Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 16.07.2025 |
MHP GRUBU ADINA İBRAHİM ETHEM SEDEF (Yozgat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 215 sıra sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Ekranları başında bizleri izleyen ve sosyal medya aracılığıyla takip eden aziz Türk milletini ve heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin temel amacı, madencilik faaliyetlerinin çevreye duyarlı, insan sağlığını gözeten, hukuki güvenceye kavuşmuş, verimli ve sürdürülebilir şekilde yürütülmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda, madencilik yapılan alanların rehabilitasyonuna ilişkin hükümler getirilmekte, izin süreçlerine öngörülebilirlik artırılmakta, arama ve işletme faaliyetlerinin daha nitelikli yöntemlerle gerçekleştirilmesi teşvik edilmektedir. Madencilik faaliyetleri sadece ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda egemenliğin, üretim bağımsızlığının ve stratejik gücün de göstergesidir. Doğal kaynaklarını işleyemeyen, dışarıdan maden ithal eden bir ülkenin kalkınması da tam bağımsızlığı da eksik kalır. Bu nedenle bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak maden varlıklarımızın millî bir anlayışla, çevreye saygılı biçimde, katma değerli ürünlere dönüşecek şekilde değerlendirilmesini savunuyoruz. Ancak bu üretim sürecinde insan ve çevre faktörünün dışlanması, göz ardı edilmesi mümkün olmayacaktır. Özellikle maden sahalarında yapılacak rehabilitasyon çalışmalarının yasal bir zemine kavuşturulması, verilen taahhütlerin yerine getirilmesi için ilave önlemler alınması milletimizin vicdanını rahatlatacak, sektörün ise geleceğini güvence altına alacaktır. Unutmamak gerekir ki doğa bize miras değildir, emanet edilmiştir; hem üretmek hem doğayı korumak mümkündür, asıl olan da budur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hem seçim bölgem Yozgat hem de tüm üretken şehirlerimizde tarım ve hayvancılıkla geçinen vatandaşlarımızın en büyük endişesi maden faaliyetlerinin doğal dengeyi bozması, verimli tarım arazilerine zarar vermesi, yer altı sularının kirletilmesi gibi risklerdir. Bu nedenle, özellikle rehabilitasyon hükümlerinin hayata geçirilmesi, Çevresel Etki Değerlendirmesi süreçlerinin daha titizlikle yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Anadolu'nun bağrında yer alan Yozgat'ımızı temsilen burada bulunan bir milletvekili olarak açıkça ifade etmek isterim ki biz toprağın kıymetini de yer altı kaynaklarının bereketini de ormanların, derelerin, yaylaların değerini de çok iyi biliriz; ne üretimden vazgeçeriz ne doğamızdan. İşte bu dengeyi sağlayacak yasal düzenlemelere de her zaman destek veririz. Son yıllarda madencilik alanında atılan adımlar ülkemizin yer altı kaynaklarına yeniden sahip çıkma kararlılığının somut göstergesi olmuştur. Özellikle yerli ve millî kalkınma hedefleri doğrultusunda yapılan maden aramalarıyla stratejik rezervlerimiz titizlikle tespit edilmiş, ekonomimize katma değer sağlayacak büyük potansiyeller gün yüzüne çıkarılmıştır. Enerji bağımsızlığımıza katkı sunan bu çalışmalar aynı zamanda istihdamı artırmış, yerli üretimi güçlendirmiştir. Maden arama teknolojilerinde yapılan yatırımlar ve çevreye duyarlı yaklaşımlar Türkiye'yi bu alanda örnek gösterilen ülkeler arasına taşımıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin liderliğinde yürütülen bu çalışmalar Türkiye Yüzyılı vizyonunun asli yapı taşlarındandır.
Son yıllarda ülkemiz enerji alanında bir tarih yazmaktadır. Karadeniz'de keşfedilen doğal gaz rezervi, Güneydoğu'da bulunan yeni petrol sahaları enerji alanında tam bağımsız Türkiye hedefimize giden yolda dev birer adımdır. Sakarya Gaz Sahası'ndan çıkarılan yerli gazın milletimizin hizmetine sunulması enerji arz güvenliğimiz açısından bir dönüm noktası olmuştur. Aynı şekilde, Gabar Dağı'nda günlük 100 bin varile yaklaşan üretim kapasitesine ulaşan petrol keşifleri yıllardır ithalatla karşılanan bu alanda artık Türkiye'nin söz sahibi olduğunu göstermektedir. Bu başarılar güçlü siyasi iradenin, yerli mühendisliğin ve aziz Türk milletinin inancının ürünüdür.
Teklifte yer alan izin süreçlerinin sadeleştirilmesi, yatırımcıların önünü açacak bürokratik engellerin kaldırılması, kazanılmış hakların korunması da önemlidir çünkü ülkemize yatırım yapan arama ve işletme ruhsatı olarak yasal zeminde faaliyet gösteren girişimcinin hakları da bu ülkenin hukuk güvencesi altındadır. Ancak bu yatırımcıların da çevreye karşı sorumluluklarını yerine getirmesi, verdikleri taahhütleri eksiksiz hayata geçirmesi esastır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler üretimden yana, millî sermayeden yana, çevreye duyarlı bir kalkınmadan yana tavrımızı her zaman sürdürdük, sürdürmeye de devam edeceğiz. Özellikle son yıllarda dünya genelinde artan enerji ve maden savaşları bize gösteriyor ki yerli üretim ve yerli kaynak kullanımı artık sadece ekonomik bir tercih değil, bir varoluş meselesidir. Maden arama ve işletme faaliyetlerinde yüksek teknoloji kullanımı, verimlilik esaslı projeler, yerli mühendisliğin ve bilimsel bilginin desteklenmesi de atılması gereken adımlar arasında yer almalıdır. Bu anlamda, teklifin arama faaliyetlerini nitelikli hâle getirmeye yönelik hükümleri ülkemizin yer altı zenginliklerini daha sağlıklı ortaya koyması açısından da önemlidir. Yasa teklifinde yer alan düzenlemeler hukuki güvenliği artıracak, çevresel ve toplumsal hassasiyetlere duyarlı, aynı zamanda ekonomik yatırımı teşvik eden bir çerçeve sunmaktadır. Elbette ki uygulama safhasında da bu hassasiyet ve titizlikle sürdürülmelidir. Bu vesileyle ülkemizin dört bir yanında doğayla barışık, verimli ve yerli odaklı maden üretiminin önünün açılmasını temenni ediyorum. Her taşın altındaki kıymeti bilerek ve sahip çıkarak bu süreci sürdürmeliyiz.
Konuşmamı tamamlarken bu kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Düzenlemenin milletimize, çevremize ve ekonomimize hayırlı olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)