GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2025

YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemiz uzunca bir süredir hukuka ve adalete susamış insanların yaşadığı bir çöle döndürüldü ve bu çölde muhalifleri, kendisine biat etmeyenleri ve esasen toplumun büyük bir kesimini bir yudum suya muhtaç eden bir zümre var. Bu seçkince azınlık oluşturdukları bu çölde kendilerine bir güzel vaha yaratmış, günlerini gün ediyorlar. "Çalsın Deli Bekir, oynasın bizim Hıdır." tadında kimi saraylarda kimi de rezidanslarda tatlı bir hayat yaşıyorlar. Hukuku eğip büken bu azgın azınlık yargıyı bir silah gibi kullanmayı çok sevdi. İstemedikleri kişi ve gruplara, muhaliflere, doğruları söyleyenlere, hakkını talep edenlere bu silahı kullanmaktan imtina etmedikleri gibi büyük bir haz duyduklarını saklama gereği dahi duymuyorlar. Her gün vites artırarak icra ettikleri bu hukuksuzluklarında sınır tanımayan bu pervasızlığa cesaret veren ise maalesef, herkesin kendi mahallesine uğramadığı sürece başkalarına uygulanan adaletsizliklere ses çıkarmaması, hatta "Oh!" demesi vurdumduymazlığıdır. Dün başkasına, bugün diğerine, yarın bize doğrultulacak olan yargı silahına karşı tüm demokrat ve vatanseverlerin amasız, tek ses ve tek yürek olma zamanı geldi ve hatta geçmektedir.

Şimdi, aylardır toplumu büyük bir beklenti içinde bırakarak "Ha geldi ha gelecek." diye arafta beklettiğiniz bu infaz düzenlemesini huzura getirdiniz, ne geliş ama... Şairin mısralarında "Kurt geldi, kuş geldi." söylemine de "Yusuf gelmedi." dediği gibi gelmesi arzu edilen, beklenilen hiçbir şey bu metinde yok. Mesela, adalet yok, eşitlik yok, öngörülebilirlik yok, beraatizimmete saygı yok, temel hak ve özgürlüklere riayet zaten yok. Ne var peki?

(Uğultular)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, süreyi bir tutalım, izin verirseniz...

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda gerçekten yüksek bir uğultu var. Değerli hatibin sesi gür olduğu için sizi bastırıyor ama konuşmalar gerçekten anlaşılmıyor. Lütfen saygıyla hatibi dinleyelim ve uğultuya meydan vermeyelim.

Sayın Özdağ, buyurun.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Burada grupta olmadıkları zaman, Genel Kurulda olmadıkları zaman biz şekvacı oluyoruz, niye yoklar diyoruz. Geldikleri zaman da karar yeter sayısıyla geliyorlar, bu sefer de kendi aralarında konuşuyorlar, "Bu kanun teklifi acaba ne diyor?" diyerek kulak kabartmak, calibi dikkat olmak gibi bir özellikleri de yok. O nedenle ben diyorum ki: Kendi aranızda sık sık konuşuyorsunuz, ne olur hiç olmazsa muhalefeti ara sıra dinleyin; ara sıra dinlediğiniz zaman da burada zaman zaman bizim vermiş olduğumuz bir Meclis araştırması önergesine "Evet." deme lüzumunu hissediyorsunuz ve araştırma komisyonu da kuruluyor.

Ne var peki? Sosyal medyada gündem olan bazı hususlara ceza artırımı, infaz tedbirleriyle alakası olmayan noterlik ve trafik cezaları hakkında bazı düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin "KHK'yle ilgili değil, kanunla yapman gerekir." dediği kanun hükmünde kararnameleri, uygulamaları var. Başka ne var? Mesela, huzura getirilen güya yargı paketinin daha kanunlaşmadan yansıyan ilk görüntüleri var. Yüzlerce siyasetçi, belediye başkanı, bürokrat ve muhalif olduğu düşünülen insanları azılı bir suçlu gibi hiza, istikamet ve yanaşık düzen mantığıyla dizerek ekranlara servis etmek var. Peki, mağdurlar, adalet bekleyenler, umut arayanlar devletin sözüne güvenip "Evet, benim devletim söz verdiyse yapar." diyenlere bu pakette sadra şifa olmayan bilindik klişe işler ve ceza artırımları dışında başka ne var Allah aşkına? Gelecek zamanlara ertelenen yeni muştular, müjdeler var tıpkı yedi, sekiz, dokuz ve nihayet huzurdaki bu onuncu yargı paketine kadar ertelenen müjdeler gibi. Bu sefer de on birincisi adres olarak gösteriliyor. "Kurnaya su gelinceye kadar kurbağanın gözü çıkar." diyerek Anadolu'da güzel bir söz var, herhâlde öyle olacak gibi. Aslında iktidar en iyi bildiği işi yapıyor. Milletimize ve beklentiye soktuğu mağdur ve adalet arayan toplum kesimlerine deveyi yardan atlatan bir tutam ottur muamelesi çekiyor. Her zaman yaptığı gibi problemleri zamana yayıyor, kanıksatıyor ve bütün anormallikleri normalleştiriyor; bunu yargıyla yapıyor, medyasıyla yapıyor, kurşun askeri gibi olmuş bazı milletvekilleri, bazı siyasetçileri, yazarı çizeri, trolleri, hocaları, STK'leri ve kurumlarıyla yapıyor. Bugün hukukun ayaklar altına alındığını dağdaki çoban bile söylüyor ama ikide bir yargının tarafsız ve bağımsız olduğunu söyleyen iktidar sözcüleri ve adalet bakanları bu söylediklerine kendileri bile inanmıyorlar. Yargı mensupları arasında yapılan bir iç ankette yargıya güven sorulmuş, neredeyse yüzde 70 oranında güvenmediklerini beyan etmişlerdir. Yahu yargı mensupları bile yargıya güvenmiyor, sizler ne anlatıyorsunuz bu masalları? Tüm bu gerçeklikler orta yerde durmaktayken sadra şifa bir şeyler varmış gibi ikide bir kamuoyunu meşgul eden yargı paketlerinden, bu yargıdan adalet mi bekleyeceğiz? Covid-19 yasasındaki eşitsizlik ve çarpıklıkları bu teklifle düzeltmiyorsunuz. Bir yasa düzenlemesi yapıyorsunuz özrü kabahatinden büyük, her işiniz böyle, yalap şalap huzura getirdiğiniz kanun düzenlemeleri çıksa bir dert, çıkmasa başka bir dert. Niye bir işi düzgün yapmıyorsunuz? Muhalefetin uyarılarına kulak tıkayınca büyük siyasetçiler mi oluyorsunuz? Torba kanunlarla zaten her şeyi işin içinden çıkılmaz hâle getirdiniz, ne kanun sistematiği ne kurumsal bir yapı bıraktınız. İçini boşaltmadığınız maalesef bir kurum kalmadı. 31 Temmuz Covid yasası diye de bilinen infaz düzenlemesi de böyleydi. Aylardır bunu konuşup durduk. Kamuoyu bu adaletsizliğin düzeltileceği umuduyla büyük bir beklentiye sokuldu. Peki, huzurdaki bu düzenlemenin ana konusu ve beklentisi olan bu husus niçin bu metinde yok? Siz milletimizle alay mı ediyorsunuz? Yahu, bir saniye, adaletle hükmetmenin bin yıl nafile ibadetten efdal olduğunu kim söylüyordu? Hazreti Muhammed söylemiyor muydu, Peygamberimiz söylemiyor muydu? Bu 31 Temmuz Covid yasası kaç yılında çıktı? İki yıl önce çıktı. İki yıldır bu insanlar arasındaki adaletsizliği görmüyor musunuz? Görüyorsunuz. 4'te 4'ü de görüyordunuz yani mükerrer suçları. Adalet Bakanı söylemedi mi bunu? Söyledi. O günden bugüne bu insanlar cezaevlerinde yatıyorlar. Haksızlık var. Şimdi, biz, size bir günlüğüne bir şahsı hapishaneye tıkalım desek ne çekersiniz, hangi ızdırabı duyarsınız, aileniz hangi ızdırabı duyar? O nedenle görmüyor musunuz? Görüyorsunuz. Düşünün lütfen, 31 Temmuz 2023 tarihinden önce kesin olarak hüküm verilen kişileri bundan yararlandırdınız ama aynı tarihte aynı suçu işlemiş ve aynı cezayı almış olan diğerlerini ayrı tuttunuz ve bu kişiler cezaevlerinden çıkmadılar. Yahu, yargı işini yapmamış, ceremesini vatandaşa yüklemişsiniz. Ha, kanun böyle diyebilirsiniz, cezası olanlar infazdan faydalanır fakat cezası olmayanlar, henüz ceza almayanlar bundan faydalanamaz diyebilirsiniz ama gördünüz bu haksızlığı, nasıl ki torba yasalar getirirken istediğinizi bir madde hâlinde, hatta gerekli görürseniz madde ihdasları hâlinde yapıyorsanız, bunu da on gün, bir hafta sonra yapabilirdiniz. Bir haksızlığı gördünüz, niye yapmıyorsunuz; neye gücünüz yetmiyor sizin, kanun hükmünde kararnameyle neye gücünüz yetmiyor? Kanun hükmünde kararnamenin dışında kararnameyle neye yetmiyor; Cumhurbaşkanlığı kararıyla neye yetmiyor söyler misiniz bana? Oy çokluğunuzla neye yetmiyor, niye yapmadınız bunu? Bir seneyi geçkin süredir bu insanlar mağdur olarak bekliyorlar.

Şimdi, değerli milletvekilleri, ben söyleyeyim niye yapmadığınızı; talimat gelmediği için çünkü yüksek rakımlı yerlerde olanların birilerine olan kini henüz bitmedi. Şöyle düşünülüyor sanırım: Biz bu kanunu çıkarırsak malum herkesi kapsayacak; ne var bunda değil mi? Varmış demek ki bu sebeple "Birileri de bu kanundan istifade etmesin diye, başka bir yol bulamadıkları için söz konusu 31 Temmuz Covid infaz düzenlemesi bu tekliften çıkarıldı." deniyor. Kimin talimatıyla? Elbette birilerinin talimatıyla. Söz konusu çekincenin PKK'lı teröristlerle ilgili olmadığını, onların affedilmesinin sorun edilmediğini ama mesela tırnak içinde cemaat saikiyle ceza almış kişilerin bu düzenlemeden yararlanacağı endişesiyle konunun ertelendiği söyleniyor ki tüm emareler de maalesef bunu gösteriyor. Böyle bir zihniyetten ülke, millet için hayırlı bir adalet, bir iş beklenir mi? Ne demek birileri faydalanabilir ama birileri asla? Burayı kabile devleti yapmaya yemin mi ettiniz? Her şeyin içini boşaltmaktan utanmadınız gitti. O zaman şöyle yapalım: Aynı anda iki kanun çıkaralım; biri PKK için af, diğeri istemediğiniz kişi ve kesimler için ekstra ceza getirsin. Şimdi, biz buna ne diyeceğiz, adalet mi diyeceğiz?

Bakın, tam da bu durumu anlatan ibretlik bir hikâye var: Padişah tebdili kıyafetiyle yakın köyleri dolaşmaya çıkar, bir eve misafir olur. Kim olduğunu söylemez ama evin sahibi bu kişilere çok iyi davranır, ikramda bulunur, hürmet eder; sonra, padişah başka bir evin kapısını çalar, orada da kim olduklarını söylemezler. Bu evin sahibi de gelenlere çok iyi davranır. Halkının bu şekilde olmasından çok memnun olan padişah ev sahibine kim olduğunu söyler ve şöyle der: "Dile benden ne dilersen." Ev sahibinin, misafirlere çok iyi davranan bu hürmetkâr adamın cevabı ilginç ve bir o kadar da dramatiktir: "Efendim, tek gözüme mil çekilmesini istiyorum yani tek gözümün köreltilmesini istiyorum." Çünkü komşusuyla problemi vardır, bu sefer de komşusunun iki gözü çıkarılacaktır. Sanki bugünleri anlatıyor gibi bu hikâye.

Değerli milletvekilleri, huzurdaki torba teklifi 9 farklı kanunda değişiklik ve düzenleme getiriyor. Suç işlenmesinin önlenmesini, caydırıcılığın uygulanmasını, trafik düzenlemesini, toplumsal huzurun güçlendirilmesini amaç edindiği söyleniyor. Hükümlülerin bir yıllık denetimli serbestlikten faydalanması için ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin onda 1'ini geçirmesini amaçlıyor. Konutta infaz gibi kadın, çocuk, ağır hasta veya 65 yaşını bitirmiş kişilerle ilgili görece iyileştirmelere sözümüz yok ama mesela çocuk hükümlülerin infazına, çocuk kapalı infaz kurumlarına başlanmasına itiraz ediyoruz. Niyet iyi gibi görünse de bu düzenleme mağduriyetlere yol açacaktır ama vatandaşlarımızın esas beklentisi olan Covid-19 izni kapsamında denetimli serbestlikten yararlananlar ile aynı durumda olan ancak bu haktan mahrum bırakılan hükümlülere eşitlik ilkesi gereği denetimli serbestlik imkânının tanınması yukarıda izah ettiğimiz gerekçelerle getirilmedi ve biz buna tümden itiraz ediyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdağ, lütfen tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Adaletse herkese, hukuk ise her bir kişiye eşit ve adil olarak tesis ettirilmelidir. Hukuki belirliliğin sağlanması konusunda, mesela infaz hâkimlikleri arasındaki uygulama farklılıklarının giderilmesi için açık, net ve yoruma mahal vermeyecek bir yasal düzenleme yapılması bu kadar mı zor; anlamak mümkün değil. Daha basit bir infaz düzenlemesini bile eline yüzüne bulaştıran bu iktidarın yeni ve sivil bir Anayasa yapacağını düşünen varsa şimdiden uyarayım, şimdi diyorlar ki: Bu zihniyetten ülke ve millet lehine sadra şifa bir icraat çıkmaz -tırnak içinde- demokratik bir Anayasa yapmaktan bahsetmeyerek en azından dürüst davranıyorlar. Anayasa değişikliği yapacaklarmış! Mevcut Anayasa'ya uymayanlar, Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamayanlar ve aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına uymayanlar ve de bizim milletvekillerinin soru önergelerine cevap vermeyen ve bununla ilgili işlem yapmayan birilerinden Anayasa değişikliği teklifi bir noktada bence -beni bağışlayın ama- birazcık aklımızla alay etmek olur.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bu kanuna "ret" oyu vereceğimizi şimdiden deklare ediyorum. Ne zaman bir torba yasa geldiyse baştan itibaren ona "ret" oyu verdik, bundan böyle de "ret" oyu vereceğiz çünkü siz bu kanunu eksik yaptınız.

Teşekkür ediyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (YENİ YOL, CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)