GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:90
Tarih:21.05.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz yedi yıl önce tam da böyle günler ateşkes görünümlü bir teslimiyet metni kabul edilmiş. O metin gerekçesiyle de Urfa işgal edilmiş. Milletimizin mert bir evladı Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey Türk devletini temsil ettiğini unutmamış, bunun ne anlama geldiğini unutmamış; herkesin Türk yenildi sandığı, Türk'ten umudunu kestiği anda çıkmış ve "Haksız yere memleketi işgal eden bir kuvveti karşılamak bir Türk mutasarrıfına yakışmaz." diyerek kendisine verilen "İşgalcine saygıda kusur etme." ahlaksız emrini uygulamayı reddetmiş idamı pahasına. Ben hep, Nusret Beylerin tükenmezliğini, o ruhun dipdiri olduğunu savundum bu kürsüde. Hep ve büyük bir inançla, Türk'ten bir an umudumu kesmeden, günü geldiğinde o ruhun mutlak zuhur edeceğini savundum ve bugün huzurlarınızda, devletimizin bir kere daha, makam uğruna vatandan geçenler ile vatan uğruna canından geçenlerin, geçmeye hazır olanların mücadelesine sahne olduğu şu günlerde ancak lanetlemeye layık olan Mehmetçik katillerinin kahramanlaştırılmasını sineye çekemeyen ve vatandan geçmek yerine makamdan geçen, şahsında Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey'in ruhunun zuhur etmesine vesile olan Tunceli Valisi Bülent Tekbıyıkoğlu'nu Türk milleti adına, şehit anaları adına, şehit eşleri adına, şehit çocukları adına minnetle ve saygıyla selamlıyorum.

Kıymetli vekiller, TRT'nin -milletin ve devletin de hayrına olacak -temel ihtiyacı şeklî uyumlulaştırma yasaları değil esaslı bir bağımsızlaştırmadır. TRT bugün AK PARTİ'den yana, yarın benim partim İYİ Parti de dâhil olmak üzere hiçbir partiden taraf olma ihtiyacı duymayacak şekilde ve hiçbir iktidarın da onu buna zorlamayacağı, zorlayamayacağı şekilde, bütün bu borazanlaşma ve borazanlaştırma, çiftlikleşme ve çiftlikleştirme girişimlerinin hani şu "eski" denilen ama bir türlü eskitilemeyen Türkiye'de olduğu gibi aslında cezai yaptırıma tabi olacağı şekilde bağımsızlaştırılmalıdır. TRT'yle ilgili en elzem iş, TRT'yi Anayasa’nın sözünden ve ruhundan taraf, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünden taraf, millî egemenlikten taraf ve cumhuriyetten taraf hâle getirmektir. Yapılması gereken, TRT'yi devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesinin, bir sınıfın diğer sınıflar üzerinde tahakküm kurmasının aparatı olmayacak hâle getirmektir. AK PARTİ Genel Başkanının aynı zamanda Cumhurbaşkanı olmasından yani aslında sistemden kaynaklanan bir suistimal alanı oluşuyor. TRT, AK PARTİ'den taraf olmayı devletten tarafmış gibi konumlandırarak bu suistimal alanını maalesef hoyratça kullanıyor ama bu konumlandırmanın bile örtbas edemediği bazı gerçekler var. Devletten taraf olup da devlete "seri katil" diyen birini nasıl besleyebilirsiniz o kurumda devlet eliyle mesela? Devletten taraf olup da ay yıldızlı al bayrağımızın Türk Bayrağı olarak anılmasını tartışmaya açan birini nasıl besleyebilirsiniz? Devletten taraf olup da o devletin içinde o devleti içten içe kemiren bir paralel yapı kuran terör örgütünün başına serenatları bulunan birini nasıl alabilirsiniz Kurum yönetimine? Devletten taraf olup da o devleti yıkmaya azmetmiş terör örgütlerinin eli kanlı katillerine nasıl açabilirsiniz ekranınızı? Devletten taraf olup da o devletin temel unsuru olan milletin canını yakmış, depremde 35 vatandaşımızın katlinden sorumlu olarak yargılanan birini ekrana çıkarıp da nasıl şen kahkahalar attırırsınız? Depremzedelerin yasını, acısını, kimi hâlâ mezarsız kayıplarını nasıl bu kadar kolay yok sayarsınız? Devletten yana olup da o devletin kurucularına hem de defaatle nasıl hakaret ettirebilirsiniz ekranlarınızda? Devletten yana olup da milleti nasıl kandırırsınız? "Elektrik faturasındaki TRT payını kaldırdım." deyip bandrol ücretine yüzde 100 zam yaparak mesela. Velhasıl bandrol yükünden dış yapım harcamalarına, kurum eliyle yapılan manipülasyonundan muhalefeti hedef alan süre ambargosuna, objektif gazete ve gazetecilere dönük ekran ambargosuna, toplum mühendisliği için tarihî dizilere bile propaganda yerleştirme acziyetine; ihale imtiyazına, bizim vergilerimizle bizim olmayan bir ideali büyütmek için başvurduğu ve burada anlatmakla bitmeyecek türlü yolu var TRT'nin ama hepsinin de bir bedel günü olacaktır elbette.

Kanun teklifinin TRT dışındaki kısmı da çok farklı değil aslında. Kamu İhale Kurulu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, tamamına getirilen tek bir ölçü var, ölçüsüzlük yani aslında tek cümleyle liyakatsizliği resmileştirme kanunu diyebiliriz biz bu metne. Ama ne gam! TRT1 gastronomi mezunu tarafından yönetilse ne gam! Telekomünikasyon kurumlarını bir ziraatçı yönetse ne gam! Bu kurumların yöneticileri, kendi maaşlarını, kendileri ve gönüllerince belirleseler ne gam! Türk çocukları mesleklerini yapamadıkları için Bakanlık önlerinde feryat ederken yabancı uzman kılıfıyla kamu kadroları sığınmacı istilasına açılsa ve bizim çocuklarımız biraz daha işsizleşse, aşsızlaşsa ne gam! Nasıl olsa PKK terör örgütünü Meclise taşıyınca, ulus devletini tasfiye edince, taşları bağlayıp köpekleri salınca; ihaneti, cinayeti, her nevi tehdit ve hakareti sineye çeke çeke ve dahi ödüllendirerek bitirecek nasıl olsa memleketin bütün dertlerini bugünlerdeki lakırtılar.

Cehennem zebanileri cennete götürecek hepimizi. Ne karşılığında? İşte, tam orada diller lal, herkes karnından konuşuyor. Nedir bu dillerden düşmeyen demokratikleşme adımları? Nasıl daha eşit kılacaksınız yeni bir anayasayla milleti? Bölerek mi? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 10 "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir." Bundan daha ayırmayan hangi cümleyi yazınca biz eşitlenmiş sayılacağız? Mevzubahis, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na herhangi bir grup için selfdeterminasyon hakkı oluşturacak, yani Sevr'e dönüştürecek hâle getirmekse; bu yolla uluslararası müdahalenin, işgalin, iç savaşın zemini yapmaksa; bugün kendisine bugünlerin Damat Ferid'i olmayı yakıştıranlar varsa eğer bu ülkede, bugünlerin Şeyh Sait'i, Sait Molla'sı, bugünlerin Mevlânzâde'si olmayı yakıştıranlar varsa o vakit bize de bugünlerin Hasan Tahsinleri olmak yakışır; Demirci Efeleri, Şahin Beyleri, Kemal Beyleri, Nusret Beyleri olmak yakışır, oluruz da.

Adımdan olduğum kadar eminim ki bunları hamaset sananlar var aranızda, küçümseyenler, bizi sayımızla tanımlayanlar var; bilmiyorlar ki adanmış bir vatanperverden daha güçlü bir silah, teknoloji, strateji, ordu icat edilmemiştir yer üstünde. Başta andığım Nusret Bey idamından önce kardeşine yazdığı son mektupta şöyle diyordu: "Küçük çocuklarımı, zevcemi yalnız ve pek fakir bırakıyorum. Beş gün sonra yiyecekleri bile kalmayacaktır. Allah aşkına onları sokaklarda bırakma. Babaları mücrim değil, şehittir. İşte, son nefesimde hiçbir şeyden korkmayarak vicdanımdan kopup gelen şu ifadeleri sana iblağ ediyorum: 'Vatanım yaşasın, elbet bir gün gelir hesabı sorulur, masumların ahı büyüktür.'" Bilmiyorlar ki biz her birimiz tıpkı onun gibi her şeyimizden geçip ve o olmaya talibiz. Tarih bize eğer o şerefi nasip etmezse ahını sahipsiz bırakmamaya talibiz. Gücümüzü sayımızdan ibaret sayanlara, sananlara gülerim sadece. Zira, tıpkı Halide Edib'in Fatih'ten bütün dünyayı ikaz ettiği gibi "Sayımız, sıfatımız değil, bizim en güçlü silahımız hak ve Allah'tır. Tüfek ve top düşer, hak ve Allah bakidir. İktidarlar gider, hak ve Allah bakidir. Bizde bize rağmen her şeyi yapmaya muktedir olduğunu sananların yüzüne tükürecek kadar evlatlar, analar; bizim kalbimizde aşk ve iman, milliyet duygusu bakidir."

Son söz: Burası Şeyh Sait'in isyan ettiği cumhuriyeti kuran Gazi Meclistir arkadaşlar. Burası Şeyh Sait'in yolundan giden kalkışmacılara saygı gösterme değil onları lanetleme yeridir. Askeriyle, polisiyle, korucusuyla, bayrağıyla, diliyle, bölünmezliğiyle, vatanıyla, milletiyle, egemenliğiyle bu devletin herhangi bir unsuruna hakaret edenin burada görüp görebileceği tek şey budur. Bu çatı altında kimin haddinin ne olduğunun başı, sonu, sınırı, tamamı cumhuriyettir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Taşcı.

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Ona ihanet edenler bu çatı altında hiçbir hakkın da hiçbir haddin de sahibi değildir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)