Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 109 |
Tarih: | 16.07.2025 |
SEDA KÂYA ÖSEN (İzmir) - Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri, ekranları başında bizleri izleyen çok değerli vatandaşlarımız; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifi toplumun tüm kesimlerini derinden sarsmış durumda. Türkiye Büyük Millet Meclisi var olma gerekçesi olarak milletimize hizmet etmek amacıyla hareket etmeyi unutalı çok oldu. Sipariş kanunlar önce komisyonlarda, daha sonra Genel Kurul çatısı altında inceleniyormuş gibi yapılarak hiçbir denetime ve takibe tutulmadan geçip gidiyor. Bu kanunlar küçük zümrelerin çıkarlarına öncelik verirken milyonlarca vatandaşı ilgilendirmesine rağmen insanlarımızın feryatlarına kulak tıkıyor. Ne acı bir tablo ki milletin vekilleri onları seçen milleti duymuyor, görmüyor. Özellikle Ege Bölgesi'nden seçilmiş milletvekilleri zeytin ağaçlarının katliamına nasıl göz yumuyor, akıl ermiyor. (CHP sıralarından alkışlar) Bu salonda zeytin ağaçlarının kesilmesine onay verecek Egeli milletvekilleri var mı? Varsa bu vekillerin böyle bir teklife "evet" demelerinin altında yatan motivasyon, sebep nedir? Çıksınlar açıklasınlar ama açıklarken Türkiye'nin 3,5 milyar dolarlık enerji ihtiyacı için zeytinlikleri keseceklerinden bahsetmesinler. Bütçesi 14 trilyon lira olan bir ülke için 3,5 milyar dolar bulunmayacak, çözülmeyecek, uğruna vatandaşların mağdur edileceği bir para değil. O yüzden buraya çıkınca asıl derdinizin ne olduğunu anlatın.
Sayın vekiller, yüz on yıldır Ege'de çiftçilik yapan bir ailenin kızı olarak sizlere sormak istiyorum: Oy istemeye gittiğiniz, oy aldığınız köyler yerle bir edildiği zaman maden ocaklarından çıkarılan kömürlerle mi konuşacaksınız, çıkarılan kömürün mü yoksa milletin mi vekili olacaksınız? (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar) Ankara'da hazırlanan bu teklif, ülkemizin zeytin ve zeytincilikle uğraşan tüm bölgeleri için ciddi bir haksızlık ortaya çıkarıyor. Bu haksızlığın yanında işin matematiğinde de ciddi sorunlar var.
Türkiye, enerji fakiri bir ülke. Her ne kadar son yıllarda yapılan doğal gaz ve petrol arama çalışmaları kısmi neticeler vermiş olsa da enerji ithalatı konusunda ciddi cari açıklar veriyoruz. Bu durumla mücadele etmek ve dünyada değişen iklim algısı ve yenilenen uluslararası ticaret yapısına uygun zemin oluşturmak için ülkemiz yenilenebilir enerji alanında yatırımlar yapıyor. Bugün günlük kullandığımız enerjinin önemli bir bölümünü rüzgârdan, güneşten, barajlardan elde ediyoruz ancak Türkiye'nin enerji ihtiyacı 2024 ve 2025 yıllarında bakın artmadı. Geçtiğimiz haftalarda açıklanan EPDK verileri bize bunu açıkça gösteriyor. 2025 yılının ilk çeyreğinde sanayinin tükettiği elektrik 2024'ün aynı dönemine göre yüzde 1,6 azalmış. Bakın, sanayi en büyük elektrik tüketimi yapan tüketici, ona rağmen geriye gidişi var. "Ayağına diken batsa Türkiye'nin başı ağrır." denen Kocaeli'nin elektrik tüketimi yüzde 12,23 düşmüş. Satılık ve kiralık fabrika ilanlarıyla başı dertte olan Gaziantep'in Mart 2025'te bir önceki yıla göre elektrik tüketimi yüzde 11,71 düşmüş. Ekonomimizin lokomotifi İstanbul'da aynı dönemde 8,56 elektrik tüketimi düşmüş. Bu ne demek oluyor? Yerle bir edilen ekonominin, dengesiz kur politikası ve engellenmek istenmeyen enflasyonun ceremesini üretici, reel sektör, işveren, işçi yani toplum hep birlikte ödüyor. Bu sorun bu denli büyük, bu denli herkesi ilgilendiriyorken biz sanayide düşen elektrik tüketim rakamlarını, reel sektörün durumunu, ihracatçının sorunlarını konuşmak yerine sipariş üzerine verilen kanun tekliflerini konuşuyoruz. Hesap ortada, vicdanlar da ortada; gelin, bu kanun teklifine "hayır" deyin. İzmir'deki yangınlardan, Iğdır'da yanmış zeytin ağaçlarından feyzalın. Milletin kursağından zar zor geçen bu toprakların zeytinine, zeytinyağına el sürmeyin! Zeytinler de yaşasın, zeytine gözü gibi bakan Egeli çiftçiler de yaşasın; zeytinle doğmuş, zeytinle büyümüş bu milletin evlatları da yaşasın. (CHP sıralarından alkışlar)
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)