| Konu: | 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 51'inci yıl dönümüne, Suruç katliamına; 5'inci Genel Başkanları Altan Öymen’nin ve 25’inci, 26'ncı, 27'nci Dönem Bursa Milletvekilleri Lale Karabıyık ile 24'üncü Dönem Antalya Milletvekilleri Gürkut Acar'ın vefatlarına, Mehmet Murat Çalık'ın sözlerine, Mecliste düzenlediği basın toplantısında Nermin Abadan Unat hakkında yazılan kitaptan alıntı yapan milletvekiline ve Meclisin tatile girecek olmasına ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 20.07.2025 |
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, bugün ülkemiz ve bölgemiz tarihi açısından son derece önemli bir günü yaşıyoruz. 20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı'nın 51'inci yıl dönümü. Orada, bir askerî harekâtla, adada devam eden zulmü bitirmek ve barışı getirmek amacıyla askerlerimiz oraya indi. 37'nci Koalisyon Hükûmetini, rahmetli Bülent Ecevit'i, rahmetli Necmettin Erbakan'ı, tüm Bakanlar Kurulu üyelerini bu kararlı tutumları nedeniyle kutluyorum. Her türlü baskıya rağmen bu harekâtı olması gereken yere kadar ilerletmişler ve oraya barışı götürmüşlerdir. Elbette, bu operasyonda, bu savaşta şehit olan, hayatını kaybeden askerlerimize Tanrı'dan, Allah'tan rahmet ve gazilerimize uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.
Yine, takviminden, takvim yapraklarından bazen kan damlayan bir ülkeyiz, Suruç'ta bundan on yıl evvel 33 kişi katledildi. Bunlar düş yolcularıydı ve bir barış ve demokrasi sürecini yürütmeye gayret ediyorlardı. Peki, aydınlatılabildi mi? Suruç katliamı neden yapıldı? Gerçekten, bu talimatı verenler kimlerdi? Arkasındaki güçler neydi, amaçları neydi? Bugüne kadar, maalesef, ortaya çıkartılamadı. Bunlar ortaya çıkartılamadan Türkiye'nin demokrasisinin bir düzlüğe çıkacağını beklemek maalesef boş bir hayal olmaktan öteye gitmiyor.
Evet, içinde bulunduğumuz günler partimiz açısından hem süregelen hukuksuz operasyonlar hem de acı kayıplarımız üzerinden zor günler. 5'inci Genel Başkanımız Sayın Altan Öymen'i kaybettik. Yarın Mecliste ve partimizde yapılacak törenlerden sonra İstanbul'da toprağa vereceğiz kendisini. Burada başsağlığı dileklerini bize ileten siyasal partilerin Değerli Grup Başkan Vekillerine ve milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Aynı şekilde, 25'inci, 26'ncı, 27'nci Dönem Milletvekilimiz ve geçmişte Genel Başkan Yardımcılığımızı yapmış Lale Karabıyık'ı uzun süre mücadele ettiği hastalığa yenik düşerek kaybetmenin de büyük acısını duyuyoruz. Yarın Bilecik'te toprağa verilecek. Bir iktisat profesörü, eğitim politikaları alanında yetkin bir uzman idi. Kendisine de Tanrı'dan rahmet, kederli ailesine ve tüm camiamıza başsağlığı diliyoruz.
Ve nihayet, geçen hafta, yine beraber milletvekilliği yaptığım Antalya Barosunun eski Başkanlarından ve 24'üncü Dönem Antalya Milletvekilimiz Gürkut Acar'a da Tanrı'dan rahmet diliyorum.
Evet, değerli arkadaşlar, birer sözcük gibi geçiyoruz. Dün İzmir'de Şehir Hastanesinin önünde elleri ve dudakları titreyen bir anneyle, itiraf edeyim ki zaman zaman gözlerine bakamayarak sohbet etmek zorunda kaldım. Zorunda kaldım diyorum çünkü söyleyecek sözüm yoktu. 106 kilogram olarak 23 Martta tutuklanan Mehmet Murat Çalık bugün 85 kilogram, 21 kilogram vermiş. Geçmişteki lenfoma ve lösemi teşhisleri üzerinden bugün nüks sınırında olduğuna ilişkin İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin verdiği raporu kabul etmeyip kendisini İstanbul'da tetkiklerden sonra Metris'e koyan, tekrar İzmir'e gönderen, "Bir rapor da şehir hastanesinden al gel." diyen bir akıl tutulmasının, bir zulmün maalesef esiriyiz.
Ben Mehmet Murat Çalık kardeşimin buraya ilişkin, bizlere ilişkin sözlerini iletiyorum size: "Hangi partiden olursanız olun vicdanı olan herkes ne yapacaksa bugün yapsın; ya değilse, iş işten geçtikten sonra bana, aileme sabır dilemeye kimse gelmesin." Bu söz buraya gidiyor, buradaki mermer duvarlara çarpıyor ve bize geri dönüyor. Vicdanı olan herkesin bu söze dikkat etmesini öneriyorum. Sadece Mehmet Murat Çalık'a değil aynı durumdaki tüm tutuklu ve hükümlülere bir an evvel adaletin tesis edilmesi gerektiğini de ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlar, geçen hafta ya da dün bu Meclisin çatısı altında bir basın toplantısı yapıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Milletvekili sıfatı taşıyan şahıs garip sözler söyledi, burada tekrar edemeyeceğim sözler ve bu sözlere olması gerektiği sertlikte cevap vermenin bana ve partime yakışmayacağını düşündüğüm için yazarak, sözlerindeki, veri varsa, onları toplayarak zaman geçirdim.
Nermin Abadan Unat 1921'de doğuyor, 2021 yılında yani 100'üncü yaş gününde kendisi hakkında bir kitap yazılıyor ve bu kitaptan bir alıntı yapıyor milletvekili sıfatını taşıyan şahıs. Diyor ki Nermin Abadan Unat... 1940'lı yılları kastediyor sanırım. Bir köye bir müfettiş gidiyor, o müfettiş o köyde okul olmadığını görünce bir söz söylüyor, o sözü birisi duyuyor, o duyan birisi Yavuz diye birine aktarıyor. Yavuz kim acaba diye bakıyoruz; Yavuz muhtemelen Nermin Abadan'ın eski kocası. O da 20'li yaşlardaki Nermin Abadan Unat'a söylüyor. O da 100 yaşına gelince yani seksen yıl sonra bunu hatırlıyor; kitapta 100 tane olumlu şey söylerse bunu da olumsuz bir şey olarak söylüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ve o milletvekili sıfatını taşıyan şahıs, bunu, Cumhuriyet Halk Partisine bir hakaret olarak, çok ağır bir şekilde söylemekte bir tereddüt etmiyor. Bu sözü ağzımı alamamam ona o cevabı hak ettiği şekilde vermekten geri duran bir adam olduğumu göstermiyor, yalnızca hicap ediyorum. Ama şunu ifade edeyim: 1932 ile 1937 yılları arasında Celal Bayar o tek parti devletinin İktisat Vekilidir, 1937-1939'da Celal Bayar o tek parti devletinin Hükûmetinin Başvekilidir, 1943'e kadar da İzmir Milletvekilidir ey tarih bilmez adam! Adnan Menderes Aydın Milletvekilidir ey tarih bilmez adam! Dünyanın en büyük ekonomik buhranını o memleket sanayileşme adımıyla aşmıştır, düşman çizmeleriyle evlerin mahremlerine girilirken İkinci Dünya Savaşı'nda bu memleket esirgenebilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Dolayısıyla, beyin ile ağız arasındaki o mesafe o kadar düşük olmamalı; hangi sıfatla, nerede görev yaptığının farkına var yoksa bu memleketi sana en ağır cevabı verir. Yalnızca o düzeye inmek istemiyorum, bunu açıkça ifade etmek isterim.
Tabii, bir son söz: Meclis kapanıyor, İklim Kanunu'nu geçirdik, geçirdiniz; madenlere her türlü süper izni veren, zeytinlikleri mahveden yasayı geçirdiniz; turizm emekçilerine kapitalizmin en ağır koşullarında çalışma dayatması yapan düzenlemeleri geçirdiniz ama asgari ücreti artırmadınız. En düşük emekli aylığı 16 bin lira seviyesinde yani açlık sınırının 10 bin liradan fazla altında. Çiftçiler kan ağlıyor, gençler gelecek görmüyor, adalet ve ekonomi bitmiş, şimdi Meclis tatile giriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
GÖKHAN GÜNAYDIN (İstanbul) - Ben söyleyeyim; Meclis tatile girmemelidir ama Meclisin kendisi de sermayenin sınırsız imkânlara kavuşması için bir mesaiye dayatılmamalıdır, Meclis Türkiye'nin bekleyen sorunlarını çözmek için gayret etmelidir. Türkiye'de 40 derece sıcağın altında tarlada çalışan işçi kardeşlerimiz varsa veya en ağır trafik koşullarında yemek taşıyan kuryeler varsa herhâlde bu ortamda milletvekillerinin de memleketin yararına olan çalışmaları sürdürmesinde bir sakınca olmayacağını düşünüyorum.
Ben bu düşüncelerle Genel Kurulu ve bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)