Konu: | Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
Yasama Yılı: | 3 |
Birleşim: | 112 |
Tarih: | 19.07.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA NECMETTİN ÇALIŞKAN (Hatay) - Sayın Başkan, Genel Kurul, aziz milletimiz; bugün yeni bir yasa daha görüşüyoruz. Yasanın ismine bakınca Türk Parasını Koruma Yasası ama net olarak belirtelim ki bir insanla beş saat sohbet ettiniz, bütün sözleri doğru ama tek bir cümlesinin net yalan olduğunu eğer anlarsanız hiçbir şeyine inanmazsınız, bütünüyle sahteci gözüyle görürsünüz. Yasanın da ismine "Türk Parasını Koruma" deyip de altındaki gerçek niyeti görünce bu hisse kapılıyorsunuz.
Bu yasa bir cümbüş yasası; okus pokus edilerek cafcaflı kelimelerle süslenmiş ama net olarak vergi yasası. Zaten iktidardan farklı bir şey beklemiyoruz, ya İklim Yasası'nı çıkaracaklar ya Maden Yasası'nı ya enerji yasasını ya da vergiyle ilgili vatandaşa yüklenecekler. Lobilerin, güç odaklarının taleplerinin dışında vatandaşın herhangi bir beklentisine cevap vermediklerinden pekâlâ buradan bunu da anlamak durumundayız.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında TRT'yi, "telin" kelimesi ağır olur, "lanetleme" ağır olur ama kınayarak tekrar sözlerime başlıyorum. TRT'yi kınıyorum. Ey TRT, bu milletin sesini kısamazsın! Ey TRT, Türkiye Büyük Millet Meclisinde millet adına yapılan konuşmaları aktarmaktan daha önemli bir yayının yoktur, olamaz. Onun için, Genel Kurul açık olduğu sürece, buradan onlarca milletvekili defalarca kez bu talebi ilettiği hâlde sağır rolüne yatman kabul edilemez. Burada pek çok Meclis Başkan Vekilimiz de yönetimi esnasında bu sözü teyit ettiler. Bugün bu talebimi ben bir kez daha yineliyorum ve birazdan daha sert bir karşılıkla bu tepkinin nasıl yansıdığını görürsünüz, onun için milletin sesine kulak verin.
Değerli milletvekilleri, yasaya gelecek olursak, evet, vergi yasası ama sunumda "vergide adalet, düzensizlikleri kaldırmak, hukuki boşluğu gidermek" falan filan gibi laflar söyleseler de bunların her "adalet" dediğinin altından zulüm çıkıyor. Her bir yaptıkları iş bizi bir yönden şaşırtmıyor çünkü getirilen her yasa bir öncekine rahmet okutuyor. Her yasada bir bakıyorsunuz -bir değil, birden çok yerde- vatandaşa nasıl baskı uygularız, vergi yazarız, ceza talep ederiz; bunlara yönelik girişimler yapılmış, bunu görüyoruz. Şunu net söyleyeyim ki bugüne kadar hiçbir yasa için vatandaşımız "Hay Allah razı olsun şu Meclistekilerden, iyi ki şu yasayı çıkardılar." demediği gibi bu yasada da demeyecek. Bu yasa çıktığı için tek bir maddesinden dolayı aziz milletimiz "Elimiz rahatladı, iyi, bundan sonra şu yönde bir ferahlama hissedeceğiz." demeyecek; bürokratlar diyecek, siyasiler diyecek, güç odakları diyecek ama vatandaşımız demeyecek. Neden net olarak ortada, neresinden tutarsanız elinizde kalacak şekilde. Ülkenin bu kadar büyük ekonomik krizde olduğu bir dönemde yapılacak en önemli iş yatırımcıyı teşvik etmek ama görüyorsunuz ki "free zone"lara, serbest bölgelere vergi muafiyeti geliyor; karşılığında yerli yatırımcımız, yerli sanayicimiz zarar görüyor, rekabet ortamı ortadan kaldırılıyor. Yani hiç dokunmasalar bundan iyi, dokunarak yabancı yatırımcıyı -ki çoğunlukla serbest bölgeler yabancı yatırımcılardan oluşur veya çok güçlü şirketlerden oluşur- siz onları kayırınca doğal olarak yerli şirketlerin zarar görmesini sağlamış olacaksınız.
Burada, yine, döviz bürolarıyla ilgili bir husus var. Başlangıçta, anlamayan bir gözle baktığınızda, herkes para kazanıyor, bunlar da kazanıyorsa vergisini versin gibi anlaşılabilir; oysa durum bir tekelleşme sürecidir küçük esnafın yok olmasını sağlamaya yönelik. Sadece güçlü lobiler nasıl ki AVM'ler yoluyla bütün ülke geneline yayıldı, küçük esnafları bitirdilerse bundan sonra yine sermaye piyasasında güçlü odaklar, döviz büroları yoluyla... Çünkü küçük işletmeciler büyük miktarlarda rakamları ödeyerek lisans alamayacaklar. Burada sadece vergi konulmuş olsaydı her iş yapan iş yaptığı kadar, kazancı kadar vergi öder ama sen çok yüksek miktarlarda lisans bedeli koyarsan "Bunu sadece belli insanlar alsın, küçükler yok olsun." demiş olursun.
Bir başka açıdan, yatırım teşvikiyle ilgili 19'uncu maddede getirilen husus şu: "Türkiye'yi tahliye edin." demek, "Köyleri boşaltın." demek, "Anadolu insanı elini eteğini işten güçten çeksin." demek. Bugün, özellikle geri kalmış illerimizin daha çok teşvik edilmesi gerekirken -siz orayı teşvik etmelisiniz ki üretici, yatırımcı istihdam alanı oluştursun; insanlar kendi topraklarında doysunlar, yaşasınlar, hem topraklarımıza sahip çıksınlar hem de ülkemizde dengeli bir kalkınma olsun- görüyoruz ki bu yasa aynı zamanda köyleri boşaltmaya, küçük şehirleri yok edip büyük şehirlere akın edilmesine yönelik getirilmiş.
Yasanın içerisinde -hani dedik ya- cafcaflı laflar var, cümbüş her şeyi doldurmuş, bir tane de kanunun içinde Truva atı var; kişileri aklama, kurtarma kanunu. Az önceki, kişiye özel Maden Yasası gibi, bugün de kişiye özel Türk Parası Kanunu. Evet, kanun önünde herkes eşittir, kim suç işlemişse cezasını çekmelidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi usulsüzlükleri örtme, aklama yeri değildir, burası millet adına denetim yapma yeridir. Burada getirilen yasayla, 11'inci maddeyle hazine zararı kanun yoluyla örtbas etmeye çalışılıyor. Siz bir taraftan kamuda tasarruftan bahsedeceksiniz, okulların elektriklerini kısacaksınız, öbür taraftan muhtemelen bazı Bakanlarınızın da adının karıştığı bir gayrimeşru harcamayla ilgili Meclisi alet ederek burada bir kanun çıkarmaya çalışacaksanız; bunu anlamak mümkün değil.
Değerli milletvekilleri, yine, kanunun içerisinde matrahlarla ilgili bir durum var. Öyle bir dengesizlik var ki yüksek motor cc'si olan araçlarla en düşük araçların âdeta aynı muameleyi gördüğü bir anlayış var. Bugün, toplumda gelir düzeyi kısıtlı vatandaşlarımızın kullandığı Clio gibi, Tofaş marka araçlar gibi araç kullanıcılarına yönelik yeni bir vergi var. Burada, pekâlâ matrah güncellemeyle bırakılıp oran yükseltilmeseydi bu vatandaşlarımız zarara girmeyecekti.
Ey aziz milletim, Clio kullanan, Tofaş marka araç kullanan vatandaşım; bu yasa sana özel vergi getirmek üzere çıkarılıyor, öyle "Türk parası" falan dendiğine aldanma; bu, maalesef, bugüne kadar olduğu gibi böyle bir yasa. Bu yasa aynı zamanda -hemen her dönem ısrarla vurguladığımız- bütün sorumluluğu, vebali Cumhurbaşkanına atma yasası; bütün kanunlarda, konularda tek yetkili Cumhurbaşkanı; eminim onun bile haberi yoktur çünkü sadece bürokrasiyi takip etse bunlara yetişemez. Her tarafta çetelenmiş, yuvalanmış, oluşmuş birtakım yapılar... Bu gücü kullanmak üzere bütün yetkiler Cumhurbaşkanına yine devrediliyor. Bu Meclise, bu millete, bu ülkeye, bu ülkenin geleceğine haksızlık ediyorsunuz ve bu yasa aynı zamanda Anayasa Mahkemesinin iptallerini düzenleyen yasa.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Zaten bütün yasalarda işimiz gücümüz, yarım yamalak, yirmi yedi saat kesintisiz Komisyonda görüşülen yasa gelsin; apar topar, silah zoruyla, baskıyla, milletvekilleri Meclise gelsin, robot gibi oy kullansın; kanun çıksın, yasalaşsın, yarım yamalak olduğu için de tekrar Anayasa Mahkemesi bozsun, yeniden gelsin. Bugün de bunu görüyoruz. Bu yasa aziz milletimizin hayrına bir yasa değildir. Bu yasa güç odaklarının, lobilerin menfaatine çıkarılmış bir yasadır. Bu yasa Anadolu sermayesini ezen, zayıflatan, onları baskı altına alan bir yasadır. Bu yasa hazinenin tamtakır olduğu bir dönemde faizcilere biraz daha fazla para akıtabilmek için çıkarılmış bir vergi yasasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECMETTİN ÇALIŞKAN (Devamla) - Bu yasa reddedilmelidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (YENİ YOL sıralarından alkışlar)