GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:32
Tarih:09.12.2011

AK PARTİ GRUBU ADINA İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa Mahkemesinin 2012 mali yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ grubu adına söz almış bulunmaktayım. Şahsım ve grubum adına hepinizi saygıyla selamlarım.

Anayasa mahkemeleri temsili demokrasilerde, siyasal iktidarları temel hak ve özgürlükler açısından denetleme amacıyla kurulmuş kurumlardır. Fren denge sistemine uygun olarak yasama organının temel toplumsal sözleşme hükmündeki anayasalara uygun davranmasını sağlamak amacıyla ihdas edilen üst mahkemeler her zaman için tartışma konusu olmuşlardır. Doğrudan millet iradesiyle belirlenen yasama organları ile bu organın yasama işlevlerini denetleyen yargısal kurum ilişkisi üzerinde önemle durulması gereken bir husustur.

Modern dünyada varlık nedeni çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engellemek ve temel hak ve özgürlükleri korumak olan Anayasa Mahkemesi tipi yargı kurumları Türk hukuk sistemine maalesef darbe ürünü olarak monte edilmişlerdir. İlk defa kamu hukuk sistemimize 27 Mayıs darbesini müteakip 61 Anayasası ile giren Anayasa Mahkemesi kurucu üyelerinin Yassıada Yüksek Adalet Divanı üyeleri olması dikkate şayan bir durumdur.

Bizde anayasa mahkemeleri milli iradeyi denetlemek, sınırlamak ve başkalaştırmak amacıyla var edilmiş vesayet düzeneklerinin başında gelmektedir. İleri demokrasilerde çoğunluğun azınlığa tahakkümünü engelleme amaçlı olarak tasarlanan anayasa mahkemelerinin tersine bizdeki Anayasa Mahkemesi, dar bir bürokratik oligarşik elitin millete ve millet iradesine karşı kalesi olarak tahkim edilmiştir.

Türkiye'de 1961'den 2010 Anayasa referandumuna kadar gelinen süreçte Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlar ve geliştirdiği içtihatlara baktığımızda yasama fonksiyonunu gasbetmeye varacak düzeyde Türkiye Büyük Millet Meclisi iradesine müdahale ettiği, anayasal olarak görevli ve yetkili olmadığı halde norm denetimi yaparken norm ihdasına gittiği, bazen kendisini Türkiye Büyük Millet Meclisi yerine koyarak bağlayıcı kararlar almak yoluyla bir şekilde kanun yapmaya kalkıştığı, 367 vakasında görüldüğü gibi Meclisin kararlarını iptal edebildiği görülmüştür.

Parti kapatmaları, siyasal liderlere siyasi yasak getirmeleri, anayasa değişikliklerini iptal etmeleri gibi uygulamalarıyla Anayasa Mahkemesi yıllarca siyaset kurumu içerisinde en belirleyici aktör olmayı sürdürmüş ve bürokratik oligarşi bu şekilde siyaseti dizayn etme ve siyasete müdahil olma imkânına sahip olmuştur.

Anayasa Mahkemesi, Türk hukuk tarihine çok tartışmalı kararlarıyla geçerken bazen aritmetiğin temel kurallarını da altüst etmeyi başarmış ve 7'nin 411'den büyük olduğuna dahi karar verebilmiştir.

Anayasa Mahkemesi "Türk milleti adına" diyerek verdiği kararlarla siyaset alanını daraltan ve siyaset kurumunun içini boşaltarak Türkiye Büyük Millet Meclisini yetkisiz ve bağımlı bir organ haline getiren Anayasa Mahkemesi, bürokratik oligarşinin halka ve halk iradesine karşı bir nevi kalkanı ve kılıcı olmuştur.

Dünyanın her yerinde meşruiyetini millet iradesine dayandıran yüksek mahkemelerden farklı olarak Anayasa Mahkemesi, Türkiye'nin derin ekonomik ve siyasi krizlere düşmesine katkı sunmuş ve hiç olmadığı kadar tartışmaların odağına girerek meşruiyetini tamamen kaybetmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Eylül 2010'da halkoyuna sunulan Anayasa değişiklik paketinin en önemli düzenlemelerinden biri de Anayasa Mahkemesinin asli görevi olan hukuk devleti ve temel hak ve özgürlükleri ile demokratik sistemi koruma ve gözetleme görevine döndürme olmuştur. Anayasa Mahkemesi görev, yetki ve yapısında yapılan değişikliklerle birlikte, Anayasa Mahkemesinin günlük siyasi tartışmaların dışına çıkartılarak yüksek yargı organı kimliğine kavuşturulması hedeflenmiştir. Yapılan değişikliklerle Anayasa Mahkemesi belirli bir siyasi düşüncenin halk ve halk iradesine karşı duran cephesi olmaktan çıkartılmış ve hukuk devletine yakışır bir şekilde düzenlenmiştir.

Cumhuriyet tarihinin en önemli referandumlarından olan 12 Eylül referandumuyla vesayetçi siyasal sistem tasfiye edilmiş ve özgürlükçü, demokratik hukuk devletinin işlerliği için gerekli anayasal düzenlemeler yapılmıştır. Bundan sonra Anayasa Mahkemesi siyaset kurumunu işlevsiz hâle getiren, siyaseti daraltan ve halk iradesini geçersiz kılan bir merci olmaktan çıkartılarak temel hak ve özgürlükleri ve hukuk devletini koruyan ve kollayan bir üst yargı kurumu hâline gelmiştir. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin artık gündelik tartışmaların dışına çıktığı ve daha önce kaybettiği meşruiyetini kazandığını memnuniyetle müşahede etmekteyiz. Anayasa Mahkemesi Türk demokrasisinin ve hukuk devletinin temel bir aktörü olarak yoluna devam edecek?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.

İDRİS ŞAHİN (Devamla) - ?ve vereceği özgürlükçü ve çoğulcu kararlar ve geliştireceği içtihatlarla başta yasama olmak üzere yürütme ve diğer yargı organlarına yol göstermeye devam edecektir.

Bu vesileyle 2012 malî yılı Anayasa Mahkemesi bütçesine "Evet." oyu vereceğimizi ve çalışmalarında başarılar dilediğimizi bir kez daha ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkürler.