Konu: | İstanbul'un fethinin 572'nci yıl dönümüne, geçen hafta Ankara'da İsrail Büyükelçiliği önünde yapılan eyleme, Mersin'in Kazanlı sahil bölgesine, zincir marketlerin patates ve soğan alım fiyatına, zirai don sorununa, kuraklık krizine ilişkin açıklaması |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 93 |
Tarih: | 29.05.2025 |
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün İstanbul'un fethinin 572'nci yıl dönümü. Bu fethi mümkün kılan en büyük güç, sadece topların ya da ordunun kudreti değil, Fatih Sultan Mehmet'in sıra dışı kişiliği ve entelektüel birikimiydi. Genç yaşta 7 dili konuşabilen, Yunancadan Latinceye kadar pek çok kaynakla doğrudan temas kurabilen Fatih Sultan Mehmet, Bosna seferine çıkmadan önce Boşnakça öğrenerek halkla gönül bağı kuracak bir liderlik örneği sergilemişti. Kendisi sadece bir asker olarak değil, aynı zamanda bilge hükümdar olarak yetiştirilmişti. Doğu ve Batı ilmini, stratejisini ve kültürünü bir araya getiren bu derin vizyon, onu çağ kapatıp çağ açan bir hükümdar hâline getirdi. İstanbul surlarını yıkan önce toplar değil, bu vizyonun gücüydü. Allah fethin yolunu açanların mekânını cennet eylesin diyorum. Ancak, bugün yirmi üç yıllık bir AK PARTİ iktidarının sonucunda Sayın Cumhurbaşkanının bile bizzat "İhanet ettik." demek zorunda kaldığı bir tabloyla karşı karşıyayız. Bu kadim şehir ne yazık ki bir rant alanına dönüştürülmüştür. Betona boğulmuş semtler, yok edilen tarihî dokusu, trafiği, talan edilen yeşil alanları ve kaybolan silüetiyle İstanbul'un bugünkü hâli bu ihanetin acı örnekleriyle doludur. Atalarımızdan teslim aldığımız bu kadim şehri torunlarımıza aynı güzellikleriyle teslim edemeyeceğimiz maalesef açıktır.
Sayın Başkanım, geçen hafta Ankara'daki İsrail Büyükelçiliği önünde Filistin'de devam eden, Gazze'de devam eden soykırım aleyhine eylemler vardı ve bu eylemler esnasında bazı kadın eylemciler polisler tarafından yerde sürüklenmek ve açık bir şekilde şiddete maruz kalmak suretiyle derdest edildiler. Her ne kadar Ankara Emniyet Müdürlüğü bu konuda bir soruşturma açıldığını beyan etmiş olsa da Ankara'nın göbeğinde, İsrail Büyükelçiliğinin önünde bu eylemcilere yönelik yapılan bu tutum, bu vahşi saldırganlık şüphesiz iktidarın zaman zaman özellikle ticaretle ilgili olarak duyarlılık koyan eylemcilere karşı tutumundan güç almıştır. Biz, İsrail'in soykırımına karşı atılmış olan adımları yetersiz bulduğumuzu ispat ediyoruz ancak iktidar, sivil alanda sürdürülen bu duyarlılığa karşı bu sert tutumundan vazgeçmek ve bu Emniyet mensupları hakkında alacağı sert kararlarla bu görüntünün tekrarlanmaması için tedbir almak zorundadır.
Sayın Başkanım, Mersin'imizin Kazanlı sahil bölgesi Turizm Bakanlığı tarafından geliştirme bölgesi, turizm geliştirme bölgesi olarak ilan edilmiş Türkiye'nin en nadide sahillerinden biridir. Ancak uzunca bir süredir bir fabrikadan kaynaklı olduğu göz önünde olan bir şekilde Kazanlı sahiline çok sayıda ölü balık vurmaktadır. Mersin sahillerinin turizme kazandırılması yönünde zaten çok ciddi problemlerimiz bulunmaktadır. Gerek Adana'dan gelen nehirlerdeki kirliliğin gerekse de Mersin sanayisinin Mersin sahillerine yönelik olarak yarattığı bu kirliliğin ciddiyetle ele alınıp durdurulması gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Sayın Başkanım, geçen hafta başta Adana olmak üzere birçok şehrimizde patates ve soğan üretimine ilişkin çok ciddi bir sorunla karşılaştık, hatta üreticiler belirli gün ve sayıda bu ürünleri hasat etmeyerek bir tepki ortaya koymaya çalıştılar. Meseleye yakından baktığımızda, kilogramı 15 liraya mal olan patates ve soğanın kartelleşmiş zincir marketler aracılığıyla 12 liraya satın alınmak istendiğini görüyoruz yani bu ürünün maliyetini ve toplanma bedelini dahi karşılamayan bir fiyat teklif edilmektedir. Marketlere baktığımızda ise 30 liradan ucuz ürün neredeyse görülememektedir. Çiftçinin bu kartelleşmiş zincir marketlerin insafına terk edilmemesi, ekonomi ve finans piyasalarıyla ilgili hassasiyetin, duyarlılığın aynı zamanda tarım sektörü için de gösterilmesi gerektiğini hatırlatmak istiyoruz.
Bu dönemde yaşanan tek sorun şüphesiz maliyetin altındaki fiyatlamalar değil, aynı zamanda zirai don ve kuraklık nedeniyle karşılaştığımız tablodur.
Sayın Başkanım, zirai don felaketi ilk olarak şubat ayının sonunda Adana, Mersin ve Antalya'da birlikte yaşanmıştır. Aradan geçen yüz günü aşkın süre içerisinde zirai donun hasar tespiti dahi açıklanmamıştır. Peki, bu yüz gün boyunca bu çiftçi ne yapmıştır, ne yapacaktır? Herhangi bir yargısal operasyon nedeniyle anında olağanüstü toplantılar yapan, borsalara, faiz piyasalarına, kur piyasalarına yönelik tedbir alan bürokrasi niçin zirai don ve kuraklık karşısında etkin bir tutum sergilememektedir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Türkiye Büyük Millet Meclisinde kurulan Komisyonun uzun vadeli bir çalışma yaptığı açıktır ancak Komisyonun Başkan Vekili Sayın Tüfenkci'nin beyanatına göre, yapılacak ilk ödemelerin en erken bayram ardında yapılması planlanmaktadır. Peki, bu süreç içerisinde çiftçinin hâli nedir? Oysa biz biliyoruz ki zaten parsel bazlı bir incelemeden kaçınılmış, bölgesel incelemelerle ortalama yüzde 65-70 gibi hasar oranları tespit edilmiştir. Kimin ne ektiği bellidir; hasarın yani zirai don hasarının gerçekleştiği gün itibarıyla her çiftçinin alacağı muhtemel ödemenin yarısını hesabına geçirerek onları rahatlatmak söz konusu iken bugüne kadar neden gereken yapılmamıştır?
Bir diğer sıkıntı, zirai donla birlikte baş gösteren kuraklık krizidir. Bu yıl Türkiye'de barajların doluluk oranlarının birçok yerde yüzde 20 ve altına düştüğü açıktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.
Buyurun.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Meteorolojik tahminler artık aylık, haftalık, yıllık değil beş yıllık, on yıllık planlar için yapılabilmektedir.
Peki, çiftçinin karşılaştığı durum nedir Sayın Başkanım? Bu sezonun başında çiftçiye bu yıl su verilemeyeceği ve buna uygun ürün ekilmesi gerektiği tavsiye edilmiştir. Peki, dünya böyle global bir kuraklık kriziyle karşı karşıyayken başta Devlet Su İşleri olmak üzere Tarım Bakanlığının ilgili birimleri, niçin bu konuda, alınabilecek tedbirler konusunda yıllara sari, çiftçiyi anlık bilgilendirmeyle zor duruma düşürecek gündelik bir acziyetten uzak bir şekilde, uzun verimli, uzun erimli planlar, projeler ortaya koyamamaktadır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen artık tamamlayın.
Son olarak bir dakika...
Buyurun.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Tamamlıyorum efendim.
Gerek Ziraat Mühendisleri Odası gerek ilgili ziraat odaları gerekse de bu işin uzmanı olan akademisyenler sadece kuraklığın değil, DSİ ve Tarım Bakanlığının hem planlama hem altyapı yetersizliği hem de en basit detay olan çiftçinin doğru zamanda ve doğru şekilde bilgilendirilmesi hususlarında çok eksik kaldığını ifade etmektedir.
Son olarak, Kanal İstanbul için bir kaynak aranacağına Türkiye'nin toplam sulama altyapısının iyileştirilmesi, damlama ve yağmurlama sistemine uygun olarak geçirilmesi için kaynak aranması bizi uzun vadeli kuraklık krizlerine karşı güçlü kılacaktır diyorum.
Teşekkür ediyorum.