GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA SELCAN TAŞCI (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir yangın yerindeyiz. Ocaklar var, üzerine benzin döküldü, yandı, ağaçla, ormanla dünleri kül oldu, yarınları meçhul. Ocaklar var, cepteki yangınla söndürüldü, açlıkla, muhtaçlıkla. Ocaklar var, hukuksuzlukla yandı, yanıyor. İstanbul'dan Adana'ya, Adana'dan Adıyaman'a ocaklar var, adaletsizlikle yandı, yanıyor. Murat Çalık'tan -Allah gecinden versin- bir acı haber gelse ecel mi yazacak sanıyorsunuz? Bu taammüden cinayet tarih sayfalarında. Ve ocaklar var sönmeyecek ateşlerle yanıyor onlar. Dün, İzmir, Niğde, Sivas, Bitlis, Ordu, Malatya, İzmir, İstanbul, Balıkesir, Kayseri, Manisa ama düşmediği il yok son kırk yılda. Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Önce ailelerine, sonra Türk milletine başsağlığı diliyorum, dayanma gücü diliyorum.

Değerli milletvekilleri, helalleşmenin kiminle, hesaplaşmanın kiminle olması konusunda bir şuuraltı infilakı var, cerahat akıntısına maruz kalıyoruz. Kendini Türk milletine mensup saymayanlar için darbe sayılabilir, teslimiyetçiliğe darbedir zira, iş birlikçiliğe darbedir ama kendini Türk milletine mensup sayanlar için cumhuriyet hürriyettir, egemenliktir, irademizdir ve ona kastedenlerle her şart ve zeminde hesaplaşmak, kurucuları ve kollayıcılarıyla da helalleşmek vazifemizdir. Bu inançla helalleşeceklerim var ama önce bir sorum olacak özellikle iktidar sıralarında oturan arkadaşlarımıza, elinizi vicdanınıza koyarak söyleyin ama, biri çıksaydı ve "AK PARTİ bir darbedir." deseydi mesela ya da biri çıksaydı daha da ileri gidip Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine, 15 Temmuza atıf yapsaydı "Bir kanlı darbedir." deseydi veya biri çıksaydı Cumhurbaşkanına "Bilmem kaç kişinin katili." deseydi, adlı adınca şahsi görüşü der ve geçer miydiniz bunların ardından? Dün cumhuriyete kanlı darbe ithamında bulunan izan fukarası için "Bizi bağlamaz, şahsi görüşüdür." denildi, geçiştirildi burada. O geçiştirme üzerine bugün alçaklıkta el yükseltti ve cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü bir terör örgütünün eli kanlı katiliyle, elebaşısıyla bir tuttu, "50 bin insanın katili" olarak tanımladı; sahip olduğumuz, her şeyi borçlu olduğumuz Atatürk'e dedi bunu. Bu ne geniş meşrep, bu ne anlaşılmaz bir suskunluktur gerçekten idrak edemiyorum ben. Nerede "gık" deyince insanların kapılarına dayanan savcıları bu ülkenin? Buradan ihbar ediyorum: Atatürk'e hakaretten tutun, o iki satırda halkı kin ve isyana, tahrike kadar sayısız suç bulabilirsiniz ve bütün bu suçlarla ilgili Türk milleti adına derhâl işlem yapmaya davet ediyorum kaldıysa eğer bu cumhuriyetin savcılarını.

Ve helalleşme... Bizim helal edecek hakkımız geçmiş midir bilmiyorum, geçmemiştir de Şehit Üsteğmen Ege Akar, sen hakkını helal et bize. Şehit Astsubay Kıdemli Çavuş Abdurrahman Akdoğan, hakkını helal et bize. Şehit Sözleşmeli Er Özkan Özkanlı, hakkını helal et. Şehit Sözleşmeli Er Mahsun Yeşildemir, hakkını helal et. Şehit Sözleşmeli Er Ahmet Kuşak, hakkını helal et. Şehit Uzman Çavuş Ümit Üzüm, Şehit Sözleşmeli Er Celalettin Uyanık, Şehit Sözleşmeli Er Ahmet Gültekin, Şehit Teğmen Furkan Sert, Şehit Komando Astsubay Kıdemli Çavuş Fikret Mangura, Şehit Uzman Çavuş Enver Yaman, Şehit Uzman Çavuş Kani Obi, Türk milletinin yiğit evlatları, şehitleri; hakkınızı helal edin bize. Duam odur ki Allah bizi analarınızın, babalarınızın, eşlerinizin, evlatlarınızın ahına müstahak kılmasın, müstahak olanlardan da kılmasın.

Değerli milletvekilleri, bugün TSK, keşke sözleşmeli er maaşıyla yetimlere burs veren, kendisi de yetim olan şehidimiz Özkan Özkanlı gibi sözleşmeli erlerimizin, uzman çavuşlarımızın, astsubaylarımızın yoksulluk sınırının altında yaşamaması için verilen bir kanun teklifinin konusu olarak konuşulsaydı burada, bir şehidin vasiyeti de yerine gelmiş olurdu. Emeklilik, tazminat hakları konuşulsaydı keşke. TSK konuşacaksak böyle bir günde askerî hastanelerin açılması için, birliklerdeki tabip subay ihtiyacı için, kurmay subayları yetiştirecek askerî okulların açılması için olsaydı. Bugün burada TSK'yle bir daha hiç kimsenin bu kürsüye gelip de "İşte, böyle ölür çocuklarınız." alt metinli tehditler savurma cüreti bulamayacağı bir terörle mücadele süreci başlatmayı, teröristlerin de sözcülerinin de bir daha zinhar bugünkü haddi bulamayacakları bir mücadele sürecini başlatmayı konuşsaydık da memleketin dört bir yanında sıvasız, kerpiç evlerden şehit cenazeleri henüz kalkmışken Türk ordusu içinde bir siyasi imtiyazlılar sınıfı oluşturma girişimi olmasaydı bugünün konusu.

Tekliften çıkarılmasını istediğimiz maddelerden biri kuvvet komutanlarının yaş haddinin 72'ye kadar çıkarılabilmesi. Buna itiraz ederken askeri partizanlaştıracağı kaygısıyla birlikte dedik ki: "NATO'nun en yaşlı ordusuyuz." Dediler ki bize: "Tecrübe." "Bu mu tecrübe?" diye sormanın tam zamanı aslında. 12 evladımızı, üç yıl boyunca ailesine teslim edilememiş bir başka vatan evladının naaşını aratmak üzere sokuldukları mağarada -açıklandığı ama akıl almaz, akla sığmaz şekliyle- metan gazına feda etmek midir tecrübe? PKK saldırısında şehit olan evladımızın ardından "'Drone' çarptı." diyerek bir millî acıyla âdeta dalga geçmek midir tecrübe? Irak'ın kuzeyinde yaralı askerlerimizin de bulunduğu PKK saldırılarına dair on üç gündür söyleyecek iki cümle bulamamak mıdır tecrübe? "PKK silah bırakıyor." masalı uyarınca terör örgütünün işlediği insanlık suçlarında kullandığı yani aslında suç delillerinin imhasını izlemek midir tecrübe? Üniter yapıyı, dili, bayrağımızı hedef alanlarla Ahlat'ta kol kola poz vermek midir tecrübe?

Bir diğer itiraz ettiğimiz madde, korgeneral, koramiral olabilmek için kurmaylık şartının kaldırılması. Gerekçe olarak dendi ki bize: "15 Temmuzdan sonra kurmayların yüzde 95'ini ihraç ettik." Yanlış teşhis edilmiş hiçbir sorunun doğru çözülebilme imkânı yoktur. Terfi sırasında kurmay subay kalmadıysa sebebi ordunun 15 Temmuzdan sonra FETÖ'den temizlenmesi değil, FETÖ'nün 15 Temmuzdan önce millî kurmay kadrolarını tasfiye ederek yaptığı yol temizliğine göz yumulmuş olmasıdır. 15 Temmuzdan sonra kurmaysız kalmışız! Menfezlere fare gibi saklananlar Türk ordusunun kurmay aklı mıydı ki biz kurmaysız kaldık? Tepemize bomba yağdıran, milletimizin üzerine tank süren, kendi silah arkadaşını şehit eden alçaklar Türk ordusunun kurmay aklı mıydı da kurmaysız kaldık? Eğer ortada bir kayıp varsa Türk ordusu o kaybı 15 Temmuzdan sonra değil, Ergenekon, Poyrazköy, Balyoz askerî casusluk kumpaslarında, Silivri'de, Mamak'ta, Sincan'da, Hasdal'da, Şirinyer'de, Maltepe'de yaşadı. Bir açık varsa o açık Türk ordusunun terörle mücadele kahramanları PKK'lı gizli tanıkların iftiralarıyla sanık yapıldığında oluştu. 1 oramiralimiz varmış. Böyle bir açık oluştuysa o açık Türk donanması ABD'yi Karadeniz'e sokmadığı için, Rumlara Doğu Akdeniz'de petrol aratmadığı için, savunma sanayisinde yağlı müşteri olmayı reddedip de MİLGEM'leri yaptığı, yerlileştirme oranını yüzde 73'lere çıkardığı için, modernizasyon köleleştirmesini yırtan, GENESİS'i geliştirip başka ülkelere de pazarlar hâle geldiği için, denizaltı yapabilen 5 ülkeden biri hâline geldiği için, ödüllendirileceği yerde zulümhanelere yollandığı için, kurmayları intihara sürüklendiği için oluştu.

Şu an terfi sırasında kurmay yoksa "Kendi jetimizi düşürecektik." iftiralarıyla -ki gördük kimin kendi jetlerimizi düşürmeye kalkıştığını- millî ordu Ali Efendi Peksaklara, Zekeriya Özlere, Ömer Dikenlere kurban ettirildiği için oluştu ve şimdi "çözüm" diye sunulan... Bir de kim sunuyor? Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri, Sosyal Sigortalar kökenli iktisatçı, ilahiyatçı. Askerlik mesleğiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan bu arkadaşlar mı Türk ordusunun komuta kademesine yön verecekler, hangi yetkinlikle? Belli ki kişiye özel bir sipariş var, YAŞ'a yetişmesi isteniyor ama bu işin sonu "'şahsım'ın ordusudur" arkadaşlar. "Şahsım" ne için, kime karşı kullanacak bu orduyu peki, terörle mücadelede değilse, afetlerde değilse ne için, kime karşı?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taşcı, lütfen tamamlayın.

SELCAN TAŞCI (Devamla) - Değerli vekiller, vatana, millete, devlete değil de şahıslara, ideolojilere, legal, illegal yapılanmalara sadakatin bedeli ağırdır orduda, bunu hep birlikte yaşadık. ATAK'lar, GÖKBEY'ler, HÜRJET'ler göğsümüzü kabartıyor, evet ama ordunun temel gücü, tank, tüfek, uçak değil ruhudur, karakteridir. Bu en yerli, en millî donanımı kullananlar millî değilse eğer, biri gelir, o en millî, en yerli araçlarla tepemizde yine bizi bombalar. Türk ordusunu gözümüzün bebeği bildiğimiz için bu sözlerimiz. Kurmay ihtiyacı varsa 2017'den itibaren Kara, Deniz ve Hava Kuvvetlerinden hiçbir sakıncalı hâlleri olmadığı hâlde emekliye sevk edilen 49 general ve amirali geri çağırın. Ne gerek var ordunun ayarlarıyla oynamaya, "Kandırıldık."la da kurtulunamayacak yeni musibetlere kapı aralamaya?

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)