Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 85 |
Tarih: | 08.05.2025 |
CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın) - Değerli milletvekilleri, 19 Mart sivil darbesinin ardından bir buçuk aydır Türkiye'nin birçok kentinde milyonlarca insan sokaklarda, meydanlarda adaletsizliğe direniyor. Darbe girişiminin ardından yüzlerce genç anayasal protesto hakkını kullandığı için gözaltına alındı ve tutuklandı. 27 Martta İçişleri Bakanlığınız protestolar nedeniyle 2 bine yakın kişinin gözaltına alındığını ve 260 kişinin tutuklandığını belirtti, 49 genç ise hâlâ tutuklu. Protestolardaki gözaltı süreçlerinde yüzlerce işkence ve kötü muamele olayını duyduk ve bazılarına bizzat şahit olduk; cezaevinde ziyaret ettiğimiz gençlerin ifadeleri de bu yönde. Protestolarda yakın mesafeden tazyikli su, yoğun biber gazı, gençlere ağır darp uygulamaları, gözaltında saatlerce ters kelepçeyle bekletme, yerlerde sürükleme, gözaltı süresince aç, susuz bırakma, cinsel şiddet, küfür, tehdit...
Bakın, genç bir kadının ifadesini aynen size okuyacağım buradan: "Herhangi bir kamu malına ve görevli polis kuvvetlerine yönelik mukavemetim olmadı. Saçımdan çekildim, yerde sürüklendim. Sakallı, renkli gözlü ve uzun boylu erkek polis 'Senin göğüslerin mi var?' diyerek göğüslerime dokundu. O sırada korku ve baskıdan dolayı altıma kaçırdım, elbisem hâlâ idrar içinde. Erkek polis ayağıyla başıma bastırdı, kadın polis bana hakaret etti." Bu, sadece yüzlerce ifadeden biri. Hani Adalet Bakanı diyor ya "İşkence yok, kötü muamele yok, yargı bağımsız." diye. Düşman hukukuyla genç bir kadına mesela bunları yaşattınız. Hukuksuzluk, sert müdahale var, işkence var, darp olayı zaten adli kurumun kendi raporlarıyla sabit.
Size okuyacağım diğer ifadelerin kendi çocuklarınızın, akrabalarınızın, yakınlarınızın söylediğini düşünün: "Gözaltına alınırken hiç direnmememe rağmen yüzümüz asfalta yapıştırıldı, defalarca darbedildim, yüzüme copla vuruldu, yerlerde saçımdan sürüklendim. Yedi, sekiz saat boyunca ters kelepçeyle bekletildik." Gözaltında Emniyetten savcılığa sevk edilirken otobüste saatlerce aç, susuz, tuvalet imkânı olmadan bu insanlar bekletildi ama daha kötüsü kadınlar çıplak aramaya maruz kaldı, çıplak aramaya! Kendi çocuklarınızın, yakınlarınızın, akrabalarınızın çıplak aramaya maruz kaldığını düşünün. Yatarı olmayan bir suçtan gözaltına aldığınız, suçsuzca, hukuksuzca tutukladığınız gençlerden bahsediyorum. Bu emri veren de uygulayanlar da nasıl insanlar gerçekten merak ediyorum. Ama siz bu suçların hesabı sorulmayacak mı zannediyorsunuz? Hepsinin hesabı bir bir sorulacak ve mahşere de kalmayacak. Gözaltı sürecinde yaşananların hepsi ağır bir insan hakları ihlalidir sayın milletvekilleri.
İfadelerle devam ediyorum, kimmiş bu gençler, nasıl gözaltına alınmışlar? "Mitingden sonra kendimi arbedenin olduğu alanda buldum. Yürüyordum, yürürken alındım. Polisten kaçmadık bile çünkü suçlu olan kaçar. Biz yanlış bir şey yapmadık. Ben içtiğim suyun çöpünü bile çantama koymuşum, polise mi şiddet uygulayacağım?" dedi birisi. Bir başkası "Bu bir parti meselesi değil, ortada bir haksızlık olduğunu düşündüğüm için geldim, tepkimi gösterdim, insan gibi yaşamak istiyorum, başka bir şey değil." diyor.
Bu insanlar özgürce yaşamak istiyor ama siz ifade özgürlüğünü kullanan bu insanları şiddetle bastırıyorsunuz. Sokak bir haktır sayın milletvekilleri, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak anayasal bir haktır, haksızlığı protesto etmek de meşrudur.
Türkiye Cumhuriyeti devleti gençlere geleceği emanet eden bir vizyondan barışçıl gösteri yapan gençleri hapse atan, intikamcı bir yönetime dönüştü. AKP için iktidarda kalabilmenin tek yolu işte bu şiddet ve baskı anlayışıdır. Bu tutuklamaların ne hukukla ne yasalarla ne siyasi ahlakla hiçbir şeyle ilgisi yoktur. Çok net düşman hukuku uygulanmaktadır. Kötü muamele ve işkence meşrulaştırılmıştır. Mesela kalp ve böbrek rahatsızlığı olan Esila'dan ne istiyorsunuz ya? Ceza dahi alsa yatarı olmayan bir suçtan tıpkı diğer gençler gibi yaşama hakkını, eğitim hakkını elinden alıyorsunuz. Esila'yı 8 Nisanda "Diktatör Erdoğan" pankartı nedeniyle tutukladınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bankoğlu, lütfen tamamlayın.
AYSU BANKOĞLU (Devamla) - Erdoğan, bir zamanlar önceki Genel Başkanımıza ne diyordu: "Ben diktatör olacağım, sen de meydanlarda dolaşacaksın, öyle mi?" İşte Esila'yı, yüzlerce genci içeri aldınız. Sen halk iradesini yok sayan bir diktatörsün demek ki. Onlarca gencin davasını 24 Ekime ertelediniz, bayramlarını bu gençlerin ailelerine zehrettiniz, eğitim haklarını gasbettiniz, işlerinden ettiniz, yatarı olmayan suçtan altı ay boyunca hepsini resmen tutsak ettiniz. Genel Başkanımız Özgür Özel'e saldıran şahıs gibi birçok cani, katil, hırsız elini kolunu sallayarak geziyor ama Ekrem İmamoğlu, Can Atalay, parti başkanları, Gezi tutukluları ve gençler içeride.
Biz geleceğimize sahip çıkan gençlerle gurur duyuyoruz. Onlar asla yalnız değil. Cezaevinde de sokakta da meydanda da hiçbir genci bu karanlığa teslim etmeyeceğiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)