GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:94
Tarih:03.06.2025

CHP GRUBU ADINA İNAN AKGÜN ALP (Kars) - Sayın milletvekilleri, 12 Aralık tarihinde bütçe görüşmeleri sırasında bu kürsüden yaptığım bir konuşmada cezaevlerinde olup da hayatlarını tek başına idame ettiremeyecek hasta yaşlıların, hasta ve yaşlıların hangi suçtan olursa olsunlar tahliye edilmeleri gerektiğini belirtmiştim. Bugün görüşülen ve İnfaz Kanunu'nda değişiklik öngören kanun teklifinin 20'nci maddesiyle hasta ve yaşlı tutsakların tahliyelerinin önünü açacak bir düzenleme yapılmış olmasından bu anlamda memnuniyet duyuyorum.

Sayın milletvekilleri, 20'nci madde her ne kadar bu yönde bir düzenleme getirmiş ve kısmi bir iyileştirme yapmışsa da kanun teklifi özellikle Kürt sorunu ve demokratikleşme konusunda toplumun beklentilerini karşılamaktan uzaktır. Esasen İnfaz Kanunu'nun 2'nci maddesinde infazda temel ilke olarak ifadesini bulan ayrımcılık yasağı ilkesinin bir gereği olarak Covid-19 tahliyelerinden yararlanamamış mahkûmlar açısından bu teklifte eşitlik sağlayacak bir düzenleme olması gerekirdi, mahkûmlar arasında eşitsizlik yaratan diğer bazı düzenlemeler de giderilmeli idi; kanunun bu ihtiyacı karşılamadığını söylemek zorundayım.

Sayın milletvekilleri, mademki Kürt sorununun çözüm yeri Meclistir, milletvekillerinin somut önerilerle bu sürece pozitif katkı yapmaları beklenir. Bununla ilgili olarak önemli gördüğüm bir hususu vurgulamak ve 5 Mart tarihinde Parlamentoda dile getirdiğim sürece dair bir çerçeve kanun çıkarılması önerisinin gerekçesini açıklamak istiyorum: Bu çerçeve kanun ihtiyacı ile bugün eksikliğini hissettiğimiz düzenlemeler arasındaki rabıtayı da konuşmamın sonunda kuracağıma inanıyorum.

Sayın milletvekilleri, Kürt sorununun çözümü çabalarının sağlıklı yürüyebilmesi için muhakkak yasal bir çerçeve çizilmelidir. Zira barış çabaları birçok riskler ve belirsizlikler içermektedir. Referans alınacak, yol gösterecek ve izlenecek bir çerçeve bulunmadığı sürece, süreç, şimdiye kadar çatışan ve aralarında henüz yeterince güven inşa edilmemiş tarafların birbirine verecekleri sözler, gösterecekleri jestler, okuyacakları niyetler, sürekli test edilecekleri samimiyet, barış karşıtlarından gelecek baltalama çabaları, sabotaj endişeleri, şüpheler, tahrikler, pazarlık ithamları arasında bocalayacaktır. Yeri gelmişken belirtmek isterim ki bu İnfaz Kanunu Teklifi'nde karşılanmayan beklentilerin bayram arifesinde bir hayal kırıklığı yaratması da bu yüzdendir. Bu vesileyle, iktidarın da ne kadar hazırlıksız olduğu ortaya çıkmıştır. Önerdiğimiz çerçeve kanun aynı zamanda Türkiye'nin Kürt sorununun çözümü için oluşturacağı barış sürecinin modelini de tanımlamalıdır. Barış sürecinin modeli sorunun kaynağını oluşturan sebeplere göre şekillenmeli ve ülkenin kendi öznel koşullarına göre oluşturulmalıdır; örneğin, çerçeve kanunu yapılsa ve gerekçesinde de geçmiş ceza ve pratikleri şiddetin ortaya çıkış sebeplerinden biri olarak kabul edilmiş olsaydı bugün İnfaz Kanunu'ndaki ayrımcı hükümler ayıklanacak ve Covid yasasının yarattığı eşitsizlik de giderilmiş olacaktı, bu konu ertelenmeyecekti, "Ekim ayında görüşürüz." denilmeyecekti, kimse de hayal kırıklığı yaşamayacaktı. Kürt sorununda çözümün mimarisi, önce çatışmanın sona erdirilmesi, sorunun tüm yönleriyle demokratik yollardan çözümü için gerekli adımların atılması ve nihayetinde Türkiye'nin topyekûn demokratikleşmesidir. Türkiye, terörsüz ama otoriter bir ülke değil şiddetten arındırılmış ve demokratik bir ülke olmalıdır.

Sayın milletvekilleri, Kürt sorunu öyle can alıcı bir sorundur ki bu sorunun çözümünde aldatmacalara yer yoktur. Süreç içerisinde ve aşamalarda konuşulacak konuları ve çözülecek sorunları baştan bir şart veya engel olarak öne sürmemek de çok önemlidir.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Daha açık söyleyin de anlayalım yani?

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Yeterince açık söylüyor.

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Çok önemli bir diğer husus da barışı inşa etmenin birinci şartı, barış dili kullanmaktır.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Yani?

BERİTAN GÜNEŞ ALTIN (Mardin) - Barış dili.

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Yani barış dili kullanmaktır diyorum.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Ya, tamam, yani? Asıl neymiş, söyleyin de anlayalım. Yuvarlak konuşmayın ya!

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Ya, dinlersen anlarsın; dinle bir bakalım.

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Yani süreci baltalamak isteyenlerin tahriklerine gelmeden barış dili kullanmaktır.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Efendim, bu ihanet sürecini biz baltalayacağız, eğer onu soruyorsanız.

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Senin gibi, Mecliste, senin gibi insanların tahriklerine gelmemektir. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Bravo, size de bravo!

BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen izin verin, hatip konuşsun.

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Bu dönemlerde tehdide, şantaja, acıları yarıştırmaya, yaraları kaşımaya ve umutsuzluk aşılamaya yer yoktur. Her aşamada kolaylaştırıcı olmak tarihî önemdedir.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Yara kaşıma değil, şehitler var binlerce! Bölünmeye çalışılan bir ülke var!

İNAN AKGÜN ALP (Devamla) - Bu vesileyle bayramınızı kutluyor, tüm halkımıza sevgi ve saygılarımı sunuyor, beni dinlediğiniz ve dikkatiniz için teşekkür ediyorum. (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar)