Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 07.05.2025 |
AŞKIN GENÇ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken kısa süre önce kaybettiğimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili, kıymetli siyaset insanı Sayın Önder'e Allah'tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve tüm DEM PARTİ camiasına başsağlığı diliyorum. Kendisinin bu Meclis çatısı altındaki duruşunu, fikirleriyle ortaya koyduğu katkıyı ve demokratik siyasete verdiği özgün emeği saygıyla anıyor, hatırasını selamlıyorum.
Sayın Önder'in anma töreni sonrasında Türkiye'nin birinci partisinin lideri Sayın Genel Başkanımıza karşı gerçekleştirilen alçak saldırıyı en sert biçimde kınıyorum. Bu saldırı, bireysel bir eylem olmanın ötesindedir; bu saldırı, bir siyasi lideri hedef almanın ötesinde, muhalefeti susturma girişimi, milletin iradesine ve demokratik siyasete açık bir meydan okumadır. Buradan açıkça ifade ediyorum: Cumhuriyet Halk Partisi bu tür saldırılarla yolundan dönecek bir parti değildir. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel yalnız değildir, bu parti de bu halk da onu asla yalnız bırakmayacaktır. Bize yönelen her saldırı mücadele azmimizi büyütür. Siyaset meydanında sözü ve iradeyi susturmak isteyenler bilsin ki biz susmayacağız, geri adım atmayacağız, asla teslim olmayacağız.
Failin eli kadar bu cesareti veren dilin ve ortamın da bu vahim olayda sorumluluğu yüksektir. İktidar kanadından, iktidara yakın kalemlerden ve kimi ekranlardan sistematik şekilde muhalefeti hedef gösteren, milletin temsilcilerini ötekileştiren bu kirli dil, işte böyle, sokak şiddetini de beslemektedir. Bugün artık bizim için bir eşiktir; ya siyaset kurumunun onurunu birlikte savunacağız ya da susarak bu karanlığın bir parçası hâline geleceğiz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Meclisin itibarı, siyasetin özgürce yapılabildiği bir ülke ve herkes için demokratik güvence talebimizi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz.
Değerli milletvekilleri, bugün burada görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 9'uncu maddesi özelinde konuşmak belki teknik anlamda sınırlı ama genel olarak bu Meclisin geldiği noktaya dair söyleyecek çok sözümüz var. "Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi" adı altında yürütülen bu rejim, Meclisi yasama organı olmaktan çıkarıp bir noter makamına indirgemiştir, Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği maddeler hiçbir düzeltme yapılmadan yeniden Meclise getirilmektedir. Bu durum sadece hukuk devletine değil, Meclisin saygınlığına da açık bir müdahaledir ama bugün ben sizlere bu ülkenin gerçek gündeminden yani yurttaşın yaşadığı derin ekonomik yıkımdan söz edeceğim. Mart ayında faiz gelirleri yalnızca 9 milyar 879 milyon TL olurken faiz giderleri tam 160 milyar 710 milyon TL olmuştur yani devlet her 1 liralık faiz gelirine karşılık yaklaşık 16 lira faiz ödemesi yapmaktadır. Yılın ilk üç ayında toplam faiz ödemesi 463 milyar TL'ye ulaşmıştır. Faize giden kaynak; tarıma, sağlığa, eğitime ayrılan kaynağın çok üzerinde. Aynı dönemde tarımsal destekleme ödemeleri sadece 43 milyar TL'de kalmıştır yani çiftçiye verilen destek faiz lobilerine ödenen paranın onda 1'i bile değil. Nisan ayında yaşanan zirai don felaketi sadece seçim bölgem Kayseri'de 250 bin ton elmanın yok olmasına neden oldu. Türkiye'nin farklı bölgelerinde çiftçilerin tarlası yandı, umudu söndü. Bütçe açığı yılın ilk üç ayında 820 milyar TL'ye ulaştı, bütçede öngörülen rakamın neredeyse yarısı. Bu tabloyu görünce sormadan edemiyorum: Bu nasıl bir mali disiplindir? Enflasyon verilerine gelecek olursak TÜİK'in makyajlı verileri bile artık gerçeği gizleyemiyor; resmî yıllık enflasyon yüzde 38 civarında açıklanırken ENAG'a göre bu oran yüzde 74. Yurttaşın cebindeki gerçek TÜFE ne yazık ki bu. TÜİK verilerine göre yumurtada yüzde 108, kirada yüzde 89, üniversite eğitiminde ise yüzde 108, elektrik faturasında yüzde 83 artış var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Genç, lütfen tamamlayın.
AŞKIN GENÇ (Devamla) - Sayın milletvekilleri, iktidarın ısrarla "Faiz sebep, enflasyon sonuç." diyerek başlattığı ekonomik yıkım bugün 1,4 trilyon TL'lik kur korumalı mevduat faturasıyla taçlandırıldı. Bu para kime gitti? Üretene değil, alın teri dökene değil, bankada parası olana, dövizi olana gitti. İşte bu tablo, yönetilemeyen bir ekonomik sistemin, plansız bir bütçenin, halktan kopmuş bir iktidarın tablosudur.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne yoksulluğa ne işsizliğe ne borca mahkûm edilen bir ülkeye razıyız. Bu düzenin değişmesi gerektiğini, halktan yana adil bir ekonomi politikasının artık ertelenemez bir zorunluluk olduğunu bir kez daha ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)