GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:96
Tarih:12.06.2025

CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR CEYLAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 212 sıra sayılı torba Kanun Teklifi üzerine grubum adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime 9 Haziranda kaybettiğimiz Manisa Büyükşehir Belediye Başkanımız Ferdi Zeyrek'i rahmetle anarak başlamak istiyorum. Kendisi halkın gönlünde taht kurmuş, yaptığı görevlerde dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla öne çıkmış, oradaki yediden yetmişe herkesin sevgisini, saygısını kazanmış çok değerli bir siyasetçiydi, çok değerli bir Belediye Başkanıydı. Çok üzgünüz onu kaybettiğimiz için; milletimizin, sevenlerinin başı sağ olsun, ailesine sabırlar diliyorum.

Evet, görüşülen kanun teklifiyle ilgili konuşmama gelince, bu maalesef ki yine bir torba kanun tekniğiyle karşımıza gelen, "torba" derken aslında çorba olmuş, içerisinde pek çok konuyu ilgilendiren, pek çok alanı ilgilendiren kanunların olduğu bir teklif.

Ben bu konuda özellikle millî savunmayla alakalı bölümüyle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Millî Savunma Komisyonunu da ilgilendirmesi gereken çok önemli bazı düzenlemeler bu paketin içerisinde vardı ve hâlâ da var. Biz bu kanun teklifinin öncelikle tali komisyon olarak Millî Savunma Komisyonunda görüşülmesini arzu ettik. 16 Mayıs tarihinde Millî Savunma Komisyonumuza bir yazı yazıldı ama Komisyonumuz hemen bunun görüşülmeye gerek olmadığı yönünde bir yazı yazdı. Biz daha sonra salı günü CHP, YENİ YOL ve İYİ Parti olarak 9 milletvekiliyle İç Tüzük'ten kaynaklanan hakkımızı kullanarak Komisyonumuzu toplantıya çağırdık bu kanun teklifini görüşmek üzere ama ondan da netice alamadık. Sonrasında, hemen akabinde, bir gün sonra Komisyon Başkanımızın gayriresmî çağrısıyla toplandık ve bu kanun teklifiyle ilgili gördüğümüz sakıncaları aktardık muhalefet partisi olarak iktidar partisi mensuplarına. 4, 5, 9 ve 10'uncu maddelerde çok önemli, çok tehlikeli bir teklif vardı; burada, Cumhurbaşkanı, dudağının iki arasında istediği rütbeliyi ordudan atabiliyordu. Bu, yaptığımız görüşmelerle, AKP milletvekillerinin de sağduyulu yaklaşımıyla şu an için geri çekildi. Bunun yapılmaması gerekir. Kesinlikle tekrardan önümüze gelmemesi en büyük dileğimizdir.

Ama yine bu kanun teklifinde, en az ona yakın ölçüde tehlikeli bir madde daha var, o da madde 3. Madde 3'te rütbe bekleme sürelerinin düzenlemesi yer alıyor. Rütbe bekleme sürelerinin uzatılması veya kısaltılmasını hiçbir süre kısıtı koymadan Cumhurbaşkanına devrediyoruz. İşin aslına bakarsanız, bu madde Anayasa Mahkemesinden zaten geri gelmiş olan bir madde. Anayasa Mahkemesi diyor ki: "Bu, Anayasa’nın 128'inci maddesine aykırıdır. Yani devlet memurlarının personel özlük hakları ancak kanunla düzenlenir." Daha önce, bu, 2009'da astsubaylar için, 1993'te de subaylar için yani otuz yılı aşkın süre önce yapılmış, şu ana kadar yapılmamış. O zaman da kanunla yapılmış zaten ve "Bunu yine kanunla yapmalısınız." diye yetkiyi Meclise tekrardan devrediyor, "Yapmayın bunu." diyor. Ama biz ne yapıyoruz? Toplandık Plan Bütçede, dedik ki: "Hayır, Meclis olarak biz bu yetkiyi istemiyoruz. Bunu yapma yetkisini biz Cumhurbaşkanına veriyoruz." Gerçekten trajikomik bir durum. Hani yeni sistemde güçlü yasama organı olacaktı, hani Meclis yapacaktı yasaları? Hayır, biz bütün yetkiyi gene tek adama, Cumhurbaşkanına vermeyi tercih ediyoruz. Başlı başına bir garabet bu.

Bakın, bu teklifin, bu maddenin zararları neler? Bu, bizim ordumuzun genetiğiyle oynayan bir madde, yüzlerce yıllık ordu geleneğimize aykırı bir madde; bu, bir devre ile diğer devre arasında zaman bakımından adaletsizlikler ve kayırma duygusu yaratacak bir madde. Bakın, şöyle düşünün, işte, yüzbaşılıkla, albaylıkla arada geçen süreler, bekleme süreleri hep belli bir tecrübeyle oluşturulmuş, hep belli bir bilgi ve birikimi gerektiren konular ama bu maddeyle isterse Cumhurbaşkanı bir grubu bir senede rütbe atlatarak ilerletebilecek, bir grubu da -bir devreyi- isterse süresi sınırsız bir şekilde bekletebilecek; bu, başlı başına liyakatsiz yani beş altı yıl bekleyip bir rütbeye gelmek isteyen, bunun için çalışan insanların yanında, bir yılda o kademeye gelmiş insanların aynı liyakatte olduğu bir sistemi ortaya çıkarıyor ve bu, başlı başına bir liyakatsizlik. Bilgi ve tecrübenin hiçe sayıldığı, tamamen adamcı bir yaklaşımla maalesef ki bu düşünülmüş ve düzenlenmiş.

Bakın, bu düzenleme bize hemen daha önce yaptığımız Genelkurmay Başkanının yaşını uzatma düzenlemesini hatırlatıyor. Hatırlıyorsunuz, biz o zaman da çok karşı çıktık. Genelkurmay Başkanının yaşını 67'den 72'ye çıkaran, Cumhurbaşkanının onayını gerektiren bir yasa geçirdik. Burada da sorduk o zaman, dedik ki: "Siz kimin için bu düzenlemeyi yapıyorsunuz?" "Hayır, kimse için yapmıyoruz, genel ihtiyaç." dediniz. Daha sonra ortaya çıktı, biz de o zaman söyledik: Bu düzenleme tamamen Yaşar Güler için, onun süresinin uzatılması için yapılmış bir düzenlemeydi. Şimdi yine soruyoruz: Bu düzenlemeyle kimin veya kimlerin önünü açma niyetindesiniz? Derdiniz nedir? Bununla alakalı hiçbir mantıklı açıklama yok değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Bakın, bu şekilde yasalar geçirerek ordunun genetiğiyle oynamaktan vazgeçin. Türk ordusu, milletin ve Atatürk'ün ordusudur. Sizler özellikle ordunun sorunlarıyla ilgilenmelisiniz ama bunları bırakıp ordudaki Atatürkçü teğmenleri ordudan atmakla, Tuzla'da yakasına Atatürk rozeti takanla takmayan askerleri aynı kefeye koyup ordudan atmakla veya Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla Atatürkçü generalleri, teğmenleri, üst rütbeli ordu mensuplarımızı emekliliğe ayırarak onları pasif hâle getirmekle uğraşmaktasınız. Siz orduya siyaset sokma peşindesiniz, derdiniz bu. Bakın, orduya siyaset sokmak ne kadar zararlı, bunu FETÖ hain darbe girişiminde en son yaşadık değerli arkadaşlar. Yine, aynı niyetle, aynı çerçevede, aynı işleri yapıyorsunuz. Çok çarpıcı bir örnek var: 23 Mayıs 2025'te yine bir FETÖ operasyonu yapıldı. 36 ilde 63 asker gözaltına alındı. Bu 36 ilde yapılan FETÖ operasyonunda, bakın, bu gözaltına alınanların 4'ü albay, 8'i yarbay, 12'si binbaşı, 15'i yüzbaşı, 24'ü ise astsubay ve uzman çavuşlardan oluşuyor. İşin daha tüyler ürpertici bölümüyse İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan açıklama, diyor ki: "FETÖ'nün TSK'de hâlen deşifre edilemeyen örgüt mensupları 15 Temmuz darbe girişimine katılanlara oranla daha fazla." Yani "Şu anda, darbeyi yapandan daha fazla ordunun içerisinde FETÖ'cü var." diyor. İşte, bakın, orduyu siyasete alet ettiğinizde geldiğimiz noktayı görün. Hâlâ temizleyemediğimiz bir cemaatçi yapılanma, maalesef ki hâlâ ayağımıza bağ olmakta, ordumuzun ayağından çekmekte. Maalesef ki -şunu kabul edin etmeyin- ordunun şu andaki en büyük sorunu tarikatçı ve cemaatçi yapılanmadır, AKP iktidarı da bunu elinden geldiği kadar desteklemekte, bunun önünü açmaktadır. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet, ordunun aslında çok önemli sorunları var, vaktimiz olsa bunları daha da konuşmak isteriz ama emekli astsubaylar çok düşük maaşlarla geçiniyorlar, görev tazminatlarını istiyorlar. Emekli binbaşılar çok az bir sayıdalar ama çok düşük maaşları var, bunların iyileştirilmesi gerekiyor. Sözleşmeli erlere, uzman çavuşlara verilen sözler tutulmadı. Hem şu anki çalışma koşullarında hem de devlete atanmalarında herhangi bir yol elde edemedik, herhangi bir mesafe katedemedik; bu çocuklarımız mağdur, bunlarla ilgili bir şeyler yapılması gerekiyor.

Askerî hastaneleri açmamakta hâlâ niye direniyorsunuz, bunu anlamış değiliz. (CHP sıralarından alkışlar) Dünyada güçlü bir ordusu olup da askerî hastanesi olmayan başka bir ülke yok. Askerî hastane tamamen askerî cephe hekimliğine dayanan bir sistemdir. Buradaki edinilecek tecrübe, buradaki yapılacak çalışma çok farklıdır. Askerî hastaneleri gelin, inat etmeyin, biran önce, tekrar açalım.

Bakın, askerî yargı... Siz askerleri sivil mahkemelere mahkûm ediyorsunuz. Askerimizi sivil mahkemeler yargılayamaz; asker hukukundaki mahkemelerin asker mevzuatına göre, ayrıca uzmanlık alanlarına göre hâkimlerce yargılaması gerekir. Biz bu konuda ihtisas mahkemelerinin oluşturulmasını, bu konularda liyakatli kişilerce yargılama yolunun açılmasını önemsiyoruz.

Askerî eğitim sistemimizde maalesef çok önemli çarpıklıklar var. Askerî eğitim sistemimizde, sizin şu andaki askerî öğrencilerden korkunuz nedeniyle yaptığınız değişikliklerle tamamen sahadaki operasyonel ordu ile askerî öğrencilerin arasındaki bağ çok zayıflamış durumda. Tamamen akademik bir eğitime odaklanmış durumdasınız. Askerlik bir yaşam biçimidir, bu şekilde asker yetişmez.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - Uyarıyoruz; bu, ileride ayağımıza dolanacak bir düzenleme, bir an önce bundan vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Şehit aileleri ve gazilerimizin çok önemli sorunları var, bunlarla ilgili iyileştirmeler yapmalıyız.

OYAK'tan ciddi yolsuzluk ve pis kokular gelmekte, bununla uğraşmalıyız.

Ülkede pek çok sorun var. Enflasyon bu kadar yükselmişken, işsizlik bu kadar artmışken maalesef ki sizler, işte OYAK'ta olduğu gibi, yolsuzluk iddiası olan hiçbir şeyle ilgilenmemektesiniz; ha, ilgileniyorsunuz ama bir tek CHP'li bir belediye olursa ilgileniyorsunuz, maalesef sizin bakış açınız bu. Şu anki adaletiniz de hukukunuz da tamamen bir kişiyi tekrardan Cumhurbaşkanı adayı yapabilmek üzerine kurulmuş noktada. (CHP sıralarından alkışlar) Biz buna karşıyız. Bizim bütün belediye başkanlarımızın alnı açık, gönlü temiz; hiçbirisi yolsuzluğa karışmadı. Bizim içerideki Cumhurbaşkanı adayımız da belediye başkanlarımız da hepsi zamanı gelince oradan, hapishaneden çıkacaklar ve kamuoyunda hak ettikleri yere gelecekler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÖZGÜR CEYLAN (Devamla) - İlk sandıkta da halkımız bizleri hak ettiği yere yani iktidara getirerek sizlerin gidişini hızlandıracak.

Sizlere, hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)