GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetlerinin elli bir sene önce Atilla Harekâtı'yla Kıbrıs'ta akan kanı durdurmasına, Meclisin tatile girecek olmasına, başlayacak olan komisyon çalışmalarına ve kendilerinin bu komisyonda yer almayacaklarına, bu süreçte İYİ Partinin hissesine ne düştüğünün farkında olduklarına, yeni döneme ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:113
Tarih:20.07.2025

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, bugün, bizler için çok önemli bir gün; kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri bundan tam elli bir sene önce Attila Harekâtı'yla Kıbrıs'ta akan kanı durdurmuş ve Kıbrıs Türklerini İngiliz işgalinden bu yana gördükleri zulümden de kurtarmıştır.

Ben bu vesileyle Kıbrıs Türk millî mücadelesinin önderi Doktor Fazıl Küçük'ü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'i, Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan'ı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kahraman şehitlerimizi rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun, gazilerimizi de...

Hepimizin hafızasına kazınan da bir resim vardır; hatırlayın. Binbaşı Nihat İlhan'ın ailesi -kendisi o gece evde yoktu- eşi Mürüvvet, çocukları Kutsi, Hakan ve Murat oradaki Rum çeteleri tarafından haince küvette katledilmişlerdir. Türk ordusunun garanti anlaşmasına istinaden burada yapmış olduğu tamamen meşru bir müdafaadır ve meşru zemin üzerine gerçekleşmiştir. Bugün Kıbrıs Barış Harekâtı'nı "işgal" Türk ordusunu ise "işgalci" olarak tanımlamak da akla ziyan bir davranıştır.

Bakın, Edirne'deydik biz, Edirne'deki bizim arkadaşlar benimle şu afişleri paylaştı: Bu, Yunanistan'da -seyahat edenler olursa görecek- 2023 yılından beri hâlen ana yollar üzerinde asılmış afişler. İşte "İşgalci, kanlı Türkler." diye altında ibare var. Bununla alakalı Dışişleri Bakanlığının bir girişimde bulunması lazım. Bizler, Kıbrıs'ta iki toplum olduğunu, barışı, huzuru bir taraftan isterken Yunanistan'da bu afişler sokaklarda asılıyor; Kuzey Kıbrıs'tan Güney Kıbrıs'a akan bir kanı ifşa eden bir afiştir bu. Bununla alakalı olarak da ben buradan Dışişleri Bakanlığının müdahale edip bunların kaldırılması yönünde çaba göstermesini talep ediyorum. Ki bugünlerde Yunanistan'daki soydaşlarımızın yaşamış olduğu başka hukuki problemler de var ve gün geçtikçe de bu artıyor. Görüyorsunuz, bütün bu olan bitene rağmen hâlen "komşu devlet" dediğimiz Yunanistan'ın asmış olduğu afişler; emelleri ortada.

Bugün muhtemelen Meclisin tatile girmeden önceki son günü. Akşam itibarıyla her şey yolunda giderse Meclis tatile girmiş olacak. Sabah bugün yapacağım konuşma üzerine düşündüğümde dedim ki herhâlde biraz geçmiş dönemi değerlendirip biraz da önümüzdeki dönemde bu dönem yaşadığımız olumsuzlukların olmaması için neler yapılması gerekir, onun üzerinde durmakta fayda var fakat fark ettim ki zihnimin büyük kısmını -ki sadece benim değil birçok insanın zihninin büyük kısmını- önümüzdeki dönemde bu başlatılan süreçle alakalı sorular meşgul ediyor ve edecek de. Yani ekim ayından itibaren hatta ekim ayından önce de bu konu Türkiye'nin ana gündemi olacak. Öyle görülüyor ki yönetimsel anlamda, yönetsel olarak bu Meclisin genel kanaatinden biz ayrılıyoruz. Zira bir komisyon çalışmalarına başlayacak. Biz bu komisyonda yer almayacağımızı da beyan etmiştik. Farklı bir duruşumuz var ve bu konuda tek kaldığımızı da biz görüyoruz. Zıtlıklar fayda getirir, zıt fikirler, zıt düşünceler de süreçleri besler. Bizler bu süreçte İYİ Partinin, bizlerin hissesine ne düştüğünün de gayet farkındayız.

Elimizde çok büyük bir değer var, elimizde çok büyük bir kıymet var. Bizler, bu coğrafyada çevremizdeki birçok ülkeye kıyasla, yaşadığımız birçok olumsuzluğa rağmen bir arada tutan ortak bir kimliğe sahibiz. Bu, çok büyük bir değer ve çok büyük bir kıymet. Bu ortak kimlik sayesinde, biz, bir Suriye, bir Irak, bir Libya, bir Lübnan olmaktan kurtulmuşuz. Sanırım, bu Meclis çatısı altındaki hiçbir milletvekili de Türkiye'nin bu saydığım ülkelere benzemesini istemez, böyle bir arzusu da olmaz. Türkiye kendine has, özgün bir ülkedir; az önce bahsettiğim çok meşakkatli, çok kıymetli olan bu değeri de cumhuriyet var etmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Cumhuriyet, insanlarımızı, vatandaşlarımızı belli bir coğrafyaya sıkıştırmamıştır, kimsenin etnik kökenine bakarak makam, mevki sahibi yapmamıştır. Zira Türk ordusunda çok üst düzey komuta kademelerinde biz Çerkez kökenli vatandaşlarımızın komutan olduğunu gördük, Kürt Başbakan, Kürt Meclis Başkanı gördük; olsun, olmalı, olmaması zaten bir sıkıntıdır. Bu, bizim ülkemizde hiçbir zaman mesele olmamıştır. Bu topraklarda her türlü sorunla baş ederken bizler hep birlikteydik, sen osun, ben buyum demedik, her şeyi birlikte göğüsledik. Her yerde kapı komşusu olduk, kız alıp verdik. Her yerde birbirimize kızdık, her yerde birbirimiz için kavga ettik. Her yerde nefsimize zaman zaman yenik düştük ama her yerde birbirimizi bildik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Derler ya "Bilenler birbirini bulurlar, bulanlar da olurlar." diye, bu kıymetli hazineyi, bu kıymetli değeri yani bizi bir arada tutan ortak kimliğimizi tahrip edecek ve bunu yok edecek bir sürecin içerisine girersek ipi kopmuş tespih taneleri gibi bu ülke dağılır, su görmemiş kum taneleri gibi savrulur. Buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz.

İYİ Partinin, Türkiye Cumhuriyetinin ve Türk milletinin sonsuz geleceği dışında da hiçbir beklentisi yoktur. Biz, Türk gençleri birbirini kırsın istemiyoruz; biz, Türk gençleri yabancı büyükelçiliklerin kapısında gelecek hayali kursun istemiyoruz, dışarıda başı önde dolaşsın istemiyoruz. Allah milletimize ve devletimize zeval vermesin diyorum. Kapanan bu dönemden dersler çıkarıp yeni dönemin de hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.