| Konu: | Grup Başkan Vekillerinin bu söz hakkını neden kullandıklarına, yargı süreçlerinin siyasette gündem olmasına, tutuklu Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık ile tutuklu Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar'a, Selahattin Demirtaş hakkında verilen ihlal kararına, Sözcü TV'ye, Kartalkaya faciasına ilişkin yargılamaya, Ayşe Barım davasına, Ali İsmail Korkmaz'ın ölüm yıl dönümüne, 11 Temmuz Srebrenitsa soykırımının yıl dönümüne ve Gazze'ye, ÜniAr'ın Öğrenci Dostu Üniversite Şehirleri Araştırması'nın sonucuna, ithal muza uygulanan vergi oranlarına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 107 |
| Tarih: | 09.07.2025 |
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Malumunuz, Grup Başkan Vekillerimiz bu söz haklarını Meclis gündemini veyahut da ülke gündemini değerlendirmek üzere kullanırlar. Meclis gündemindeki zikzaklar, gidiş gelişler orada sağlıklı bir değerlendirme yapmamıza imkân vermiyor. Ülke gündemine de baktığımızda, burada zirai don felaketine maruz kalıp beş kuruş yardım alamayan çiftçiler, en düşük emekli ücreti, asgari ücretin güncellenmemiş olması, gıda enflasyonu gibi konuları konuşmamız gerekirken, maalesef, tek bir merkezden yürütülen yargı operasyonları bizi fasit bir daireye hapsediyor. Bu, sadece tutuklanan kişilerin özgürlüğünün kısıtlanması değil milletimizin hakkı olan gündemin de işgali anlamına geliyor.
Siz Adalet Bakanlığı yaptınız; bir Adalet Bakanı olarak yargı süreçlerinin siyasette bu kadar gündem olmasının geçmişte hatırladığımız birkaç örneği var, biri de Ergenekon soruşturmalarıdır. Bugün o dönemi nasıl hatırladığımız, iktidar partisinin Grup Başkan Vekillerinin, Sayın Cumhurbaşkanının o dönemi nasıl değerlendirdikleri ortadadır. İkinci bir "Aldatıldık, yanıltıldık, kandırıldık." denilmesine imkân ve fırsat verilmemesi gerekir.
Sözlerime, bu yargı gündeminde Murat Çalık'la başlamak istiyorum. Lenfoma şüphesiyle ameliyat edildi, 2 kez kanser tedavisi görmüş biri ve şu fotoğrafta, şu hâliyle tekrar cezaevine gönderildi. Yani böyle bir şeye hukuktan, adaletten bahsederek itiraz etmek mümkün değil çünkü artık anlamsızlaşıyor, insanların vicdanına sesleniyoruz. AK PARTİ'li arkadaşlarımıza, dostlarımıza hep söyledik: İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı şu işlemlere hukuk, siyaset ve vicdan gözlüğüyle lütfen bakın, siz onaylıyorsanız bu süreçler devam etsin ama siz onaylamıyorsanız bu insanlara zulmedilmesine izin vermeyin.
Aynı şekilde, Zeydan Karalar 2'nci kez büyükşehir, 3'üncü kez de belediye başkanı seçilmiş bir arkadaşımız; on yıl önceki bir iddia nedeniyle tutuklanması... On yıl önce Seyhan Belediyesi binasında gerçekleşmiş bir suçlama iddiası nedeniyle -ki bunun belgesi yok, tek iddia beyan sahibidir- Adana Büyükşehir Belediyesinin aranıyor olması... Sayın Başkanım, hukukçusunuz, Adalet Bakanlığı yaptınız, Adana Büyükşehir Belediyesi binası niçin aranır, on yıl önce Seyhan Belediyesinde gerçekleştiği iddia edilen ve bir belge ileri sürülmeyen bir iddia için? (CHP sıralarından alkışlar) Bütün bunlar maalesef, hukukla tevil edilebilir şeyler değil. Devletin gücü halkın oyunu yok saymak için değil, onu korumak için kullanılmalıdır. Devlet gücü, yargı gücü, halkın iradesini bastırmak, muhalefeti susturmak, demokratik meşruiyeti zedelemek, sandığı anlamsızlaştırmak için kullanılmamalıdır. Defalarca tanık olduğumuz bir gerçeği hatırlatmak isterim: Yargı imkânı bir silah olarak kullanılırsa bu silah bumeranga döner ve gelir kullananı vurur. Geçmişte de bunun örnekleri mevcuttur, bugün de bu ihtimaller vardır.
Yine, yargı kararları bağlamında Sayın Demirtaş'ın hakkında verilen ihlal kararı var ama DEM PARTİ'nin grup önerisi kısmında bu konuyu detaylı değerlendireceğiz.
Sözcü TV'nin kapatılması olayı... Sayın Başkanım, yani hukuken anlam veremiyorum, siyaseten anlam veremiyorum ama ben bu çağda hâlâ birilerinin duymak istemedikleri bir sözü kısarak, görmek istemedikleri bir ekranı kapatarak, okumak istemedikleri bir linki yasaklayarak bir görüşün, bir fikrin yayılmayacağını düşünmelerine hayret ediyorum. Yani bu çağda, bu düşünceyle, bu kararların alınmasına hayret ediyorum. Sözcü TV hakkındaki kararın da bir an önce yargıdan dönmesini umut ediyorum.
Kartalkaya faciasına ilişkin yargılama devam ediyor. 32 sanık arasında otel yöneticileri var, teknik personel ve yüklenici firmalar var ama kamu adına, siyaseten, Allah rızası için "Benim bu işte sorumluluğum var." diye bir istifa örneği olmadığı gibi bir yargılama örneği de yok. Yani, buradaki bütün sorumlu açgözlü otel sahibi mi, bütün sorumlu iş bilmez teknik adamlar mı? Burayı denetlemekle sorumlu olan yerel yönetimlerin değişik kademelerinin, Turizm Bakanlığının bu konuda hiçbir sorumluluğu yok mu? Eğer 78 kişi göz göre göre yanarak öldüğünde kamu görevlileri hâlâ korunuyorsa burada sadece bir faciaya değil, hukukun külleri arasında bir devletin çöküşüne de maalesef tanıklık yapıyoruz demektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Yargı gündeminde akıllara zarar bir soruşturma da Ayşe Barım davası; tutukluluğunun devamına karar verildi. Ayşe Barım en çok iktidara yakın televizyon ekranlarına hizmet sunan bir hanımefendiydi; nerede, ne anlaşmazlık yaşandı bilemiyoruz ama bugün tutuklanıyor olmasını da yargılanıyor olmasını da kabul etmek mümkün değil.
Ali İsmail Korkmaz'ın yarın ölüm yıl dönümü, kendisini rahmetle anıyorum. Türkiye'de herkesin sözünü kullanırken, eylem hakkını kullanırken şiddete maruz kalmadığı günlere kavuşmamız gerektiğini, dileğini ifade ediyorum.
Meclisimiz o gün çalışmayacak ama 11 Temmuz 2025 Srebrenitsa katliamının, aynı zamanda soykırımının yıl dönümü, 30'uncu yılı. Bundan otuz yıl önce Avrupa'nın ortasında, Srebrenitsa'da 8 binden fazla Boşnak sivil güvenli bölge ilan edilen bir şehirde uluslararası toplumun ve görevlilerin gözü önünde katledildi. "7 Güzel Adam"dan Erdem Bayazıt "Biz âciz kaldık Bosna! Sen ayaktasın, biz yani bütün insanlık." demişti. Srebrenitsa'daki soykırımın çok daha vahim bir hâlini bugün -Bosna'da yaşandığı gibi- Gazze'de de yaşıyoruz. Maalesef İsrail'in bu şımarıklığına karşı biz devletimizin hem uluslararası diplomaside hem de başta ticaret olmak üzere belli başlı mevzularda gerekeni yaptığını düşünmüyoruz, inanmıyoruz.
Sayın Başkanım, bu kadar iç karartıcı gündem arasında seçim bölgem Mersin'e ait bir güzel haberi de paylaşarak hemşehrilerimizi tebrik etmek istiyorum. Üniversite Araştırmaları Laboratuvarı tarafından 81 ilde 50 bin üniversite öğrencisiyle gerçekleştirilen bir ankette öğrenci dostu üniversite şehirlerinde Mersin bu yıl da 2'nci oldu, Eskişehir 1'inciliğini koruyor. A+, çok memnuniyet kategorisinde yer alan bir şehir; ulaşım, güvenlik, sosyokültürel yaşam, halkla ilişkiler ve sağlık hizmetleri alanında bu başarının korunuyor olması önemli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ekmen, son kez uzatıyorum, lütfen tamamlayın.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Ben hem merkezî hükûmet adına burada öğrencilere hizmet veren birimlere hem yerel yönetimlere, Büyükşehir Belediyesine hem de üniversiteye öğrencilerimize sağladıkları bu konforlu ve güvenli şehir standardı için teşekkür ediyorum.
Son notum da yerli muzu korumak için ithal muza bir ek vergi konulmuştu. Bu ek vergi konulduğunda ithal muzun tonu 400 dolardı, bugün 700 dolar ama ek vergi hâlâ aynı miktarda ve bugünkü oranıyla yerli muz korunamıyor; siz herhangi bir markete alışverişe gittiğinizde ithal muzun rafları doldurduğunu görüyorsunuz. Buradan Ticaret Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz: Çok zor şartlarda üretim yapan yerli muz üreticisini koruyunuz ve ithal muza ilişkin vergi oranlarını fiyatlarda meydana gelen artışa göre güncelleyiniz diyorum.
Teşekkür ediyorum.