| Konu: | AK PARTİ sıralarındaki milletvekillerine, Madımak katliamının 32'nci yıl dönümüne, Saraçhane'de dün yaşananlara ve Meclisin çalışma şekline ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 02.07.2025 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Genel Kurul, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, şu anda iktidar partisinin -AK PARTİ'nin- sadece 3 milletvekiline konuşuyor olmak da ayrı bir mevzu. Grup Başkan Vekili...
MEHMET TAHTASIZ (Çorum) - 4, arkada birisi daha var, haksızlık yapmayın(!)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Birisi de telefonla konuşuyor.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Pardon, özür dilerim. 4 kişi, arkada da 1 arkadaş varmış; o da telefonda zaten, dinlemiyor.
CAVİT ARI (Antalya) - Meclisi takip etmiyorlar.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bahadır Bey Grup Başkan Vekili olduğu için mecburen burada, diğer 2 arkadaşı da tebrik ediyorum. İyi ki varsınız, hiç olmazsa size anlatırız. Büyük çoğunluk muhalefet, zaten kısmen aynı şeyleri söylüyoruz ama belki birbirimizden de istifade ederiz.
YUNUS EMRE (İstanbul) - Yoklama olunca gelirler, yoklama olunca.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Meclisi bu hâle getirdiniz.
Bugün Madımak katliamının 32'nci yıl dönümü. Canımızı, canlarımızı diri diri yakacak kadar gözü dönmüş bir vahşete hep birlikte maalesef şahitlik ettik. Bu vahşette hayatını kaybeden canlarımızı rahmetle ve saygıyla anıyorum. Bu katliamı gerçekleştiren kirli ve karanlık zihniyeti de bir kez daha lanetliyorum. Bu katliamların artık ülkemizde yaşanmaması lazım ve her sene bunları hatırlamamız lazım, konuşmamız lazım çünkü bir daha yaşanmaması için buradan öğrenilecek, tespit edilecek o kadar çok hikâye ve ders var ki ama en önemli iki konu: Bir; inançlara saygılı olmak herkesin mecburiyeti. Bu konuyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisinde hiç kimsenin farklı bir görüşe sahip olmadığını gördük. İki; bu tür olaylarda iktidarın, hükûmetin, kolluk güçlerinin tarafsız ve benzer konularda herkese aynı şekilde eşit muameleyi yapması. Bu iki altın kural bizim Madımak gibi hadiseleri ileride de bu ülkede, bu topraklarda yaşamamamız için son derece önemli ve kritik. Peki, öyle mi yani böyle mi oldu? Maalesef olmadı. Bakın, nerede gördük biz bunu? Son iki günde gördük. Bir, dün Saraçhane'de yaşadık. Bir genç, Fırat Baran Önder, dün Saraçhane'de saldırıya uğradı ve bıçaklandı. Üstelik Fırat'ın bıçaklandığı ana dair görgü tanığı olarak karakola giden arkadaşlarına yani "Biz failleri biliyoruz, Fırat'ı kimin bıçakladığını biliyoruz." diye karakola giden arkadaşlarına yapılan muamele şuydu: İfadelerini almak yerine Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'nu ihlalden şüpheli sıfatıyla ayrıca haklarında işlem yapıldı yani bir çocuk orada bıçaklanmış, arkadaşları ifade vermek için gidiyor ve diyorlar ki: "Biz size önce Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na ihlalden şüpheli sıfatıyla işlem yapacağız. Ondan sonra da ifadenizi alırız." Şimdi, tarafsızlıktan kastım bu. Cumhuriyet gazetesinin emekçileri İrem Karataş -ki en az 2-3 kere kendisiyle röportaj yaptık biz- Engin Deniz İpek ve Erdem Öktem ters kelepçeyle gözaltına alındılar.
CAVİT ARI (Antalya) - Olmayan AK PARTİ milletvekillerini gösterirsiniz oradan!
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bakın, Saraçhane'de işini yapan -bırakın, orada o protesto gösterilerini desteklemeye giden vatandaşlardan bahsetmiyoruz- basın kartı olan gazetecilerden bahsediyoruz; ters kelepçeyle bu arkadaşlarımız gözaltına alındılar ve daha sonra da aynı gün serbest bırakıldılar. Tarafsızlıktan yine kastımız bu ve basın kartlarını göstermelerine rağmen bu muameleyle karşı karşıya kaldılar.
Bakın, Leman dergisinin önünde yapılan hadiseyle alakalı hepimiz istisnasız hep şu cümleyle başladık: Peygamber'imize hakaret edilmesini şiddetle kınadık ama onunla beraber bu protesto eylemlerinde etrafa saldıranları, "Kahrolsun laiklik!" diyenleri, "Kahrolsun Kemalistler!" diyenleri de eleştirdik. Şunu öğrenmesi lazım bu ülkenin artık, Genel Başkanımız da bugün ifade etti: "İki Mustafa'sı var bu ülkenin çok kıymetli, birisi Peygamber'imiz Hazreti Muhammed, ikincisi de Mustafa Kemal Atatürk." Bu ikisiyle ilgili, bunların özelinde bir kargaşa, bir sıkıntı çıkartmaya çalışan da en ağır şekilde bu milletten tepkisini almıştır, tarihte de hep böyle olmuştur.
Değinmek istediğim bir başka konu Meclisin çalışma şekliyle alakalı, biz bundan rahatsızız Sayın Başkan. Bakın, iki örneği sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir: Malum Maden Yasası'nı görüşeceğiz, Komisyon üyemiz Rıdvan Uz, bu konuyla ilgili görüşlerini beyan etmek isteyen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buğra Bey, müsaade ederseniz misafirler var, onları anons edip sonra size...
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Ben de niye herkes yukarıya bakıyor diyordum. BAŞKAN - Evet, sizin de şey yapacağınız bir heyet. Sayın milletvekilleri, ülkemize resmî bir ziyarette bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Hukuk, Siyasi İşler, Dış İlişkiler ve Savunma Komitesi Başkanı Sayın Yasemin Öztürk ve beraberindeki heyet Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir. Kendilerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu adına hoş geldiniz diyoruz. (Alkışlar) Sayın Kavuncu, buyurun. MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Evet, çalışma düzeniyle alakalı sıkıntılarımız var, bir haksızlık, bir eşitsizlik yapıldığını düşünüyoruz. Şimdi Maden Kanunu'nu görüşeceğiz. Bununla alakalı milletvekillerimizle görüşmek isteyen vatandaşlarımız var. Necla Işık, Akbelen İkizköy Muhtarı, Türkiye Büyük Millet Meclisine geliyor ve Komisyon üyemiz Çanakkale Milletvekilimiz Sayın Rıdvan Uz'la görüşmek için işte, ilgili yere gidiyor ve kendisi içeri alınmıyor. Bizzat biz aradık "Ya, neden içeri almıyorsunuz?" diye, hiçbir açıklama yok. Biraz daha üstüne gittik ve şöyle bir cevap geldi bize: "Koruma Daire Başkanlığının talebi üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Güvenlik Koordinasyon Kurulu girişini yasaklamış kendisinin ve kendisiyle beraber bu 6 kişinin." Suçları nedir? Daha önce ne yapmışlar? Eğer bir sıkıntı varsa o zaman Necla Işık şu anda, hâlihazırda muhtar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Yani muhtarlığına devam ediyor, seçilmiş olarak, muhtar olarak çalışıyor; bu, anlaşılabilir değil. Bu, vatandaş ile Türkiye Büyük Millet Meclisindeki onu temsil eden vekilin irtibatını, ilişkisini koparmaktır; kabul edilebilir değildir.
İnsan Hakları Komisyonu üyemiz Selçuk Türkoğlu... Malum, bizden giden milletvekilleri oldu, birçok siyasi partiye gittiler. Meclis açıldığında sayımız 42'ydi, şimdi 29'a düştü, o konuya girmeyeceğim. Niye gittiler, nasıl gittiler, bu yol nasıl açıldı; ayrı bir mevzu. Bundan dolayı bizim komisyon üye sayılarımız düştü, eyvallah. Yani vatandaşın verdiği oya rağmen, giden milletvekillerinin yüzünden komisyonlardaki üye sayılarımız azaldı; hadi, onu da geçtik. Ya, İnsan Hakları Komisyonunun alt komisyonları var. Daha önce bu 10'ar kişilik komisyonlarda bizim milletvekillerimiz vardı, şimdi onu da çıkarmışlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - O komisyon hâlbuki istese bunu 12'ye, 13'e çıkarabilir.
BAŞKAN - Sekizinci dakika...
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkanım.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Bir dakika kesildi ya orada.
BAŞKAN - Son dakika, buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - 12'ye, 13'e çıkarabilir. Bağımsız milletvekillerini alıyorlar, bizim partimizin milletvekillerine alt komisyonlarda yer yok. Sonra ısrar ediyoruz, ısrar üzerine diyorlar ki: "Peki, 3 tane sizden, 2 tane YENİ YOL'dan alalım." Oldu ve diyoruz ki: "Biz bu 3 alt komisyondan şu komisyonlara girmek istiyoruz." "Hayır, siz karar veremezsiniz. Biz hangi komisyonu istiyorsak sizi oraya koyacağız." diyorlar. Bu mudur temsil özelliği? Böyle mi yönetilecek Türkiye Büyük Millet Meclisi? Bu, yok saymaktır; biz bunu her platformda dile getireceğiz ve sonuna kadar da bunun karşısında duracağız. Yok sayma girişimlerine de şiddetle tepki vereceğiz. Bunu da buradan ilan ediyorum.
Teşekkür ederim. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)