GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:32
Tarih:09.12.2011

MELDA ONUR (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; teşekkür ederim. Aslında bu hararetli tartışma iyi oldu yoksa Sayın Bakanın renkli konuşmasından sonra salonu nasıl tutacağım konusunda endişe içerisindeydim.

Bu turda görüştüğümüz Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bütçesiyle ilgili, aleyhte olmak üzere, şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Sayın Bakanın da konuşmasında sözünü ettiği Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün vizyonunda ne yazar bilir misiniz? "Güçlü ve özgür basın ortamının sağlanmasına katkıda bulunan referans kurum olmaktır?" Güçlü ve özgür basın? İlgili Bakana emanettir güçlü ve özgür basın. İlgili Bakan burada değil ama sanıyorum Sayın Bakan kendisine iletecektir, diğer değerli bakanlarımız da.

Güçlüden başlayalım: Bu vizyon ülkemizde 212'nin yani Basın İş Kanunu'nun gereğince uygulandığı zamanlardan kalma. Bugünse çalışan gazetecilerin yalnızca yüzde 5'i bu kapsamda. "Önce gazeteciyiz." dedik. Meclisteki tüm meslektaşlarımıza "Gelin, bu durumu değiştirelim." diye çağrıda bulunduk. Ne yazık ki güçlü basın için AKP'li arkadaşlarımızdan yeterli desteği göremedik.

Gelelim özgür basına: Özgür basın tutuklu, tutuksuz olanlarsa özgür değil. Hepsini anmak zor. Ragıp Zarakolu'nu herkesin şaşkın bakışları önünde alıp götürdünüz. Ahmet Şık ve Nedim Şener bugün 282'nci günündeler. Çalışanlarının tümünü aldığınız Oda TV davasında iddianameden anlaşılan o ki amaç, muhalif bir haber sitesini yok etmekti. Dört yıldır tutuklu Tuncay Özkan'ın neden bir yıldır hücre hapsinde tutulduğunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Milletvekili seçildiği hâlde aramızda olamayan gazeteci Mustafa Balbay'sa millî iradeye konan ipoteğin sembollerinden biridir. Az önce tartışması geçti, Sayın Balbay'ın nasıl YSK onayıyla aday olduğunu açıkladılar, tekrar açıklamamıza gerek yok sanıyorum.

Geride daha pek çok konuşulmayanlar var. Mesela, Bilim ve Gelecek dergisi editörü Baha Okar'ı bir sabaha karşı aldınız, bir yıldan fazla tutuklu. Eylül dergisini çıkardığı için Erdal Süsem'e müebbet yazdınız. Birçok meslektaşımızı, KCK, Devrimci Karargâh ve diğer terör suçu torbalarına attınız.

AHMET YENİ (Samsun) - Müdafaa mı ediyorsun?

MELDA ONUR (Devamla) - Peki ya, Füsun Erdoğan'ı duyan, bilen var mı? Başbakanın akrabası değil, olsaydı bugün farklı yerde olurdu. O bir muhalif, radyocuydu. Füsun Erdoğan, tam 12 Eylül 2006'dan beri tutuklu. Sizlerin ileri demokrasiye adım attığınız günlerden bir gün, 12 Eylül 2010 gününde, referandum gününde onun tutukluluğunun dördüncü yılı bitti, beş yılı aşkındır tutuklu. Son davası 13 Ekimdeydi, tam dört ay sonra yeniden hâkim karşısına çıkacak. Bir kadın, bir eş, suçu muhalif olmak, beş yıl tutukluluk. Ya bırakın ya hüküm verin.

Dün burada Sayın Adalet Bakanını dinledik ve 21'inci yüzyılın ileri demokrasi ülkesinde gazetecilerin nasıl terörist ilan edildiğini duyduk. Sorarım size? (AK PARTİ sıralarından "Örgüt" sesleri, gürültüler)

Onların hepsi suçlamadır efendim.

Sorarım size: Füsun'un mikrofonu mu silahtır, adam öldürmüştür ya da gasp aletidir, yoksa Ahmet'in kitabı mı, Nedim'in makalesi mi, Baha'nın fikirleri mi, Müyesser'in bilgisayarı mı? Ortada bir gasp varsa, gasbedilen hayatlardır, özgürlüklerdir. Ortada bir cinayet varsa, o da hukukun katlidir, telekulaklarla insan özellerinin gazete sayfalarında boy boy afişe edilmesidir. Öve öve bitiremediğiniz ileri demokrasi adaletinde hâkim daha önceden ihtilaflı olduğu sanıkların davalarına bakmakta bir sakınca görmemekte, evrensel hukuka göre davadan çekilmesi gerekirken ısrarcı olmakta ve reddi hâkim talepleri geri çevrilmektedir.

Şimdi, bu sözleri dinlerken eski arşivlere dönüp "Ama şu zamanda da şu yapılmıştı, filanca da şu davaya girmişti." kabilinden hararetli bir araştırma içerisine girme gayretleri olacaktır. Zira, dün burada Sayın Adalet Bakanının konuşması da geçmişe dönük referanslardan ibaretti. Hani siz ileri demokrattınız? Bilakis üzülerek gördüm ki Sayın Bakanın, Adalet Bakanının hukuk ve adalet anlayışı demokrasiyi değil intikam gütmeyi... (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MELDA ONUR (Devamla) - Yüzde 50'ye varan oranla iktidar oldunuz ama korkuyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Onur, süreniz doldu efendim, teşekkür ediyorum.

MELDA ONUR (Devamla) - ?Deniz Fenerinden de korkuyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Onur, lütfen? Lütfen? (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)