GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; basit bir soruyla başlayayım: Bu teklifte yer alacakları defaatle vadedilen 31 Temmuz Covid yasası mağdurları son anda neden bu tekliften çıkarıldı? Kamuoyunda bir infaz düzenlemesi daha beklentisi oluşmasının temel sebeplerinden biri buydu. Hatta bu beklenti bizatihi iktidar tarafından beslendi; bizatihi Sayın Adalet Bakanı, bir kere de değil, defaatle "Bu haksızlığı gidereceğiz." dedi, konunun Türkiye Büyük Millet Meclisinin takdirine sunulacağını ilan etti. Hani? Tekrar sorayım: Aynı tarihte aynı suçu işlemiş olan kişiler, yasa yapılırken cezanın kesinleşme tarihi esas alındığı için bundan faydalanamazken, sırf yargılamaları uzadığı için aynı tarihte aynı suçu işledikleri kişilerin faydalandığı bu yasadan faydalanamayan kişilerin hürriyete kavuşmakta uğradıkları eşitsizlik neden bu düzenlemeyle son bulacakken, bulması beklenirken son anda bu tekliften çıkarıldı? Ya da şöyle mi sormalıyım: İktidarın on binlerce ailenin ahından daha çok çekindiği ne olabilir? Ya da daha açık sorayım: "Teröristler bu kapsama alınamaz." demekte mi zorlanılıyor acaba? Açılım ortaklarının bugün son turun matematiğiyle de ayan beyan ortaya çıktı ittifakı. İmralı ulaklarının küsmesinden mi korkuluyor bu kadar? Anayasa Mahkemesi kararları açık, aynı fiili işleyen kişiler arasında yalnızca hüküm tarihine ve dosya sırasına göre farklılık yaratmak hukuka aykırıdır, aynı suçu işleyene farklı muamele yapılamaz. İYİ Parti olarak Anayasa hükümlerini, terör örgütlerinin eli kanlı katillerinin umut, tehdit yahut dayatmalarından üstün saydığımız için teklifin Komisyon görüşmeleri sırasında 31 Temmuz Covid yasasıyla oluşan hakkaniyetsizliği ortadan kaldıracak bir önerge verdik ve dedik ki: "Gelin, bu yasayı kapsamı aynı kalmak şartıyla -Yani ne demek bu? Yani terör suçlarının kapsam dışı kalmaya devam etmesi, yani cinsel suçların kapsam dışı kalmaya devam etmesi, yani uyuşturucu suçlarının kapsam dışı kalmaya devam etmesi, yani kasten öldürme suçlarının kapsam dışında kalmaya devam etmesi kaydıyla- cezanın kesinleştiği değil suçun işlendiği tarihi esas alarak yeniden düzenleyelim ve aynı suçu işlemiş olan kişiler arasında oluşan eşitsizliği giderelim." Kabul edilmedi, fıkra gibi çünkü Sayın Adalet Bakanının, Sayın Cumhurbaşkanının aylardır "Yapacağız." diye vadettiği işi "Yapalım." dedik, "Yapacağız." diyenler yapmayı reddettiler. "Ekime bırakalım." cevabı hiçbir izah içermediği için anlamakta zorlanıyoruz. Daha kapsayıcı hâle nasıl getirilecek mesela bu düzenleme? Teröristleri de dâhil ederek mi, çocuk tecavüzcülerini de dâhil ederek mi, katilleri de dâhil ederek mi?

Sayın milletvekilleri, neydi bu teklifin temel iddiası? Cezasızlık algısının ortadan kaldırılması. Bakın -az önce Lütfü Bey de değindi- bu fotoğraf, bu sabah çekildi. Bir darbe gecesinin sabahında menfezlerden çıkarılmış değil buradakilerin hiçbiri, hiçbiri kaçmaya çalışırken sınırda yakalanmadılar, Türkiye'yi uyuşturucu rotasına dönüştüren baronlar yok bu fotoğrafta, tonlarca uyuşturucuyla yakalananlar yok, onlarca evladımıza tecavüz edenler yok; kadın katili değil hiçbiri, terör örgütü üyesi değil; hiçbirinin elinde, hafta sonu Genel Başkanımızla birlikte kabrini ziyaret ettiğimiz, 21 yaşında yirmi beş günlük öğretmenken PKK tarafından katledilen Neşe Öğretmenin kanı yo;, hiçbirinin elinde Fırat'ın, Aybüke'nin, hiçbirinin elinde Eren'in, Bedirhan bebeğin kanı yok; İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerini hedef alan son operasyonda gözaltına alınmışlar, ifadeleri alınacak ama fotoğrafa bakarsanız eğer, sanki her biri çok büyük toplumsal tehdit. Henüz haklarında dava bile açılmamış onlarca insanın ülkenin en azılı suçlularıymış gibi sunulduğu bu fotoğrafı çeken, çektiren meşrep cezasızlık algısını kaldıramaz, yargısız infaz algısını daha da yerleşik hâle getirebilir.

Ancak bu teklifteki iddialardan bir diğeri neydi? Buna dair maddeler çekildi ama üç vakte kadar yeniden geleceğini bildiğimiz için itirazımızı ifadede mahzur yok. Bu teklifin iddialarından bir tanesi de kişilik hakları ihlal edilen kişilerin mağduriyetini önlemek için hızlı müdahale mekanizmaları oluşturabilmekti, üstelik bu uğurda BTK Başkanını âdeta bir savcıya, hâkime dönüştürmekte de beis görülmeyerek. Nedir peki bir hukuk devletinde kişilik hakları? Yaşam hakkıdır mesela, sağlık hakkıdır; Esila'yı yaşadığı sağlık sorunları, o sağlık sorunlarının hayati tehlikeye yol açma ihtimali tıbben sabit olduğu hâlde Esila'yı mesela, haftalarca yok yere cezaevinde tutan meşrebin kişilik hakları gibi bir derdi olduğuna inanmakta güçlük çekiyoruz biz. Özgürlüklerdir kişilik hakları; kendinden olmayan herkesi hatta bazen kendinden olmayan bile değil, kendinden olmadığından şüphelendiği herkesin; üniversite öğrencilerinin, üniversitedeki akademisyenlerin, gazetecilerin, sokakta kendisine uzatılan mikrofona derdini anlatan vatandaşın, işçinin, işverenin, astroloğun -ya daha ne diyelim astroloğun, engizisyona nazire yapar gibi astroloğun- özgürlüğünü hukuksuz şekilde kısıtlamayı kendinde hak gören bir meşrebin kişilik hakları gibi bir derdi olduğuna inanmakta güçlük çekiyoruz. Şeref ve haysiyettir kişilik hakları; siyasi galibiyet yolunda rakiplerini, potansiyel rakiplerini hatta karalamakta, onlara iftirada sınır tanımayan, bu uğurda yine aslen bir kişilik hakkı olan özel yaşama, mahreme dalmakta sakınca görmeyen, onu meydanlarda genelleştiren, yani bunu bile yapabilen bir meşrebin kişilik hakları gibi bir derdi olduğuna inanmıyoruz biz, inanamıyoruz. Kişilik hakları isimdir, resimdir, histir; okulunu birincilikle bitirmiş bir genç kadına mesela Ebru Teğmene yönelik hakaretlere çok uzun bir süre işlem yapamayan, masumiyet karinesini yok sayarak işte bu fotoğrafı âdeta bir kara leke, damgaymış gibi kamuoyunun hafızasına kazıyan itibar suikastini vakayıadiye hâline getirmiş bir meşrebin kişilik hakları gibi bir derdi olamaz nazarımızda.

Ve son söz, bugün teşekkür için geldiği kürsüde o kürsüye geliş maksadını çok çok aşan bir konuşma yapan Sayın Meclis Başkanından bir rica aslında: Türkiye'yi teröre boyun eğdirme projesinin ortaklarını sayarken bir daha asla "Türkiye Büyük Millet Meclisindeki bütün siyasi partiler." demeyin Sayın Başkan. "İYİ Parti hariç" dedikten sonra istediğiniz siyasi partiyle ortaklığınızı ilan edebilirsiniz ama o cümlenin başına getirmeniz gereken temel ifade "İYİ Parti hariç"tir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)