GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:07.05.2025

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Adana) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; öncelikle belirtmek isterim ki öyle yüce bir milletin evlatlarıyız ki kendimizle ne kadar gurur duysak az. Dünya tarihine altın harflerle ismimizi yazdırmış, en güçlü olduğumuz zamanda bile hiçbir emperyal, ayrılıkçı, asimile eğilimli uygulama yapmamış, aksine gittiğimiz her yere huzur ve adalet götürmüşüz ama yaşadığımız topraklar jeopolitik, stratejik, doğal zenginlik, su, yer altı zenginlikleri açısından o kadar avantajlı ve cazip ki tüm milletler, tüm devletler hep bu topraklarda hâkim olmak istemiş; o yüzden bu topraklarda yaşamak için çok bedel ödemişiz, hâlâ ödüyoruz ve en az bin yıldır da bu topraklarda yaşamayı becermiş bir millet olarak yine tarihe adımızı altın harflerle yazdırmayı başardık. Bu sebepten ötürü, başta Mustafa Kemal Atatürk'ü ve onun silah arkadaşlarını buradan bir kez daha minnetle anıyorum. Ama bu topraklarda hâlâ emperyal güçlerin gözleri var, hâlâ buralarda söz sahibi olmak istiyorlar. Bunu yapmak için de bu güçlü milleti ve devleti parçalayıp bölmek istiyorlar ama yine başaramayacaklar. İYİ Parti olarak biz bu emperyal güçlerin bölücü, ayrılıkçı tavrının karşısındayız ve karşısında olmaya devam edeceğiz. Bunlara pabuç bırakmamayı, 50 bin kişinin kanına girmiş zihniyetin anlaması ya da başka türlü yorumlaması da gayet normaldir ama biz kendimizden ve davamızdan eminiz "Ne mutlu Türk'üm diyene!" diyor ve asıl konuma geçiyorum.

10'uncu maddeyle Anayasa Mahkemesi tarafından daha önce açıkça iptal edilmiş bir düzenleme neredeyse harfi harfine tekrar Meclis önüne getirilmiştir. Bahse konu teklifle Cumhurbaşkanlığına bağlı bazı kurumlarda görev yapan kamu çalışanlarının sendikal örgütlenme hakkı kısıtlanmaktadır. Oysaki bu hakkın sınırlarını çizmek bizlerin değil Anayasa’nın işidir. Anayasa Mahkemesi 703 sayılı KHK'yle yapılan bu müdahaleyi "yetki aşımı" diyerek iptal etmiştir, ne var ki bugün yine bu kanun karşımıza çıkıyor. Ezcümle, yargı "Buradan geçilmez." demiştir ama iktidar başka kapıdan buraya girmeye çalışıyor. Oysa devlet ciddiyeti, yasak savmakla değil hukuka sadakatle yaşatılır.

Anayasa’nın 153'üncü maddesi açıktır ve şöyle der: "Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar." Görüldüğü gibi, bu madde, Anayasa Mahkemesi kararının bağlayıcı olduğunu belirtmekle yetinmemiş, bu bağlayıcılığın yasama, yürütme ve yargı organları ile idare makamları yönünden aynı derecede geçerli olduğuna ayrıca ve açıkça işaret etmiştir. Bu nedenle, Meclisin Anayasa Mahkemesinin kararlarına aykırı bir kanun teklif etmesi, böyle bir teklifi görüşerek kabul etmesi kabul edilemez. Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekleriyle çelişen bir kanun yapma sadece Anayasa’nın 153'üncü maddesinin değil aynı zamanda Anayasa’nın üstünlüğü ve bağlayıcılığını düzenleyen 11'inci maddesinin de ihlali anlamına gelmektedir. Dahası, Anayasa’nın 2'nci maddesinde yer alan hukuk devletinin gerektirdiği hukuki belirlilik ilkesini de ihlal etmektedir. Meclisimizin yasa yapma gücünü, yürütmenin hatalarını düzeltmek değil onları yasal kılıfa sokmak için kullanırsak millet nezdinde itibarımızı kaybederiz. Hukukun üstünlüğü, çoğunluğun ihlalleri normalleştirilerek her istediğini yapabilmesi değildir; bilakis, çoğunluğun dahi uymakla yükümlü olduğu sınırlardır.

Görüşmekte olduğumuz teklifin Komisyon süresince de ciddi usul hataları yapılmıştır. Teklif yalnızca Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş, Anayasa ve Adalet Komisyonlarının görüşü alınmamış, tali komisyonların katkısı yok sayılmıştır. Âdeta oldubittiye getirilerek geçirilmek istenen bu düzenleme hukuki denetimden kaçırılmış ve bu da usule ilişkin meşruiyetini zedelemiştir. Ayrıca belirtmek gerekir ki kamu görevlisinin sendikal hakkı ne ideolojik ne de keyfî bir tercihtir. Bu hak Anayasa’nın himayesinde bir güvencedir. "İdareye bağlılık" adı altında kamu çalışanını örgütsüz ve savunmasız hâle getirmek güçlü devletin değil, otoriter idarenin tercihi olur. Kaldı ki kamu çalışanlarının örgütlenmesi devletin aleyhine değil, lehinedir. Bu hakkın tanınması devletin şeffaflığına, hesap verilebilirliğine katkı sağlar. Aksi hâlde, yürütme karşısında savunmasız kalan kamu görevlileri yalnızca bireysel değil, kurumsal zafiyetler üretir. Bizler bin yıllık devlet geleneğinden süzülerek gelen bir hukuk terbiyesiyle yetiştik; o terbiyede adaletin yeri sarsılmaz, o terbiyede devletin dini adalettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Türkeş Taş, lütfen tamamlayın.

AYYÜCE TÜRKEŞ TAŞ (Devamla) - Bu itibarla, kamu görevlisinin hakkını çiğneyen, Anayasa kararını hiçe sayan ve Meclisin fonksiyonunu törpüleyen bu düzenlemeyi kabul etmiyoruz. Anayasa Mahkemesinin kararını yok sayan bu madde geri çekilmeli, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu gerçeği lafla değil, icraatla vücut bulmalıdır.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)