından olabilir, Adalet Bakanlığından olabilir. Peki, kimden geldi en kapsamlı ve net açıklamalardan biri? Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı RTÜK'ten. RTÜK Başkanı operasyonla aynı gün yaptığı açıklamada soruşturmaların tamamen hukuk çerçevesinde olduğunu ve bunun hilafına yayınların en üst sınırdan cezalandırılacağını duyurdu. Bu da çok tuhaftı aslında; kimse RTÜK Başkanına soruşturmaların tamamen hukuka uygun olduğu hükmüne nasıl vardığını sormadı, mahkeme kararları dahi bir üst mahkemenin denetimine tabiyken kimse RTÜK Başkanına bu hükmü verme yetkisini nereden aldığını da sormadı. Yarın bir gün bu soruşturma ve kovuşturmalar usulden bozulursa, tamamen hukuka uygun olmadığı anlaşılırsa ne yapacak RTÜK Başkanı ben merak ediyorum, medyayı temel hak ve hürriyetlerin önüne set çekmeye zorlamanın bedelini nasıl ödeyecek?
RTÜK, yayınları dikkatle izlediklerini ve en üst sınırdan ceza uygulayacaklarını duyurarak ilk günden ilk sopayı gösterdi, yetmedi; blöf yapmadığının nişanesi olarak tarihin en ağır ceza tarifesini uyguladı ve Sözcü TV'ye on gün yayın durdurma, Halk TV ve Tele1'e 5 kez program durdurma cezası ve yüzde 5 idari para cezası verdi. 2025'in sadece ilk üç ayında verdiği ceza toplamı 55 milyon lira. Böylelikle, tekdirle uslanmayanlara yiyecekleri köteği de göstermiş oldu; kötek de yetmeyince susturmaya 23 Martta bir ihtar daha yayınladı, yayıncı kuruluşlara açık ve çok önemli uyarısını tekrarladı ve lisans iptaline gidebileceklerini duyurdu. "Ey patronlar, biz bu gazetecileri hapsettik, olmadı; işsiz bıraktık, olmadı; onlar bir lokma bir hırkayla topluma 'Uyan!' borusu çalmakta kararlılar ama sizin kaybedecek çok şeyiniz var, bir kayyuma bakar." demekti bu aslında. Yetmedi, hemen ertesi gün bir adım daha ileri gitti RTÜK, akıl almaz bir açıklamayla basın ve ifade özgürlüğü her ne kadar anayasal güvence altında olsa da bunun millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği gibi durumlarda sınırlanabileceğini hatırlattı; peşin bir hak gaspı itirafıydı, ayrıca da çifte standarttı zira Nevruz bahanesiyle teröristsevicilerin kamu düzenini hallaç pamuğuna çevirmesi bu hassasiyetine dâhil değil RTÜK'ün. Aynı şekilde, makbul sayılan birçok kanalda terörist güzellemesi yapılarak alenen suç işlenmesi de RTÜK'ün radarına girmedi, girmiyor da hâlâ. Ertesi gün, günaşırı yaptığı açıklamalar ve verdiği cezalara rağmen sonuç alamıyor olmaktan öfkeliydi epey RTÜK, sorumsuz siyasetçilerin meydanlardaki beyanatlarının çirkin yansımalarını ekranda görmek istemediklerini tebliğ etti. Sorumsuz siyasetçi değil de PKK açılımından sorumlu bebek katili olmak lazımdı demek ki geçmek için, delmek için RTÜK'ün filtresini. Son olarak, iki gün önce, 27 Nisanda sokak röportajlarını koydu bu defa RTÜK hedef tahtasına, vatandaşa hakaret saydığını, saygısızlık saydığını belirtti. Bu ülkenin vatandaşlarının hakarete uğramaması konusunda samimi bir hassasiyetse bu eğer, hodri meydan, Sayın Sağlık Bakanının çocuk sahibi olamayan binlerce aileye travma yaratan aile tanımını kutsayanlara da sallasın o zaman sopasını. Mevzu vatandaşın incinmesiyse eğer; hodri meydan, her Allah'ın günü gazilerimizi, vatana evlat feda etmiş analarımızı-babalarımızı inciten Öcalanperestlere de sallasın sopasını RTÜK. Benim de hiç beğenmediğin örnekler var o sokak röportajları arasında ama mesele bizim beğenilerimiz değil, mesele anayasal hak ve hürriyetler. O röportajlar birer ayna. "Muhalif yayın" diyoruz, değil aslında, gerçeğin yayını onlar zira yoksulluk muhalefet değil, gerçek bu ülkede; açlık muhalefet değil, gerçek; hukuksuzluk gerçek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELCAN TAŞCI (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Taşçı, lütfen tamamlayın.
SELCAN TAŞCI (Devamla) - Ek atama bekleyen öğretmenlerleydik hafta sonu, onların uğradığı adaletsizlik mesela muhalefet değil, gerçek; liyakatsizlik gerçek; mülakatla kayırma gerçek; ceza alsa tutuklu kaldığı kadar yatmayacak, 22 yaşındaki kalp hastası Esila'nın sağlık sorunlarına rağmen tutukluluğundaki ısrar, gerçek. Bunların gösterilmesi, duyurulmasının verdiği rahatsızlığı anlıyorum ben, rahatsız edici çünkü gerçekten de ama bu kadar rahatsız ediyorsa yapılması gereken bunların yayınını yasaklamak değil; yapılması gereken, bunların hiç yaşanmamasını sağlayacak adil bir düzen kurmaktır. Basın özgürlüğü de öyle bir düzenin temel şartlarındandır. Her birimizin hürriyeti buna muhtaçtır; bugün değilse yarın muhtaç olacaktır.
RTÜK'e görevinin ne olduğunu ve ne olmadığını hatırlatacak bir komisyonun kurulması konusunda desteğinizi bekliyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)