| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 16.07.2025 |
ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kalkınma tarihine baktığınız zaman, dünyadaki başarılı ülkelerin iki sektörden hiç çıkmadığını görürsünüz: Bunlardan bir tanesi madendir; sanayinin ham maddesidir, diğeri de tarımdır; hepimiz için bir millî güvenlik meselesidir. Kalkınmayı başarabilmiş, doğru bir şekilde sürdürülebilir bir büyüme kaydeden ülkelerin başarısı, tarımı ve madeni aynı şekilde ve birbirine zarar vermeden yürütme üzerine kuruludur. Maalesef, ben bu kanun teklifine baktığım zaman, bu kanun teklifi aslında bize, tarım ya da madenden bir tanesini feda etmemiz gerektiğini söylüyor yani çok yanlış bir ön kabulle başlıyoruz ve bunun sebebi de sizsiniz.
2013 yılında bu maden, burası özelleştirildiği zaman, hem de çok ciddi bir paraya özelleştirildiği zaman belli ki bunu satın alan şirkete belli güvenceler verilmiş ve bu güvenceler de kanuna aykırı güvenceler ve şimdi, zamanı geldiğinde neyle karşılaşıyoruz? Zeytinini kaybetmek istemeyen köylüler ve doğal olarak orada faaliyetine devam etmek isteyen bir işletme. Bunların ikisini karşı karşıya getiren yani tarımı ve madenciyi karşı karşıya getiren ve içinden bir tanesini seçmemizi istememize yol açan kanun teklifinin tek sebebi sizsiniz. Kötü bir kanun teklifi, kötü bir özelleştirmeyle karşı karşıyayız.
İkinci nokta şu: Orada binlerce emekçi var, madende çalışan. O binlerce emekçinin geçmişine baktığınız zaman, o binlerce emekçi yirmi-yirmi beş sene önce zeytinliğini kaybetmiş olan köylüler. Komisyon toplantısını hatırlarsınız, sabaha karşı üç buçuk dörtte iki taraf yani emekçiler ve köylüler karşı karşıya geldiklerinde çok hazin bir tablo oluştu. Bir tarafta yirmi-yirmi beş sene önce bütün itirazlarına rağmen zeytinlikleri elinden alınan ve topraklarını kaybettikleri için orada santralde çalışmak zorunda olan emekçiler köylülere diyorlar ki: "Eğer sizler buna razı gelmezseniz bizler işimizi kaybedeceğiz." İşte köylü ile emekçiyi de karşı karşıya getiren anlayış da sizin yüzünüzden oluyor.
Bundan başka öyle bir kanun teklifi yazmışsınız ki sadece köylüyle çiftçi değil, madenci de madenciyle karşı karşıya gelebiliyor. Hiç 4'üncü maddeye baktınız mı? 4'üncü maddede dördüncü grup madenlerin alt bentlerinin üst üste verilmesi getiriliyor. Bakın, burada madenciler birbirleriyle karşı karşıya getiriliyor yani siz, aynı sahada altın, bakır ve başka madenlerin aynı anda aranmasına izin veriyorsunuz. Geçmişte bu yapıldı ve çok ciddi problemler çıktı. Yani öyle bir kanun teklifi hazırlıyorsunuz ki çiftçi ile emekçi karşı karşıya geldiği gibi, aynı zamanda 4'üncü maddede madenci de madenciyle karşı karşıya gelecek ve bu kanun teklifi başka problemlere de yol açacak.
Bir tane 2'nci madde var, evlere şenlik; "stratejik ve kritik sektörler" diyorsunuz. Peki, bu sektörler hangisi? Hangi stratejik ve kritik madenlerden biz bahsediyoruz? Bunlar neye göre belirlenmiş? En ufak bir şey yok. Devamlı aynı şeyi savunuyorsunuz, ben bunu da eleştiriyorum. Diyorsunuz ki: "Türkiye'nin zeytinyağı üretimi arttı." Peki, Türkiye'nin zeytinyağı üretiminin artmasının orada 42 bin tane zeytin taşınacağı zaman bütün gelirini, geleceğini kaybedecek olan köylülere ne faydası var? Peki, orada 42 bin tane zeytin ağacı kesildiği zaman ya da taşındığı zaman bütün geleceğini kaybedecek köylüler için bu kanun teklifi bir şey söylüyor mu? Hayır, söylemiyor. Sadece yerinden ediyorsunuz onları. Dolayısıyla Türkiye'nin zeytinyağı üretiminin artmasıyla oradaki köylüler daha refaha kavuşmayacaklar ki. O yüzden bu doğru bir argüman değil.
Bakın, doğru bir kanun teklifi şöyle olur: Sizler iyi bir etki analizi yaparsınız, bu etki analizinde şu soruların cevabı olur: Mesela, ağaçlar taşınırsa bunun veriminde bir kayıp olur mu? Kanun teklifinde bunun cevabı var mı? Yok. Zeytinliğini kaybeden köylü için nasıl bir gelecek planlıyorsunuz? Bunun cevabı var mı? Yok. Termik santral eğer kapanırsa işsiz kalacaklar için bir kariyer planlaması yaptınız mı? Bunun cevabı var mı etki analizinde? Hayır, yok. Peki, diyelim ki termik santral kapandı, elektrik ihtiyacı nasıl karşılanacak? Bunun cevabı var mı? Hayır, yok. Bu termik santral olmasa eğer Türkiye enerji sıkıntısı çeker mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMİT ÖZLALE (Devamla) - Bunun cevabı var mı? Hayır, yok. Bu santralin hava kirliliğine etkisi var mı? Bunun cevabı var mı? Hayır, o da yok. Lojistik maliyet, taşınan kömürün karbon etkisi nedir? Bunun bir çalışması, analizi var mı? Hayır, o da yok. Öyle bir kanun teklifi hazırlıyorsunuz ki baştan aşağı baştan savma bir kanun teklifi.
2'nci madde stratejik ve kritik madenlerin ne olacağını yazmadığı için ileride acayip bir keyfîlik problemi çıkacak. 4'üncü maddede madenciler birbirleriyle çatışmak zorunda kalacaklar. Zeytin yasasına geldiğiniz zaman, orada, 42 bin tane zeytinin taşınması durumunda bütün geleceğini kaybedecek olan, iktisadi bağımsızlığını kaybedecek olan köylüler için hiçbir şey söylemiyorsunuz. Olur da termik santral kapanırsa orada işsiz kalacak işçiler için de hiçbir şey söylemiyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Gelin, bu koordinat bazlı yasayı kabul edin." O yüzden de -tam da bu yüzden- bu kadar baştan savma bir yasaya şiddetle "hayır" diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)