GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ile Hasan Polatkan'a, eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ın ölüm yıl dönümüne, bir gazetenin Maliye Bakanıyla ilgili attığı manşete ve sektörlerin içinde bulunduğu duruma, Yunus Emre Vakfına, Genel Kurul gündemindeki 210 sıra sayılı Kanun Teklifi'ne, Gençlik ve Spor Bakanlığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:91
Tarih:27.05.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Ben de konuşmama öncelikle Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ı rahmet ve minnetle anarak başlamak istiyorum. Çok partili parlamenter sisteme geçmemizde büyük emeği olan, o dönem demokratik hayatımızın gelişmesi için çok büyük katkılar vermiş bu çok kıymetli siyaset adamlarımızı bugün rahmetle anıyoruz ve hiçbir şekilde hiçbir askerî müdahalenin, demokrasiye ve halkın iradesine karşı yapılan hiçbir müdahalenin kabul edilemeyeceğini ve buna karşı da mücadelemizin sonuna kadar devam edeceğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Bugün, aynı zamanda, hayatıyla taraflı tarafsız birçok insanın takdirini toplamış, hayatıyla bizlere örnek olmuş, rüşvete, kaçakçılığa, yolsuzluğa, adam kayırmaya asla müsaade etmemiş yani bir devlet adamında görmek istediğimiz birçok sıfatı kendi karakterinde, kendi bünyesinde toplamış rahmetli eski Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ın ölüm yıl dönümü; onu da rahmetle, minnetle bu vesileyle anmış oluyorum.

Geçtiğimiz hafta iktidar yanlısı bir gazetede bir manşet atıldı. Bakın, aynı gazetenin bundan bir süre önce attığı benzer bir manşeti de ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir tarafta bugün bambaşka bir ekonomi politikası uygulayan bugünkü Maliye Bakanını eleştiren, bugünkü Bakanın yönetimini eleştiren bir manşet var, diğer tarafta da aslında tam tersi uygulamalar yapan bir başka yönetimi yani Sayın Mehmet Şimşek'ten önceki yönetimi gündemine almış bir manşet var. Her ikisinde de ortak özellik, ikisi de faizin artmasına karşı bir tepki veriyor ama burada enteresan olan başka bir şey var, enteresan olan ne var biliyor musunuz? Ne zaman bu gazete bir manşet atsa ekonomi yönetimi değişiyor. Bunun iki anlamı var, ya bu gazete ekonomi üzerinde bir vesayet kurmuş -yani ekonomiyi bunlar yönetiyor- ya da Hükûmet, bir değişim, bir değişiklik yapmadan önce bu gazete aracılığıyla bütün kamuoyuna "Ben ekonomi yönetimini değiştireceğim." sinyali vermiş oluyor. Yani bir zihniyet hem Bakan Nebati'nin politikalarını alkışlar hem de Sayın Mehmet Şimşek'in politikalarını aynı anda nasıl alkışlayabilir ya? İkisi birbirinden tamamen zıt, bambaşka yerlere bakan, politik yürüyüşleri olan, ekonomiyi farklı yöntemlerle yöneten Bakanlardı.

Problemlerin kökenine indiğimiz zaman da bakın, bu gazete manşetinde de aynı şeyi görüyorsunuz, tek bir kişinin düşüncesi, bakışı doğrultusunda onu memnun edebilme amacıyla atılmış adımlar var fakat bunun cezasını, eziyetini bütün millet olarak çekiyoruz. "Faiz sebep, enflasyon sonuç." denildiği günden beri biz başımızı kaldıramadık. Sadece millet değil, sanayici de perişan. Daha dün Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Toygar Narbay bir açıklama yaptı ve dedi ki: "Yıl sonuna kadar hazır giyimde ve bu sektörde faaliyet gösteren birçok firma konkordato ilan edecek ve iflas edecek." Feryat ediyor ya, "Bittik artık." diyor. Bu, çok büyük bir acıdır çünkü iş adamı, sanayici bilir, yılların emeği, yılların çabasıyla siz yurt dışında pazar elde edersiniz ve bunu bu yanlış politikalarla kaybetmek o kadar acıdır ki kaybettiğiniz o müşteriyi, kaybettiğiniz o pazarı tekrar geri kazanmak için yıllarınızı vermeniz lazım. Bu düşünmeden, aklın, ilmin dışında atılan adımların ülkede neye mal olduğunu hep beraber görüyoruz.

Bir başka örnek: Hadi marka ismi vermeyeyim, bir elektronik firması, 2 bin kişiyi işten çıkardı. Üretimi düşüyor, satışları düşüyor ve ciddi sıkıntı içerisinde. Bunlar bizim yüz akımız olan firmalar, bunlar bizim gururumuz olan firmalar. Hatta bu firma yerli otomobil denilen Togg'un da ortaklarından bir tanesi ve şu anda ciddi şekilde bir ekonomik krizin içerisinde. Sadece bu iki sektörde değil, birçok sektörde ciddi tehlike var. Bunlarla ilgili de çok büyük sıkıntılarla karşı karşıyayız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kavuncu, tamamlayın, buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Biz bir taraftan bunları konuşurken bir başka yerde maalesef, yolsuzluk o kadar büyümüş ki bakın, biz peş peşe 2 tane kanun paketi görüşeceğiz. Vakıflar Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulunun hazırlamış olduğu bir rapor var -biz beraber de ziyaret ettik- Yunus Emre Vakfıyla alakalı. Orada, bu raporda, üçüncü firmalar adına sahte belgeler düzenlendiği, hizmet ifa tutanaklarının uydurma olduğu, alım işlemlerinin kamu menfaati yerine belirli kişilerin çıkarları doğrultusunda yürütüldüğü görülüyor. Ya, yazıktır, günahtır! Adı Yunus Emre Vakfı, sizin de çok emeğiniz geçti bunun kurulmasında ama bunları, bu isimleri, bu değerleri en azından kirletmemek adına buralarda hassasiyetle ve dikkatli bir şekilde durulması lazım.

Şimdi, bir taraftan bunlar oluyor, bir taraftan bakıyoruz, bugün geneli üzerinde yapılacak konuşmada Samsun vekilimiz daha detaylı inceleyecek ama birbiriyle o kadar alakalı ki, Cumhurbaşkanı alımlarının Kamu İhale Kanunu dışında bırakılması.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Şimdi, bu, Komisyonda da çok tartışılmış. Sorulduğunda şu cevap veriliyor: "Efendim, hızlı olsun diye." Bir başka bürokrata sorulduğunda "Gizli kalması gerekti." Ya, hangisi doğrudur; gizli olsun diye mi, hızlı olsun diye mi? Bir taraftan bunu bu hâle getireceksiniz, bir taraftan da bir belediyede en ufak bir yolsuzluk gördüğünüzde -işte "Özgür İmamoğlu" diye pankart açmış arkadaşlar- bütün dünya tepesine çullanacak. Böyle bir anlayış, böyle bir yaklaşım olabilir mi?

Hac ve umreyle ilgili Diyanet Vakfının yaptığı harcamaları... Şimdi, bu 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 2017-2018'de çıkmış, sanki o gün çıktığı için bunlar da meşru gibi anlatılıyor bize. Niye Sayıştay denetimini çekiyorsunuz ya? Hac ve umre farizasıyla ilgili yapılmış olan bütün bu harcamaları, denetimleri Diyanet Vakfının, sadece Diyanet Vakfının kendisi ve Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulu yapıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Son, selamlayıp bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN - Tamamlayın.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum.

Sayıştay yapsın, kapatın o zaman Sayıştayı, ne gerek var o zaman? Sayıştay belirli periyotlarla yapıyor bunu.

Gençlik ve Spor Bakanlığı yurt dışında istediği yerde temsilcilik açabiliyor. Bakın, iş adamı, halk kan ağlıyor, e bir taraftan da böyle, sanki bir arpalığı yağmalar gibi bir anlayış var ya! Gençlik ve Spor Bakanının hiçbir ölçütü yok, yurt dışında istediği yerde temsilcilik açabiliyor. Bunların denetim altına alınması lazım ve bütün bunların altına baktığınız zaman da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin ülkeyi gün geçtikçe bu felakete sürüklediğini hep beraber görüyoruz diyorum.

Teşekkür ediyorum.