| Konu: | CHP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 28.05.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA SİNAN ÇİFTYÜREK (Van) - Sayın Başkan, sayın vekiller; saygıyla selamlıyorum sizi.
CHP'nin önerisi üzerinde DEM Grubu adına söz almış bulunuyorum.
2018'den beri devam eden ekonomik krizi ve bunun belli başlı göstergeleri olarak, topluma, halka yansıyan göstergeleri olarak yüksek enflasyonun, yüksek faizin ve tabii, Hükûmetin aldığı tedbir olarak kemer sıkmanın ne demek olduğunu hepimiz biliyoruz ve esasında bunu en iyi bilen biz siyasetçiler değiliz; doğrudan doğruya enflasyon üzerinden mutfağa, pazara düşen yangını yaşayan halkın ta kendisidir yani emeklidir, işsizdir, asgari ücretlidir. Dolayısıyla faiz mi? Faizin ne olduğunu, ekonomiye nasıl yansıdığını size somut bir veri üzerinden anlatayım: Ben şimdi Tarım Komisyonundan geliyorum; zirai donla ilgili yapılan zarar tazmini 21 milyar Türk lirası olarak belirlenmiş, 11 milyarı ödenmiş. Peki, bütçeden ilk 4 ayda faize ödenen para ne kadar sayın vekiller? 725 milyar Türk lirası. Eğer bu paranın dörtte 1'i bile tarıma ayrılsaydı belki bu mega felaketin önü alınırdı ve belki biz tarımsal üretimi bugün çok daha farklı boyutta konuşuyor olacaktık.
Şimdi, ekonomik krizin iflaslara yol açtığı, konkordatolara yol açtığı, küçük ve orta sermaye gruplarının iflasına yol açtığı doğrudur ama esas mesele o değil ki yani orta sermaye iflas etse bile onun var olan mülkiyeti, zenginliği şu veya bu şekilde onun kendisine ve torunlarını bile yeter ama ekonomik krizin esas yükünü yaşayan -demin de bir cümleyle bahsettim- işsizler, asgari ücretliler, emekliler; bunlar yaşıyorlar. Ya, bunlar ekmek alamıyorlar sayın vekiller. Siz gayet iyi biliyorsunuz, mahalleye pazara çarşıya gittiğiniz zaman bunu net olarak yaşıyorsunuz. Dolayısıyla meseleye esas sermaye açısından bakmamamız gerekir. Sermaye, büyük sermaye, başta bankalar olmak üzere kriz yıllarında bile dünyada ve Türkiye'de kârlarına kar katıyorlar; isteyen bankaların yıllık kâr oranlarına bakabilir, bu sene de bakabilir. O açıdan, bir şey daha söyleyeyim. Şimdi, dünya hızla şirketler demokrasisine doğru gidiyor. Ben 1999'da "Kapitalizmin Tarihsel Fiziksel Sınırları" diye bir kitap yazdım. Japonya Başbakanı, o zamanın eski Başbakanından bir alıntı aldım: Vallahi, Japonya Parlamentosu giderek bir müzeye dönüşüyor, biz büyük sermaye gruplarının kararlarını burada oyluyoruz diyor. Japonya az çok burjuva demokrasinin olduğu bir ülke, Japonya'da tablo bu ise...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, buyurun.
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Apple, Çin'deki iPhone fabrikasını Çin'den Amerika'ya getirmek için dört yılda 500 milyar dolar yatırım kararı almış. Sayın Hükûmete soruyorum, yetkilileri burada: Türkiye'nin zaten toplam bütçesi 300 milyar dolardır. Apple gibi bir şirket bile iPhone getirmek için dört yılda 500 milyar dolar yatırım kararı almış. Şirketler demokrasisini en net olarak Trump ile Elon Musk üzerinden biz yaşıyoruz. Dolayısıyla esas dikkat çekmemiz gereken sermayenin yol açtığı ağır zenginlik-yoksulluk ayrımıdır, orta sermaye iflası meselesi değildir bugün gündemde olan.
Çözüm olarak şunu söyleyeyim, zaman bitiyor: Ya, biz rızkı ithalatta görmemeliyiz Sayın AK PARTİ'liler, "Rızkın yüzde 95'i ya da 85'i ticarettedir." deyip... Viranşehir'de -daha yeni haber aldım ben- Viranşehirli üretici mısır ekemiyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİNAN ÇİFTYÜREK (Devamla) - ...ama Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: Biz 3 milyon ton sıfır gümrükle mısır ithalatına izin verdik.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)