| Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 84 |
| Tarih: | 07.05.2025 |
ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Meclis Başkan Vekilimiz Sırrı Süreyya Önder'e Allah'tan rahmet; ailesine, DEM PARTİ'ye ve tüm sevenlerine sabırlar ve başsağlığı dileyerek başlıyorum.
Ayrıca, cenaze sonrası Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'e yönelik gerçekleştirilen menfur saldırıyı en güçlü şekilde kınıyorum. Bu saldırı sadece Genel Başkanımıza değil, demokrasiye, halkın umuduna, özgürlük ve eşitlik mücadelesine yapılmıştır.
Bu hafta İstanbul'un göbeğinde herkesin gözleri önünde Bahar Aksu "Kurtarın beni." diyerek can havliyle kaçmak isterken eski eşi tarafından vahşice katledildi. Hakkında uzaklaştırma kararı bulunan bir cani, alınmayan önlemler, uygulanmayan yasalar ve yetersiz politikalar bir kadının daha hayatını ve hayallerini elinden aldı. Tekrar soruyoruz: Bu karanlık ne zaman sona erecek? Kadınların yaşam hakkı ne zaman gerçekten güvence altına alınacak?
Değerli milletvekilleri, yirmi üç yıl önce "Yoksullukla, yolsuzlukla, yasaklarla mücadele edeceğiz." diye yola çıkan AK PARTİ, bugün, ülkeyi yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklara mahkûm etti; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle de bunu katmerledi. Artık ne hak tanıyorsunuz ne de hukuk. Bugün, yine hukuku yok sayan bir torba kanunla karşımızdasınız ve Parlamentonun, hukuku ve Anayasa'yı yok sayan bu düzenlemeyi kabul etmesini bekliyorsunuz. Yıllardır yargıdan dönen kanun hükmünde kararnameleri noktasına dahi dokunmadan tekrar önümüze getiriyorsunuz. Bu anlayışın adı güç zehirlenmesidir, "Ben yaptım oldu." anlayışıdır, hukukun etrafını dolanmaktır, sarayın talimatlarıyla iş görmektir.
Görüşmekte olduğumuz torba kanunun 10'uncu maddesi sendikal örgütlenmeye ilişkin düzenlemeleri de içeriyor. Demokratik toplumun temelini oluşturan sendikalaşmayla ilgili izlediğiniz bir politika var; sendikalaşmanın önüne her türlü engeli çıkarmak, özellikle memur sendikalarına kaynak aktarmak, sendikaların elini kolunu bağlamak ve toplu sözleşme masasında Hükûmetin taleplerini sendikalara dayatmak. Bu anlayış sendikal özgürlüğü yok ediyor, AKP iktidarında tam da öyle oluyor. İktidar, yandaş sendikalar üzerinden çalışanların haklarını kısıtlıyor. Yetkili sendikalar Hükûmet önlerine ne getirirse üç aşağı beş yukarı kabul ediyor. Bu yapılanlar demokrasiye de üretime de verimliliğe de en küçük katkı sunmaz. Hükûmet, yalnızca bunları yapmakla kalmıyor, tarafı olduğumuz ILO sözleşmelerini de yok sayıyor; ILO kararlarına rağmen güvenlikle ilgisi olmayan kurumlarda bile sendika yasağı getiriyor. Diyanet İşleri Başkanlığında, Savunma Sanayiinde, İletişim Başkanlığında sendika hakkı tanınmışken Millî Saraylar Başkanlığındaki sendika hakkı neden engelleniyor? Oysa iş mahkemesi ve Yargıtay, Millî Saraylardaki bu yasağı hukuka aykırı bulmuş ve kaldırmıştı. Şimdi, aynı düzenlemeyi yargı kararlarını yok sayarak bir kez daha Meclise getiriyorsunuz.
Sendika anlayışınızla ilgili güncel bir örneği daha paylaşmak istiyorum, ki bu konuda çok sayıda telefon alıyoruz, Gençlik ve Spor Bakanlığında atanmış bürokratlar eliyle kamu çalışanları yandaş sendikalara üye olmaya zorlanıyor. Oysa örgütlü toplum, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları demokrasinin temelidir. Gelin, bu anlayıştan vazgeçin.
Değerli milletvekilleri, bugün AKP'nin kurduğu çarpık sistemde yalnızca bir avuç yandaş kazanıyor. Bütün ülke bir avuç yandaşa çalışıyor. Açlık sınırı altında yaşayan emekliler, ay sonunu getiremeyen milyonlarca çalışan, sabırla ve kararlılıkla sandığı bekliyor. Sandık gelecek, vatandaş bu düzeni değiştirecek ve siz gideceksiniz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)