GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:107
Tarih:09.07.2025

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bu kanun teklifi hazırlanış biçimiyle de içeriğiyle de hukuk devleti ilkelerine, devlet ciddiyetine, kamu yararına aykırıdır. Liyakatin yerini sadakat almış, yasa yapım süreci bir siyasi mühendisliğe dönüşmüştür. Yıllardır düzeltilmesi gereken kurumsal bozulma, şimdi yasa eliyle kalıcılaştırılmak istenmektedir. Özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerine ilişkin yapılan düzenlemeler doğrudan siyasi müdahale anlamı taşımaktadır. Kuvvet komutanlarının yaş haddini 72'ye çıkarmak başta olmak üzere, görevde kalma sürelerini uzatmak sağlıklı bir kurumsal yapı için değil, kişisel planlar için yapılan hesapların ürünüdür. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir siyasi imtiyazlılar sınıfı yaratmak son derece yanlıştır. Terfi bekleyen yüzlerce subay, birilerinin yerini koruyabilmesi için asla bekletilemez çünkü bu, kurumsal hiyerarşinin yerle bir olması demektir. Türkiye gibi genç bir nüfusa sahip ülkede orduya yaşlılığı dayatmak ayrıca kabul edilemez. Zaten NATO'nun en yaşlı komuta kademesine sahibiz. Siz şimdi bunu daha da ileriye taşımak mı istiyorsunuz? Buna gerekçe olarak da "tecrübe" diyorsunuz öyle mi? Daha dün dağ gibi evlatlarımızı metan gazına kurban vermek midir tecrübe, şehidimize "drone" çarptı demek midir tecrübe, PKK saldırılarına on üç gün susmak mıdır tecrübe?

Bir başka vahim maddeyle korgeneral ve koramiral olabilmek için kurmaylık şartını kaldırıyorsunuz çünkü 15 Temmuzdan sonra kurmay subayımız kalmamış, öyle mi? Bunun gerçek sebebi, siz kol kola gezerken FETÖ'nün, kurmay kadroları tasfiye etmesi olmasın sakın? O hâlde kumpas davalarında beraat etmiş, görevine dönememiş subaylarımızı neden göreve çağırmıyorsunuz? Aynı şekilde, 2017'de sakıncasız şekilde emekli ettiğiniz 49 general ve amiralin vebali de hâlen sizin boynunuzdadır.

Bu Meclis oturumunda, keşke, yok ettiğiniz asker hastanelerini, tabip subay ihtiyacını, kurmay yetiştirecek askeri okullarımızı konuşuyor olsaydık; keşke, sözleşmeli erlerimizin, uzman çavuşlarımızın, astsubaylarımızın geçim sıkıntılarını ve çözülmeyen, bitmeyen problemlerini konuşuyor olsaydık. Bu düzenlemeler, TSK'yi tek adamın iradesinin vesayeti altına sokmaktır vesselam. Bu teklif, yalnızca orduya değil Türkiye'ye yapılan bir kötülüktür.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; bir ülkede demokratik hak ve hürriyetler birer birer ortadan kaldırılıyorsa, hele hele medya susturuluyorsa aslında toplum susturuluyor demektir. Sözcü televizyonunun on gün süreyle karartılması Türk basın tarihine geçen kara bir leke olmuştur. Görüyoruz ki muhalif medyaya verilen gözdağı Halk TV'yle de devam edecek. Bu ibretlik kararlar, en temel anayasal bir hak olan ifade özgürlüğüne yapılmış apaçık bir darbedir. RTÜK artık bağımsız bir kurum değil sarayın sansür kuruludur. Özellikle seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde muhalif sesleri kısmak, halkın iradesinden korkmak demektir. Bu kararları alanlar Anayasa'yı açıkça çiğnemektedir ve tarih önünde mutlaka hesap verecektir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayayım.

BAŞKAN - Sayın Türkoğlu, lütfen tamamlayın.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Bilinmelidir ki ekranlar karartılsa da halk gerçekleri tüm çıplaklığıyla zaten görüyor ve not ediyor. İstibdat meraklısı AKP iktidarı Türkiye'yi basın özgürlüğü alanında da vahim bir tabloya taşımıştır. Bu ülkede adaletin kantarı baskı altındadır ve bu süreç, RTÜK kararlarının hukukla değil sarayla alındığını apaçık ortaya koymaktadır. Anayasal sınırların dışına çıkan RTÜK halkın haber alma hürriyetini elinden almıştır; bu, yalnızca bizim değil saygın basın örgütlerinin tamamınca da ifade edilmiştir. Basın özgürlüğüne yapılan apaçık darbeyi buradan kınıyor, Sözcü'yle dayanıştığımızı ilan ediyorum.

Heyeti saygıyla selamlarım. (İYİ Parti ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)