GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İsrail'in Gazze saldırısı, Filistin halkına yaptığı soykırım ve zulüm ile kıtlık politikaları ve bölgede var olan güncel duruma ilişkin konuşması
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:29.08.2025

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, İsrail'in Gazze'de ve işgal altındaki tüm Filistin topraklarında gerçekleştirdiği soykırım ve zulüm ile bölgedeki saldırganlığı ve yayılmacı eylemleri hakkında içinde bulunduğumuz bu dönemde yani 28'inci Yasama Döneminde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu olarak 6 adet ortak bildiri ve Başkanlık tezkeresi kabul edilmiştir. Bugün de İsrail'in Filistin halkına karşı saldırganlığını artırması, Gazze'deki kıtlığı bir imha silahı olarak kullanması suretiyle soykırımda yeni bir boyuta geçmesi vesilesiyle ve Gazze'yi tamamen ilhaka kalkışmasını görüşmek üzere bir araya geldik.

İsrail'in on yıllardır Filistin halkına karşı sürdürdüğü işgal, imha ve ilhak politikalarının son iki yıldır soykırım boyutlarını çoktan aştığı görülmektedir. Esasında, artık kelimelerin yetersiz kaldığı bir noktadayız, siyonist İsrail'in yaptıklarını ne "zulüm" ne "vahşet" ne "barbarlık" ne "katliam" ne de "soykırım" sözcükleri tanımlamaya yeterli değildir. Şimdiye kadar, büyük çoğunluğu kadın ve çocuk olan 70 bine yakın insan katledilmiştir, sivil altyapı kasıtlı şekilde hedef alınmış; okullar, ibadethaneler ve hastaneler alçakça bombalanmıştır. Daha birkaç gün önce Gazze'nin güneyindeki Nasır Hastanesine yönelik saldırılarda hastalar, sağlık çalışanları ve uluslararası basın mensupları dâhil olmak üzere onlarca masum insan dünyanın gözü önünde katledilmiştir. Gazze'deki 36 hastaneden 33'ü ya tamamen yıkılmış ya çok ağır hasar almıştır yani Gazze'de sağlık hizmetleri fiilen verilemez bir noktaya gelmiştir. Açlık ve kıtlık, aylardan beri masum insanlara karşı bir yok etme yöntemi olarak kullanılmaktadır, öyle ki gıda yardım konvoyları bile siyonist barbarlarca ölüm tuzaklarına dönüştürülmüştür. İsrail, Gazze'de işgal harekâtını genişletme kararı alarak insanlık suçlarını sürdürmeye devam etmektedir. İsrail'in Gazze halkını bilerek ve isteyerek açlığa ve kıtlığa mahkûm ettiği Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar tarafından da doğrulanmıştır. İsrail derhâl ateşkesi kabul etmeli ve tüm silahlı birimlerini bölgeden çekmelidir. Hazırlanan uluslararası insani yardım ve imar planları temelinde Gazze'nin acilen yeniden ayağa kaldırılması sağlanmalıdır. Bölgenin yönetimi Filistinlilere ait olmalı, güvenliği ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü tarafından teminat altına alınmalıdır hatta geçtiğimiz günlerde İrlanda Cumhurbaşkanının da ifade ettiği şekilde, Gazze'de insani yardım şartlarının sağlanması amacıyla Birleşmiş Milletler tarafından bir güç gönderilmesi ivedilikle sağlanmalıdır.

Değerli milletvekilleri, İsrail'in barbarlığı bildiğiniz gibi sadece Gazze'yle sınırlı değildir, Kudüs ile Batı Şeria'da da silahlı güçleri ve gaspçı yerleşimcileri vasıtasıyla Filistinlilere uyguladığı şiddet fütursuzca artırılmış; toprak işgalini, yasa dışı yıkım ve yerleşim inşasını hızlandırmışlardır. Son olarak, oldukça hassas bir bölge olan "E1 Bölgesi" olarak tanımlanan topraklarda da Kudüs'ün doğusunu Batı Şeria'dan ayırmayı amaçlayan yeni bir yasa dışı yerleşim yerinin oluşturulma kararı uluslararası camiada büyük bir infiale yol açmıştır.

Sayın milletvekilleri, diğer yandan, İsrail Parlamentosu da uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve İmar Ajansının faaliyetlerini yasaklayan, Gazze ve Batı Şeria'ya insani yardımların ulaşmasını engelleyen, Filistin topraklarına el koyan kanunları kabul etmekte, Filistin topraklarının ilhakı çağrısında bulunan kararlar almaktadır. Ezcümle, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki her eylemi uluslararası hukukun açık bir ihlalidir, savaş suçudur, soykırımdır.

Sayın milletvekilleri, soykırımcı Netanyahu çetesinin acımasız eylemlerine karşı dünyanın her köşesinde halkların tepkisi her geçen gün artmakta, büyümektedir. Bu caniler çetesine karşı insanlık cephesi dil, din, ırk ve coğrafya ayrımı olmaksızın sesini daha da yükseltmekte; dünyanın neredeyse her ülkesinde, her başkentinde siyonist İsrail telin edilmektedir. Bu sebepledir ki yakın bir zamana kadar sessiz kalarak veya mazeretler üreterek İsrail'e destek veren Batılı ülke hükûmetleri ve parlamentoları dahi İsrail'e tepki göstermeye başlamışlardır. Bazı Batılı ülkeler gelecek ay Filistin'i tanıma kararını almaya hazırlanmaktadır, birçok Batılı ülke İsrail'e karşı yetersiz de olsa yaptırım kararlarını almak üzeredir. Esasen, başta ülkemiz olmak üzere Asya, Afrika ve Latin Amerika devletleri bu konuda öncü rol oynamaktadır. Dünya parlamentolarında İsrail'e daha etkin yaptırım uygulanması yönünde baskılar artmakta, sesler yükselmekte hatta aksi tutumlar siyasi sorunlara dahi neden olmaktadır; nitekim, bunun bir örneği olarak, Hollanda Dışişleri Bakanı ve partisinden 7 Bakanın Hollanda Parlamentosunun İsrail'e ek yaptırım kararı almaması üzerine koalisyondan ayrılması Hollanda'da siyasi bir krize yol açmıştır. ABD Kongresi'nde dahi İsrail'in Gazze'de ateşkesi kabul etmesini ve insani yardımları engelleme politikasına son vermesini isteyen üyelerin sayısı artmaktadır. İsrail'e Amerikan kamuoyunda verilen destek de her geçen gün azalmaktadır.

Kıymetli milletvekilleri, İsrail'in soykırım ve ilhak politikalarına karşı koymak ve insanlık cephesine destek olmak amacıyla parlamenter alan dâhil çok boyutlu ve çok yönlü çabalarımızı artırarak sürdürmek zorundayız. Soykırımcı Netanyahu ve çetesinin uluslararası alanda daha fazla tecrit edilmesi için elimizden gelen her türlü çabayı ortaya koymalıyız. Bu amaçla Gazi Meclisimizin attığı önemli adımlar olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi oy birliğiyle aldığı kararlarla İsrail'in Filistin'deki katliamlarını ve bölgedeki saldırılarını güçlü şekilde defaatle kınamıştır. Uluslararası Adalet Divanında İsrail'in Gazze'de soykırım işlediği suçlamasıyla Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından açılan davaya Türkiye'nin müdahil olması sürecinde de Meclisimiz aktif katkı sunmuştur.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, hatırlayacağınız üzere, burada Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı geçen sene konuk ederek Filistin devletinin sesinin uluslararası camiada duyulmasına büyük bir katkı sunmuştur. Meclisimiz Parlamenterler Arası Kudüs Platformu'na destek olmaktadır. Ayrıca, bu yıl nisan ayında Türkiye Büyük Millet Meclisinin öncülüğünde İstanbul'da tesis ettiğimiz Filistin'i Destekleyen Parlamentolar Grubu kurumsal seviyede Filistin davasının uluslararası mücadelesindeki öncü kuruluşlardan biri olmaya adaydır.

Değerli milletvekilleri, 7 Kasım 2024 tarihinde Brezilya'da katıldığımız P20 Parlamento Başkanları Zirvesi'nde "İsrail'in Birleşmiş Milletler üyeliğinin askıya alınmasının tartışılması vakti gelmiştir." diye ifade etmiştim. Maalesef, artık sözün bittiği yerdeyiz. Gözlerimizin önünde bir halk, kadınıyla çocuğuyla, yaşlısıyla genciyle katlediliyor hatta açlıktan ölüme mahkûm ediliyor. Bugün artık somut adımların acilen atılması ve İsrail soykırım politikalarından dönene kadar, vazgeçene kadar Birleşmiş Milletler dâhil tüm uluslararası kuruluşlardaki üyeliklerinin askıya alınmasını teklif ediyorum, uluslararası camiaya ilan ediyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Türkiye Büyük Millet Meclisi, tüm siyasi gruplarıyla, tüm milletvekilleriyle Filistin halkının meşru haklarının savunulması, Filistin devletinin daha fazla ülke tarafından tanınması, iki devletli çözüm perspektifinin sonuna kadar korunması, İsrail'in işgal ettiği Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve sömürge suçlarının durdurulması ve sorumlularının mahkemelerde hesap vermesine yönelik uluslararası çabalara öncülük etmeye ve katkı sunmaya devam edecektir.

Yüce Meclisimizin bugünkü olağanüstü toplantısı hiç şüphesiz bu tarihî sorumluluğumuzun bir gereğidir. Masum ve mazlum Filistin halkının haklı davasını savunmak bizim için insani, İslami ve tarihî bir sorumluluktur. Filistin davası, kim ne derse desin, bizim için, Türkiye için, milletimiz için millî bir davadır. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)

Tam anlamıyla özgür ve egemen Filistin Devleti'nin kurulmasını sağlayana kadar bu mücadeleye Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak destek olacağımıza, öncülük yapacağımıza bir kere daha buradan söz veriyor, bu duygularla yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)