| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 28.05.2025 |
ALİ BOZAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Ağabeyimiz, yoldaşımız, barışın elçisi sevgili Sırrı Süreyya Önder'i rahmetle, minnetle anmak istiyorum ve onun taziyesinde Adıyaman'da şahit olduğum bir diyalogu, bir sohbeti anlatmak istiyorum. Taziye için Adıyaman'dayız, taziyenin 3'üncü günü. Taziye boyunca, sabahtan akşama kadar, taziyeye, başsağlığına gelen hemşehrilerimize, yurttaşlarımıza hizmet eden bir kardeşimiz, bir Adıyamanlı hemşehrimiz taziye evinin girişinde oturuyor. O esnada bir genç geliyor yanına "Ağabey, çok yoruldunuz, elinize, emeğinize sağlık, üç gündür ayaktasınız." diyor. O taziyeye, başsağlığına gelen hemşehrilerimize hizmet eden diğer hemşehrimiz ise şunu söylüyor: "Olur mu öyle şey, seve seve yaptık. Keşke Sırrı ağabey için elimizden gelen başka bir şey olsaydı da onu yapsaydık." Sonrasında bilirsiniz, Sırrı ağabey birçok insana dokundu, birçok insana faydası oldu. Herkesin Sırrı ağabeyle çok güzel anıları vardı. O esnada, işte, üç gün boyunca oradaki hemşehrilerimize hizmet eden arkadaşımız da anlatıyor, "Sırrı ağabeyle bir anımı paylaşacağım." diyor. "Eşim ağır hastaydı, Adıyaman'da doktor doktor, hastane hastane gezdik, çare bulamadık; çıktık gittik Ankara'ya. Ankara'da yine hastane hastane, doktor doktor gezdik ve durumun çok kritik olduğu, beyninde tümör olduğu söylendi. 'Ameliyat olması gerekiyor, ameliyattan da şansı yüzde 10.' dendi. Ne yapacağımı bilemedim. Kimsem yok, Ankara'da kimseyi tanımam; yer bilmem, yurt bilmem ve aklıma Sırrı ağabey geldi, hemşehrimiz geldi, dünya görüşlerimiz farklı ama yanına gidersem beni çaresiz bırakmaz." diyor ve çıkıp Meclise, rahmetli Sırrı ağabeyin yanına geliyor. Sırrı ağabeyin odasında oturuyor, hâl hatır soruyorlar, dertleşiyorlar, derdini anlatıyor Sırrı ağabeye. Sırrı ağabey diyor ki: "Sen ta Adıyaman'dan buraya kadar kalkıp gelmişsen, Meclise gelmişsen bu Mecliste bulunan her milletvekilinin görevi senin derdine derman olmak. Eğer bugün ben senin derdine derman olamazsam bu benim ayıbımdır. Eğer bugün bu Meclis senin derdine derman olamazsa bu Meclisin ayıbıdır." Ve ayrılıyorlar, Sırrı ağabey, hemşehrimizin telefon numarasını alıyor, hemşehrimiz hastaneye gidiyor ve diyor ki: "İki saat sonra telefonum çaldı, arayan sevgili Sırrı Süreyya Önder'di, hastaneye gelmişti." Hangi katta, nerede olduğunu soruyor, gidiyor yanına. Yanına gittikten sonra aileyle görüşüyor, doktorla görüşüyor, tekrar hemşehrimizin yanına geliyor, diyor ki: "Sevgili hemşehrim, ablamızın durumu hiç iyi değil, durumu kritik, ameliyat olması gerekiyor ama ameliyat için ailenin rızasının alınması gerekiyor. Aile rızası olmadan ameliyata alamıyorlar." Yine, hemşehrimiz diyor ki: "Ben kime nasıl anlatacağım durumun bu kadar kritik olduğunu?" Telefonu eline alıyor ve kızını arıyor ama kızına anlatmakta zorlanıyor. Bu esnada Sırrı Ağabey telefonu alıyor arkadaşımızın elinden ve kızına anlatmaya başlıyor, diyor ki: "Ablamızın durumu kritik, ameliyat olması gerekiyor. Durum sizin için çok zor ama ben de sizin bir kardeşinizim, bence ameliyat olsun." Telefondaki kızı "Tamam, ameliyat olsun." diyor. Diğer kızını arıyorlar, o da ikna oluyor ve işte, o "medet" diye, "çare" diye, "derdine derman" diye Meclise sevgili Sırrı Süreyya Önder'in yanına gelen hemşehrimizin üzerindeki yük de kalkıyor. Ameliyata alınıyor, ameliyatı başarıyla geçiyor. Bunu o gence anlatıyor, diyor ki: "Şu an eşim çok şükür çok iyi, sağlığı yerinde ve biz bunu sevgili Sırrı Süreyya Önder'e borçluyuz."
Değerli arkadaşlar, bunu niye anlattım? Şundan kaynaklı, diyorum ki: İşte, o taziye evinde üç gün boyunca başsağlığına gelen yurttaşlara hizmet eden arkadaşımız ile o genç arasında geçen diyalogdan hepimiz bence feyzalalım, hepimiz bence bundan ilham alalım ve diyorum ki: İnsanlara dokunmak, insanların dertlerine derman olmak bizim elimizde, iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin elinde. Sevgili Sırrı Ağabeyimizin dediği gibi, biz sana yardımcı olamazsak bu, bu Meclisin ayıbıdır, hepimizin ayıbıdır. Halka yardımcı olamazsak, halkın dertlerine derman olamazsak bu, milletvekili olarak hepimizin ayıbıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, buyurun.
ALİ BOZAN (Devamla) - Tamamlıyorum.
Biz milletvekilleri olarak, biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak halkı çaresiz bırakamayız, halkı çaresiz bırakmamalıyız. Gelin, hep birlikte halkın gerçek gündemlerine dönelim. Mesela, asgari ücrete ara zam yapılmasını hemen gündemimize alabiliriz, emeklilere yaşanabilir bir ücret için hep birlikte çalışabiliriz, onuncu yargı paketini hızlandırabiliriz; yine, toplumsal barışa amasız fakatsız tüm gücümüzle hizmet edebiliriz. Bu durum bu Meclisin elindedir, bu milletvekillerinin elindedir. Karar Meclisin, karar bizim, karar hepimizin.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (DEM PARTİ ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)