Konu: | Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 84 |
Tarih: | 07.05.2025 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu teklif, AK PARTİ'si iktidarının son yıllarda izlediği idari ve hukuki yönelimi açıkça gözler önüne sermektedir. Teklifte yer alan maddelerin çoğu daha önce 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle düzenlenmiş ancak Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Şimdi, bu düzenlemeler neredeyse aynı hâliyle yeniden yasalaştırılmak istenmektedir. Bu yaklaşım yalnızca hukuka ve yargı kararlarına saygı eksikliğini değil aynı zamanda iktidarın devlet yönetimini nasıl şekillendirmek istediğine dair derin ipuçları sunmaktadır. Öncelikle, teklifin hazırlanışına ve yasama sürecine bakıldığında, tali komisyonların sürece katılmaması, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmesine rağmen birçok teklifin dikkate alınmaması demokratik hukuk devletinde olması gereken şeffaf ve katılımcı yasa yapma sürecinden uzaklaşıldığını göstermektedir. Bu yaklaşım, AK PARTİ'sinin son yıllarda gösterdiği "ben yaptım oldu" anlayışının bir tezahürüdür. Oysa anayasal hukuk devleti, özellikle böylesi temel değişikliklerle ilgili toplumun farklı kesimlerinin görüşlerini alma, eleştirilere kulak verme ve yargı kararlarına saygı gösterme sorumluluğunu taşır.
Teklifin içeriğine bakıldığında ise temel olarak üç ana eksende toplandığı görülmektedir. Bir, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine uyum gerekçesiyle yapılan idari değişiklikler, yapı düzenlemeleri. İki, kamu personel rejimine dair yeni yetki ve istihdam modelleri. Üç, Cumhurbaşkanlığı ve bağlı kurumlarına geniş muafiyet ve yetkiler tanınması. Bu üç ana başlık aslında AK PARTİ'sinin Türkiye'de inşa etmeye çalıştığı yeni devlet modelinin ana hatlarını ortaya koymaktadır. Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığının "Genel Sekreterlik" olarak yeniden adlandırılması ve birçok kanunda ibarenin bu doğrultuda değiştirilmesi yüzeyde bir isim düzenlenmesi gibi dursa da aslında daha derin bir dönüşümün parçasıdır. Devletin kurumsal hafızası yok edilmekte, eski yapılar yeni isimlerle örtülmektedir. Bu bağlamda, müsteşarlık makamının tamamen kaldırılması ve yerine getirilen bakan yardımcılıklarıyla aynı düzeyde temsil edilmesi teknik bir değişiklik değil yürütmenin siyasi kadroları eliyle daha da merkezîleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bu değişim liyakat ilkelerinin aşındırılması ve siyasetin bürokrasi üzerindeki tahakkümünün artırılması anlamına gelmektedir. AK PARTİ'sinin bu yasa teklifiyle yapmaya çalıştığı şey aslında yıllardır sürdürdüğü bir sürecin devamıdır; kuvvetler ayrılığının zayıflatılması, yürütmenin merkezîleştirilmesi, denge ve denetim mekanizmalarının etkisizleştirilmesi. Teklifin hemen her maddesi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini daha da tahkim etmeye, yargı kararlarını bertaraf etmeye ve kurumsal özelliklerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bu yaklaşımın temelinde ise demokrasiye değil otoriterliğe yakın bir devlet tasavvuru yatmaktadır. Yirmi üç yıllık AK PARTİ'si iktidarının geldiği nokta kamu gücünün tek merkezde toplanması, eleştiriye kapalı, denetimden uzak, şeffaflıktan yoksun bir yönetim anlayışıdır. İktidarın başlangıç yıllarında vadettiği ileri demokrasi yerini yargı kararlarını yok sayan, kanun yapma yetkisini yürütmenin eline veren, siyasi sadakati liyakatin önüne koyan bir düzenlemeye bırakmıştır. Böyle bir sistemin toplumun tüm kesimleri için adalet, refah ve özgürlük üretemeyeceği ortadadır.
Sonuç olarak, bu kanun teklifi yalnızca teknik bir düzenleme değil aynı zamanda AK PARTİ'sinin devlet ve toplum tasavvurunun bir yansımasıdır. Bu teklif, yargı kararlarına saygıyı değil onları etkisizleştirmeyi, liyakati değil sadakati, şeffaflığı değil keyfîliği esas almaktadır. Bu anlayışla inşa edilen bir devletin vatandaşlarına adalet, güvenlik ve eşitlik sunması mümkün değildir. Türkiye'nin geleceği için bu düzenlemelere karşı çıkmak, demokratik değerleri savunma artık yalnızca bir tercih değil bir zorunluluktur.
Bu teklif hukuk devleti ilkesinin ve anayasal düzenin açık bir ihlalidir ve reddedilmelidir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)