GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:33
Tarih:10.12.2011

CHP GRUBU ADINA ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Adalet Akademisi ile Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna ilişkin görüşlerimi açıklamak üzere huzurlarınızdayım.

Kuşkusuz yargıdaki siyasallaşma örnekleri geçmişte de bolca görülmüştür. Siyaset ya da ülkeye egemen olan güçler her zaman yargıyı yanında görmek istemişlerdir ancak 12 Eylül 2010 günü Türkiye Cumhuriyeti açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Bugünden itibaren Anayasa'daki kuvvetler ayrılığı ilkesi hiçe sayılmış ve yargı, yürütme gücünün emrine girmiştir. Aslında iktidar yargıyı elde etmeye niyetlenirken birtakım örneklerden de yola çıkmıştır. Bürokrasiyi ele geçirmiştir, özerk kurumları ele geçirmiştir, üniversiteleri susturmuştur ve özel yetkili mahkemeleri elde etmiştir ama bunu taçlandırmak gerekmektedir ve sonuçta da yüksek yargıya el atmıştır.

Bugün Adalet ve Kalkınma Partisinden konuşmacı arkadaşlar yüksek yargının bağımsızlığından söz ediyorlar. En tipik örnek Cargill olayıdır değerli arkadaşlarım. Anayasa Mahkemesinin 2 defa iptal ettiği ve Amerika Birleşik Devletleri Başkanının özellikle rica ettiği Cargill Yasası yeniden çıkarılmış, yeni oluşturulan Anayasa Mahkemesi kendi kararını hiçe sayarak iptal talebini reddetmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bugün Adalet Akademisinin 31 üyeli genel kurulunun büyük bir çoğunluğu, neredeyse tümü diyeceğim, Adalet Bakanlığı bürokratlarından ya da iktidar partisine yakın kişilerden oluşmaktadır. Sözde yasada özerk bir kurumdur ama bu kurum artık ne yazık ki tek tip yargıç ve savcı yetiştiren bir kurum hâline dönüşmüştür. Elbette eski Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun da pek çok yanlışı vardı. Ben, o eski HSYK'nın gazabına uğramış ve gerçekten meslekte çok acı çekmiş bir insanım ama şimdiki HSYK'ya baktığımda gerçekten eski HSYK'yı arıyorum. Keza, benim gibi pek çok hâkim, savcı da arıyor.

HSYK'nın 22 tane üyesi var. Adalet Bakanı, müsteşar, demin söylediğim Akademiden 1 üye, zaten geçmişte yaptığı atamalarla hâlen kurduğu partinin ceketini çıkarmadığı anlaşılan Cumhurbaşkanının seçtiği 4 üye var, Adalet Bakanlığının listesi var.

Değerli arkadaşlarım, İstanbul Milletvekilimiz Aydın Ayaydın, daha seçim olmadan, ortalıkta adaylar belirlenmeden, seçilecek 10 kişinin adını yazmıştı ve 10 kişi de seçildi.

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) - Siz seçtirdiniz.

ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - Zaten şöyle düşünün: Bu seçilenlerin içerisindeki kişilere bakarsanız, 10 kişiyi bir yana bırakın?

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) - Siz seçtirdiniz.

BAŞKAN - Sayın Milletvekili, lütfen? Sayın Kastal?

ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) - ?Cumhurbaşkanının seçtiği 4 kişi, Adalet Bakanı, müsteşar ve Akademiden gelen kişiyle 7 ediyor. Yani kürsüden ya da Yargıtay, Danıştaydan gelen 4 kişi dahi olsa zaten Kurul otomatikman iktidarın eline geçiyor ve işin bir hazin tarafı var. Kurulun üç dairesi var. 1'inci ve 3'üncü dairelerinde dörder adamı olan yargıya egemen oluyor. Dünyanın hiçbir yerinde bürokrata bu kadar büyük bir güç verilmemiştir ve bunun çok tehlikeli sonuçları olacağını da asla unutmayınız.

Değerli arkadaşlarım, HSYK, 160 Yargıtaya, 60 da Danıştaya üye seçimi yaptı. İnceleme süresi altı gün. Seçim bir günde yapıldı. Toplam aday sayısı 5.532. Oturdum hesapladım: İnceleme süresi her aday için bir buçuk dakika, seçim ise iki saniye sürüyor. Kimseyi aldatmayalım. Burada ya seçimde özensizlik vardı ya da adaylar çok önceden belirlenmişti. Apar topar bu Yargıyat üyelerini, iş yükü yoğun, onu temizlesinler diye seçtiler, şu anda o üyeler sokakta geziyorlar çünkü odaları ve binaları hâlâ yok, aylardır yok.

Değerli arkadaşlarım, HSYK büyük bir ayıba imza atmıştır. Bu üye seçiminden sonra adayların, hâkim, savcılarının aldıkları oy oranlarını kendi İnternet  sitesinden açıklamıştır. Binlerce adaya yani hâkim, savcıya sıfır oyu verilmiştir, çoğu adayın aldığı oy sıfırdır. Yıllarca bu mesleğe hizmet etmiş, kelleyi koltuğa almış ve gecesini gündüzünü mesleğe adamış binlerce hâkim, savcıyı bu şekilde rencide etmeye kimsenin hakkı yoktur. Hele ki kendi başlarına seçime girseler bile belki 15-20 oy alacak kişilerin iktidarın sırtına binerek seçildikleri bir kurulda böyle bir tasarrufta bulunmaları gerçekten son derece yakışıksız bir davranıştır. Eğer bir özür varsa HSYK'nın o meslektaşlarımdan özür dilemesini bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan sürekli olarak yeni HSYK'nın 21 tane YARSAV üyesini seçtiğini belirterek, güya HSYK'nın bağımsız seçim yaptığı yönünde bir izlenim yaratmaya çalışıyor. YARSAV bir meslek örgütlenmesidir, içinde sağcısı solcusu, hatta tarikat, cemaat ilişkisi olan pek çok insan bulunur. Dolayısıyla bu 21 kişi de muhafazakâr yapıya, iktidara yakın yapıya sahip insanlardır. Bunun kanıtı da şudur: Seçilen 160 üyeye bir sabah -a kişiden b üyeye- telefonla mesaj gönderilmiştir "Bugünkü ceza dairesi seçiminde boş oy atacaksınız." diye ve bu 2 kez denenmiştir. 160 üye de boş oy atmışlardır değerli arkadaşlarım.

Dost-ahbap ilişkisine gelince, bugün hâlâ var, hiç değişen bir şey yok. Hemen apar topar ilk Yargıtay ve Danıştay seçimlerinde HSYK'nın yedek üyelerinin ikisinin eşlerinin biri Danıştaya, biri Yargıtaya atanmıştır.

Hâkim, savcılar huzursuzdur, bıkkındır. İnternet  sitesine bakın, yaş haddi dolmadan yüzlerce insan emekliliğini istiyorlar. Buna dikkatinizi çekmek isterim.

Değerli arkadaşlarım, burada şunu söyleyeyim: Polisi rejim muhafızı gören, yargıyı toplumsal muhalefeti sindirmede bir araç gibi kullanmaya çalışan anlayışın sonu vahimdir ve dünya bunun örnekleriyle doludur. Değerli Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlarım, aslında kendi Frankenstein'ınızı yarattınız bu yargıdaki kadrolaşma girişiminizle. Kırk yaş düzeyinde bir gruba yargıyı teslim ettiniz. Güya yaptıklarıyla kendi iktidarınızı ayakta tutacaklardı! Ama şunu unutmayın: Bunlar bir gün gelip sizi de dinlemeyecekler, belki tasfiyenizi de onlar yapacaklar.

Size son olarak bir kişiyi hatırlatmak isterim, Hanefi Avcı'yı. Sizden biriydi. Belki içinizde pek çoğunuzun arkadaşıdır. Muhafazakârdı, sağcıydı, bir cemaate yakın olan bir insandı ve bu İktidarın en güvendiği bürokrattı. Şimdi Hanefi Avcı nerede? Bir sol örgüt üyesi olarak cezaevinde değerli arkadaşlarım.

Düşünün, belli bir anlayışa ses çıkaracaksınız ya da çıkarmayacaksınız. Ses çıkaracaksanız akıbetiniz bellidir.

Son olarak şöyle tamamlıyorum: Cumhuriyetin kazanımlarını o zor günlerde satanların cumhuriyet konusunda laf etmemesi lazım.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aldan.