| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 28.05.2025 |
HÜSMEN KIRKPINAR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 3'üncü maddesi üzerine İYİ Parti Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.
Teklifin 3'üncü maddesiyle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararına istinaden Din, Eğitim ve Yönetim Hizmetleri Genel Müdürlüklerinin görevlerinde değişiklik yapılıyor. Maddeyle ayrıca, öğrenci yurtlarında, gençlik kamplarında, eğitim, sosyal hizmet ve ceza infaz kurumlarında, sağlık kuruluşlarında manevi danışmanlık ve din hizmetinin yaygınlaştırılması planlanıyor. Fikirde kulağa hoş gelen ancak uygulamada sorun yaratacak bir düzenleme için, belirtilen kurumlarda hizmet verecek personelin ilahiyat veya imam-hatip mezunu olmasını yeterli bulmuyoruz. Tıpkı öğretmenler gibi mesleki yeterliliğin dışında bu hizmeti verecek personellerin de yeterli düzeyde genel kültür, pedagojik formasyon, psikolojik danışmanlık ve sosyal hizmet bilgisi gibi kriterleri de taşıması gerektiğine inanıyoruz; aksi takdirde bu durum suistimallere yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, demokrasinin gereği olarak bizler millet adına elbette hesap soracak ve denetim yapacağız. İktidar olarak sizler ve devletin kurumları da millete hesap vermekle mükellefsiniz. Bu yıl 130 milyar lira bütçeyle 6 bakanlığa fark atan Diyanet İşlerinin Başkanı bütçe görüşmelerinde ne yazık ki yoktu, Komisyona da gelmedi. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığını ilgilendiren maddeleri görüşüyoruz, bakıyoruz, Genel Kurulda kendilerini göremiyoruz. Bu durum hem hukuki hem de siyasi bir sorumsuzluktur, millî iradeyi yok saymaktır. Zannediyoruz ki son on yıldır bütçedeki payıyla rekor kıran kurumun başkanı lüks otel çıkarmalarından, tasarruf paketini delen makam arabası sevdasından, yüksek harcamalardan ve başkanlık bünyesinde istihdam edilen sayıları 143 bine ulaşan personelden bahsedilsin istemediği için Meclise bir türlü teşrif etmiyor. Diyanet, yedi yıldır kendi müfettişleri ile Cumhurbaşkanının görevlendirdiği denetim elemanları tarafından denetleniyor. Madem öyle, Sayıştay gibi denetim kurumları niçin var? Ne işe yarar? Hac ve umre faaliyetleriyle ilgili işlemleri ve harcamaları Sayıştay denetiminden kaçırarak, Meclisten gizleyerek hangi kamu yararını gözetiyorsunuz? Hac ve umre gibi organizasyonlar bağımsız denetim kapsamında olmazsa kaynakların doğru kullanıldığından biz nasıl emin olacağız? Sayıştay toplumun ortak çıkarlarını korumak için var. Teklifin aksine, kamu kaynaklarının etkin ve adil bir şekilde kullanılması için Sayıştayın korunması, denetim kapsamının ve etkinliğinin artırılması gerekiyor. Kimse yanlış anlamasın, Diyanet İşlerinin güçlü olmasını mutlak surette en çok biz isteriz. İYİ Parti olarak bizlerin itirazı, Diyanet İşlerinin şeffaflıktan uzak, hesap vermekten kaçan bir yapıyla yönetilmesinedir; keyfî muafiyetlerle donatılmış bir kuruma dönüştürülmesine, siyasi mekanizmaların uygulamalarına sonuna kadar kapı aralamasınadır.
Atatürk'ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığının her defasında Atatürk'ü anmaktan imtina etmesi nedir? İnançtan ve kul hakkından bahseden bir kurumun liyakati ve ehliyeti esas almadan mülakat rezaletine, torpil ve adam kayırmacılığına devam etmesi nedir? "Dindar nesil yetiştireceğiz." derken ateist, deist yetiştirmeye başladınız. Bugün, kendini Müslüman hissetmeyenlerin, özellikle gençlerin sayısında büyük bir artış var. Bunlar, bizlere Diyanetin etkinliğini ve fonksiyonunu sorgulatan şeylerdir. Gelin, burada, Genel Kurulda bunların hepsini düzeltelim. Nasıl olsa torba büyük. Bu sakat düşünceleri değiştirerek, hazırladığımız önergelerde ne varsa görüşerek kabul edelim. Aksi hâlde, haramla abat olanın kahrıyla berbat olacağı kaçınılmaz olacaktır.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)