Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 81 |
Tarih: | 29.04.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Birkaç hafta aradan sonra, iktidar partisinin şu anda olduğu gibi Genel Kurula katılmayarak, muhalefetin de ricayı kabul ederek toplandığı bir yasayı görüşüyoruz. Torba yasa... Bu yasa o hâle geldi ki artık iktidar "torbacılar iktidarı" olarak anılacak. Bugüne kadar kamunun bu kadar laçkalaştırıldığı bir dönem olmamıştı. Özellikle de şu çıkan yasa da rezaletin daniskasıdır. Yasanın özüne bakıldığında güya Devlet Memurları Yasası ama tek bir düz memura, alt çalışana, öğretmene, veri hazırlama memuruna, kamudaki şoföre, hiçbirine faydası olmayan bir yasa. Bu yasa tam olarak bürokratik oligarşi yasası, bu yasa monşer bürokrat yasası; insan böyle bir yasa getirirken önce utanır. Yasanın içerisinde "Devlet Memurları Kanunu" diyor, Danıştay Kanunu, Cumhurbaşkanı İdari İşler Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanlığı... Kimler fonlanmış? Yasanın sadece 1 tane işe yarar maddesi var, o da 112 Acili meşgul edenlere verilecek ceza. Elhak, sadece bu doğru; bunun dışında mahkeme üyeleri emekli olursa özlük hakları nasıl düzenlenecekmiş, Kamu Başdenetçisi kimin statüsünde olacakmış, diğer denetçiler hangi statüde olacakmış, sonra Dışişleri Diplomasi Akademisinde görev yapanlara -artık, emekli asker midir, emekli büyükelçi midir, bakanlık üst düzey bürokratları mıdır- nasıl bir ödeme yapılacakmış, bunlar. Sonra hâkimler ve savcılar... Özetle bakmak gerekirse yasanın içerisinde yalnızca üst düzey bürokratları nasıl koruruz, bunlara yönelik düzenleme yapılmış.
Öyle vahim durumlar da var ki mesela "Yabancılar Kanunu" demiş. Yabancılar maddesi deyince acaba ülkemizdeki göçle ilgili bir düzenleme mi yapılıyor diye bakıyorsunuz, meğer o da başka bir alavere dalavereymiş, adı "Yabancılar Kanunu" ama biz herhangi bir alımda ihalesiz, doğrudan alım nasıl yaparız, bu idarenin harcamalarını nasıl denetim dışı tutarız, ona çözüm aranmış.
Yine, bunun içerisinde İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu... Yani şu anda yasa mevcuttan daha kötüye gidiyor. Madem insan hakları, madem eşitliği inceleme komisyonu, bugüne kadar YÖK'ün, ilgili alanda çalışan sivil toplum örgütlerinin önerisiyle seçilen isim bundan sonra direkt Sayın Cumhurbaşkanının atamasıyla gerçekleşecek. Elhak, elbette Sayın Cumhurbaşkanı bazı yerlere atama yapabilir ama bu Kurumun tamamen bağımsız olması gerekir.
Başka bir vahamet daha; sanki kamuda milyonlarca çalışan memur yetmezmiş gibi ek alımın sınırsız önü açılıyor. Bilesiniz ki devletin varlığı ancak adaletle kaim olur. Haksızlığa alet olan herkes haksızlığın bir parçasıdır. Anadolu'nun yüz binlerce evladı, köydeki öksüz, yetim; asgari ücretle çalışan adam çocuğunu yıllarca okutacak, sınava girecek, derece yapacak, bunlar bir yere atanamayacak, beyefendiler özel kadro üzerinden sınırsız şekilde danışman atayacak, özel kalem üzerinden açıktan atama memur. Allah'tan korkar insan. En büyük haksızlıklardan biri budur. Elbette bir bakanın özel kalem personeline ihtiyacı olabilir; 1 tane, 2 tane, 3 tanedir, kendi bünyesinde çalıştıracağı kadar elemanı açıktan alabilir, bu makul olabilir ama sen atlama taşı olarak personeli özel kalem diye al, başka yere geçsin ve Anadolu'nun insanları aç, sefil beklesin. Aslında, bu yasayı hazırlayanları, ileride atanamadığı için intihar eden memur adaylarının, öğretmen adaylarının cinayet azmettiricisi olarak yargılamak lazım. Bugünden tarihe not düşüyorum; eğer bu yasa bu hâliyle çıkarsa haksız bir şekilde kamu personeli sınavına girmeden açıktan atamalarla doldurulacak, bir taraftan da insanlar atanamadım diye intihar edecekse, işte bunlar, bunun tam olarak azmettiricisi sayılır.
Değerli milletvekilleri, yasanın baştan sona her tarafı gerçekten büyük facialarla karşı karşıya. Bu yasada herhangi bir düz memur yok, intihar eden polislerin sorunlarının çözümüne dair bir düşünce yok, mülakat mağdurlarının arşı inleten sorunlarına bir çözüm yok ve bu kanunda Diyanette çalışan vekil imamların, fahri Kur'an kursu öğreticilerinin sorununa çözüm yok, kamu mühendislerinin sorununa, ücretli öğretmenlere, atanamayan öğretmenlere çözüm yok. Yahu, madem bir personelle ilgili yasa getirdiniz, bari bir maddesi de düz memurları içerseydi. Şu anda, taşerondan kamuya geçen 600 bin personelin durumu hâlen netlik kazanmış değil, hâlen ortada bekliyor; onu bile çözmekten âciz bir yasayla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, bir hususu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Maalesef, 28'inci Dönem içerisinde çıkarılan bütün kanunların beş temel gerekçesi var, bütün kanunlar yalnızca beş şey için çıkıyor. Birincisi, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum. 2018'den bugüne kadar hâlen tamamlanmayan süreç tamamlanıyor. İkincisi, Anayasa Mahkemesinin iptalleri. Döne döne Anayasa Mahkemesi "Maddeyi düzeltin." diyor, aynı şekliyle gidiyor, bu yasanın da büyük çoğunluğu zaten Anayasa Mahkemesinin iptallerinin düzeltilmesi. Üçüncü gerekçe, bürokrasinin taleplerini yerine getirmek, bürokrasinin elini rahatlatmak. Dördüncü gerekçe, ceza ve vergi. Eğer bir yasa gelmişse bilin ki mutlaka arkasında bu millete yeni bir vergi yüklenecek, yeni bir ceza gelecek. Beşincisi ise küresel talepler. Maalesef, bu yasanın da bütün maddelerinin yalnızca bu çerçevede yasalaşmak üzere buraya getirildiğini net bir şekilde görüyoruz. Yasanın hiçbir yerinde, bu milletin beklentilerine cevap verecek bir düzenleme yok. "Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı" ismi "Genel Sekreterlik" olarak düzenlenecekmiş, bunu getirmişler bize yasa diye. Zaten geçmişteki mevcut uygulamalardan da yine biliyoruz ki Adalet Bakan Yardımcısı ile Adalet Bakanlığı Müsteşarının dengesi, bunların hepsi bugün yasa olarak karşımıza getirilmiş ve bunların hiçbiri de maalesef ki bir sorunu çözmüyor.
Değerli milletvekilleri, hele de geçtiğimiz son iki üç aylık süreç içerisinde çıkarılan yasaları da şöyle bir hatırladığımızda, bu yasanın da onlardan pek bir farkı olmadığı açık. Bakın, Devlet Denetleme Kurulu müfettişine, KHK'ye gerek kalmadan müfettiş raporuyla herhangi bir memuru ihraç yetkisi verildi. Kayyum yasası çıkarıldı, atanan kayyumlar bazı kurumlarda kendilerine verilen talimatları yerine getirmede tereddüt yaşıyor, onlara dokunulmazlık zırhı getirildi. Siz kayyum olarak atandığınız bir şirketin yüzde 100'ünü zimmetinize geçirseniz, yüzde 100 kanun dışı, ahlak dışı, hukuk dışı iş yapsanız sorgulanamaz, yargılanamaz, hiçbir şekilde muhakeme edilemezsiniz.
Yine, siber güvenlik durumunu biliyoruz. Yatak odasındaki cep telefonuna, flaş diske nasıl el koyarız? Mahkeme kararı olmaksızın özel mülkiyeti, kişilik haklarını ihlal ederek talimatla, mahkeme kararı olmaksızın dijital verilere nasıl el koyarız? Etki ajanlığı meselesi, dezenformasyon meselesi, TMSF'ye verilen yetki, şüphe üzerine herhangi bir kuruma el koymak, herhangi bir şirkete kayyum atamak; hepsini peş peşe sıraladığımızda, gerçekten bu iktidarın vekillerini tenzih ederim, hiçbirisinin böyle bir yasaya alet olacağını düşünmem ama belli ki bunun arkasında çok derin bir akıl var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çalışkan, lütfen tamamlayın.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bu derin akıl, akla hayale gelmeyecek, bu milletin zararına olabilecek, geleceği töhmet altında bırakacak ne kadar yasa varsa hepsini çıkarıyor. Maalesef ki bu yasa da bugüne kadar çıkarılan yasaların bir parçası. Evet, bu yasayla milletimizin herhangi bir beklentisine cevap verilmiyor ama bu yasayla kamu üst düzey ballı bürokratların, o hani "bürokratik oligarşi" diye suçladıkları, saldırdıkları kitlenin, hani "monşer" dedikleri kitlenin sorunlarını çözmek; onların bütçelerini, onların ödeneklerini, onların konumlarını nasıl güçlendiririz, buna yönelik çalışma yapılıyor. Onun için hemen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, selamlamak için...
BAŞKAN - Sayın Çalışkan, bir dakikanızı da verdim.
Teşekkür ediyorum.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Başkanım, burada Grup Başkan Vekili terörü yaşıyoruz. Saatlerce Grup Başkan Vekillerini dinledik. (Alkışlar)
BAŞKAN - Vallahi ben de...
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Onun için de lütfedip buraya gelip dinlemeleri gerekirdi. Biz saatlerdir onları dinledik. Onun için Başkanım...
BAŞKAN - Yani haklı söze cevap veremiyorum.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bir dakika verin Başkanım.
BAŞKAN - Size bir dakika veriyorum.
Buyurun. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, iktidar mensuplarından, orada çok akil insan olduğunu düşündüğüm, gerçekten çok makul olduğunu bildiğim, gördüğüm insanlar var, onların devreye girmesini istirham ediyorum. Şu yasa içerisindeki bu maddeleri tekrar gözden geçirelim; hiç olmazsa bu milletin beklentilerine cevap veren, bu yasayı milletin önüne sunarken hiç olmazsa biz de alt düzey memurlar için şunu yaptık diyebilecek maddeler eklensin yoksa zaten günlerdir, haftalardır görüşülemeyen yasanın bu hâliyle tekrar böyle gitmeyelim diyorum.
Bu vesileyle, bu kanun teklifinin düzeltilerek getirilmesini ve getirilecek hâlinin de hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)