GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 660 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:93
Tarih:29.05.2025

HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanunda 11'inci maddeyle ilgili olarak daha önce Anayasa Mahkemesince iptal edilen bir hususun yeniden kanunla düzenlenmesi öngörülmektedir. Bu sebeple, bu konuda söyleyecek fazla bir şey de yoktur.

Şimdi, Meclisin gündemini belirleyen, bu ülkenin, milyonlarca insanın geçim derdi değil, iktidarın günü kurtarma telaşıdır. Bugün burada bir teknik düzenlemeyi konuşuyoruz ama sokakta bambaşka bir hayat yaşanıyor. O hayat, Sayın Mehmet Şimşek'in "Ekonomide dengelenme sürecindeyiz." dediği pembe tabloya sığmayan gerçeklerin ta kendisidir. O gerçek, aldığı maaşla ayın sonunu getiremeyen milyonlarca insanın, kredi kartının asgarisini bile ödeyemeyen ailelerin, mutfağında yangın çıkan hanelerin çaresizliğidir ve işte tam da burada sormak gerekiyor: Sayın Şimşek, siz hangi dengeden bahsediyorsunuz? Hayat pahalılığını ne zaman kontrol altına aldınız? Nisan ayında yıllık enflasyon TÜİK'e göre yüzde 38, ENAG'a göre yüzde 74; hangi rakam doğru, siz hangisine göre konuşuyorsunuz, bunu lütfen bir açıklayın? Siz gerçekten bu ülkede mi yaşıyorsunuz?

Ve şimdi bayram geliyor, 3 bin lira bayram ikramiyesi, o para pazara çıkıldığında birkaç temel ihtiyaçla tükeniyor. Diyanet çıkacak yine hutbelerinde "Sabredin." diyecek, "Şükredin." diyecek, "Kanaat edin." diyecek ama şimdiye kadar çıkıp da "Ey iktidar, bu millet borç altında eziliyor, bayram sofrası kuramıyor, buna çözüm bulun." diyen bir vaaz duydunuz mu? Zaten öyle bir vaaz duysaydık bugün Diyanet İşleri Başkanlığına zırh getiren bu düzenlemeler de burada olmazdı. Çıkıp da "Bu faiz düzeni insanları boğuyor, israf haramdır, kamu kaynakları adil kullanılmalıdır." diyen bir hutbe işittiniz mi? Hayır, duymadınız, duyamazsınız çünkü Diyanetin dili hep minnete dönük "Azla yetinin." der, "Şükredin." der ama bir gün olsun çıkıp da "Ey karar vericiler, bu halkın yükünü hafifletin." demez, diyemez.

Bakın, muhalefet olarak burada defalarca önerge verdik. Asgari ücretin artırılması için önerge verdik, reddettiniz; emekli maaşlarının artırılması için önerge verdik, reddettiniz; çiftçiye destek verilmesi için önerge verdik, reddettiniz; kira fiyatlarının düşürülmesi için önerge verdik, reddettiniz; "Asgari ücrete yılda 4 kez zam yapılsın." dedik, reddettiniz. Peki, siz kimsiniz, kimin için çalışıyorsunuz? Sormazlar mı size, siz halkın temsilcisi misiniz yoksa bir avuç zenginin çıkarlarının bekçisi mi?

Bakın, vatandaşın cebinde para yok, icra daireleri kilitlenmiş. Anladık, sizin yok borcunuz, maşallah durumlarınız da iyi, her şey yolunda ama bir gün yolunuzu düşürüp de gidin, o icra dairelerine bir uğrayın, şöyle bir kapıdan bakın. Hani "Türkiye Yüzyılı başlıyor." diyorsunuz ya, orada bir Türkiye Yüzyılı değil bir Türkiye gerçeği duruyor. Bir bakın bakalım, oralarda "Ekonomi programı başarılı." diyen var mı?

Sayın Mehmet Şimşek'le ilgili söyleyeceklerim bu kadar, şimdi sıra Adalet Bakanında. Sayın Adalet Bakanına buradan sesleniyorum: Bakın, bugün aylarca beklemenin sonucunda bir yargı paketi geldi ve tüm kamuoyu infial içerisinde. 31 Temmuz mağdurlarını bu paketin dışında bırakmanızın hukuki bir gerekçesi var mı? Yoksa mesele hukuk değil de siyaset mi? Dahası da bu insanları bir pazarlık masasına mı götürdünüz? Sizden ne istendi de bu mağdurları feda ettiniz? "Hukuka uygun değil." diyorsanız, çıkın açık açık söyleyin ama onu da diyemiyorsunuz çünkü mesele hukuki değil siyasi bir hesaplaşmanın, siyasi bir mühendisliğin sonucu. Burası Meclis, burası kişisel hesapların yapıldığı bir pazarlık masası değildir. Burası hukukun üstün tutulduğu yer olmalıdır. Burada hukuki düzenleme yapılır, seçim hesapları değil.

Sayın Bakan, siz "adalet" kelimesinin ne anlama geldiğini hatırlıyor musunuz? Bakın, söyleyeyim: Adalet, birilerine umut pompalayıp sonra onları yarı yolda bırakmak değildir; adalet, cezaevindeki insanlara "Bir gün senin de dosyanı açarız." diyerek umut tacirliği yapmak hiç değildir; adalet, pazarlık yapıp mağdurları seçim masasının altına süpürmek de değildir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) - Bugünkü görüşmelerden anladığımız, bir etki analizi yapılmadığından dolayı İnfaz Kanunu'ndaki maddeleri ertelediğinizi söylüyorsunuz. Allah aşkına, ben size soruyorum: Benim Adalet Komisyonunda girdiğim her toplantıdaki ilk kavga bu etki analizinden çıkardı. Hangi kanunda etki analizi yaptınız da bu kanunda etki analizi yapacaksınız? Milleti kandırmayın, gelin, İnfaz Kanunu'nun geçici 10'uncu maddesine bir fıkra ekleyin, hiç olmazsa şu Covid nedeniyle ve hukukun temel ilkesi olan, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı olarak suç tarihini esas almayan düzenlemeyi değiştirin; gerisini artık ekimde mi yapıyorsunuz, 2026 ekiminde mi ona da siz karar verin diyor, saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)