GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İklim Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:01.07.2025

SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; adını iklimden alan ama tarım alanında, hayvancılık alanında, enerji verimliliği alanında, sanayi alanında, ulaşım alanında derinleşmeye teşne, iklim değişikliği eksenli, ekosistem temelli kaygıların çok yazık ki birini bile karşılamayan; adı "iklim" olan ama zamanında 3 milyar 150 milyon dolarlık kredinin yüzü suyu hürmetine imzalanan Paris İklim Anlaşması uyarınca ihracatçıları bekleyen mali yükten, vergiden kurtarmaktan başka motivasyonu bulunmayan; adı "iklim" olan ve iklimi içinde Çevre Mühendisleri Odasının değil de Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneğinin bulunduğu, Meteoroloji Mühendisleri Odasının değil de Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneğinin bulunduğu, Meteoroloji Mühendisleri Odasının değil de yine Uluslararası Yatırımcılar Derneğinin bulunduğu, Orman Mühendisleri Odasının değil de Türkiye İhracatçılar Meclisinin bulunduğu, Ziraat Mühendisleri Odasının değil de Dış Ekonomik İlişkiler Kurulunun, Bankalar Birliğinin, Finansal Kurumlar Birliğinin, Sermaye Piyasaları Birliğinin -ticari bir boyutu var meselenin, bunlar da olsun elbette ama- sadece bunların bulunduğu, bunlardan ibaret bir kurulla koruyabileceği sanrısı üzerine inşa edilmiş, adı "iklim" olan ama aslen bir ticaret kanunu şeklinde tasarlanan, dolayısıyla da dünya yapay et tuzağını tartışıyormuş kimin umurunda. Dünyanın vizyonu geri bırakılmamış ülkelerinde öncelikli tehdit olarak algılanan iklim krizinin hayvan yetiştiriciliğini nereye evirdiğini değinmek mesela kimsenin aklına gelmedi burada. Nüfus yoğunlaşmalarını neye, nereye, havayı neye, toprağı neye, denizleri, nehirleri, dereleri, kısaca aslında enerji kaynaklarını neye evirdiğini, teğet bile değil aslında, hiç kesişmeden bütün bunlarla paralel geçen, tek derdi kimden neyi nasıl tahsil edebileceği olan kanun metinlerini amaca matuf olmadıklarını ve olamayacaklarını da bile bile, bundan daha acıklısı bunu bilme ihtiyacı bile duymadan "Emir büyük yerden." diyerek ezbere geçirdiğinizde ne oluyor biliyor musunuz arkadaşlar? İşte, tam olarak şu manzara oluşuyor: Burası düne kadar Türkiye'nin en kıymetli su havzalarına sahip olan Tekirdağ, burası 2024 yılının en çok vergi ödeyen 9'uncu ili. Burası kişi başına en çok vergi ödeyen 7'nci ilimiz olan Tekirdağ ve yıl 2025, daha birkaç gün önce çekildi bu fotoğraf, Tekirdağlılar bu fotoğrafta ne yapıyorlar biliyor musunuz? Ellerinde su bidonları, damacanalar, şişeler belediyeye ait su tankerinin önünde su kuyruğunda bekliyorlar evlerine bir şişe su götürebilmek için. Tuvaletlerini, lavabolarını temizlemek için denizden su çeken kadınlar var Tekirdağ'da 2025 yılında. Başta merkez ilçemiz Süleymanpaşa, Tekirdağ âdeta "Susuz Yaz" setine döndü. Neden peki? Çünkü su ihtiyacının yüzde 88'ini yer altı su kaynaklarından karşılayan bir büyükşehirde Süleymanpaşa'ya su sağlayan Naip Barajı'nda su seviyesi yüzde 1'in altına düştü, yüzde 1'in altına, bakın, tam manasıyla bir susuzluk yaşanıyor çünkü şehrin genelini besleyen barajlarda su seviyesi yüzde 12'nin altına düştü çünkü İnecik 1, İnecik 2, Derecik Barajları yılan hikâyesine döndü. İşin siyasi kısmına hiç girmeyeceğim çünkü en kolay kısmı orası. Çok kolay burada belediyeyi beceriksizlikle suçlamak, plansızlıkla suçlamak ya da merkezî otoriteyi belediyenin yatırım yapmasına engel olmakla, seçmenden intikam almakla suçlamak, seçmenden kolaylıkla bunları yapıp "aferin"i kapabilirim ama bu Tekirdağlıların suyunu akıtmaya yetmez maalesef yeniden.

Dolayısıyla, ben sadece sizlere seslenmek istiyorum, dünyanın gelecek on yıllarında güç mücadelesinin temel zemininin su kaynaklarına erişim olacağını, su savaşları olacağını, sağır sultan dahi duymuşken içinde bir cümle kuraklık tedbiri, önlemi, çözümü yer almayan, kirletilmemiş sağlıklı suya erişimi artırmak, su kaynaklarını korumak, sanayinin bizim Ergene'de olduğu gibi, başta atık bertarafı olmak üzere görünmez su talanına "Dur!" demeyen bir iklim kanunu sunamayan -kusura bakmayın ama- gamsızlığa seslenmek istiyorum: Su hayattır, hayatı yok sayarsanız eğer geriye hiçbir şey kalmaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SELCAN TAŞCI (Devamla) - O zaman bütün bu yasalar ne için? İnsanoğlu için yaşanılamaz; kuş, çiçek, böcek, ağaç yani canlı olan her şey için yaşanılamaz olan bir dünyada kime kâr, kime kazanç, kime rant için o zaman bütün bu gayret? Bazı mahallelerine bir haftayı geçkindir su verilemeyen Tekirdağ'ın bugün yaşadığı ama Türkiye'nin ve dünyanın da yarın topyekûn yaşayacağıdır bu fotoğraf aslında; ciddi bir meseledir, hayatidir; merkezî iktidar, yerel iktidar yarışmasına, iktidar-muhalefet çatışmasına kurban edilemeyecek bir varlık-yokluk meselesidir. Dilerim önce insanlar, sonra ülkeler "su" diye kıvranmaya, birbirini kırmaya başlamadan önce de idrak edilebilir öncelikle bu Mecliste.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)