GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:02.10.2025

DEM PARTİ GRUBU ADINA KEZBAN KONUKÇU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı en son bir araştırma açıkladı. 2025 yılında ocak ve haziran dönemleri arasında yaklaşık 20 milyon yurttaşımız sosyal yardımlarla yaşamını sürdürmek zorunda kalıyor. Yine bu araştırmaya göre, "aşırı yoksul" kategorisindeki yurttaş sayısı ise 12 milyonu bulmuş görünüyor.

Şimdi, bir de TÜRK-İŞ'in en son açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırlarına bakalım: Açlık sınırı 28 bine, yoksulluk sınırı 91 bine dayanmış durumda. Şu anda var olan asgari ücret açlık sınırının 6 bin lira altında neredeyse, hele yoksulluk sınırının ne kadar altında söylemeye bile gerek yok sevgili arkadaşlar. Peki, ne oluyor bu arada? Türkiye'deki milyonerlerin sayısı artıyor. Yoksulluk sınırı bu hâldeyken Türkiye'deki milyonerlerin sayısına baktığımızda, 2022 yılında Türkiye'de 30 milyon doların üzerinde servete sahip olan kişi sayısı 1.761 iken bu, 2023'te 1.932'ye çıkıyor yani milyonerlerin sayısı artarken yoksulluk her geçen gün artıyor. Peki, ne diyorlar? "Ülke büyüyor, büyüme var." falan diyorlar ama biz bir bakıyoruz ki kim büyüyor, kim küçülüyor; gayrisafi millî hasıladan emeğin payı AKP'li yıllarda yüzde 29,2'den yüzde 18'e düşüyor. Peki, enflasyon ne hâlde bu yalan üretme makinesi TÜİK'in verilerine göre? OVP iki yıl içinde enflasyonu yüzde 39'dan sadece yüzde 35'e düşürebilmiş, o da nasıl olmuş birazdan değineceğim. Bir de enflasyon raporu açıklandı Merkez Bankasının. Bu arada geniş tanımlı işsizlik de iki yıl içinde yüzde 22,7'den yüzde 31'e çıktı; çok büyük bir başarı sevgili arkadaşlar(!) Bu arada gıda enflasyonuna bakıyoruz, gıda enflasyonu da Kasım 2022'de yüzde 102,55'e çıkmıştı bütün dünya rekorlarını kırarak yani emekçiler sadece yoksul değil açlıkla sınanıyor ve bu, milyonlara tekabül eden bir sayıda. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 2025 yılının 3'üncü Enflasyon Raporu'nu açıkladı, şimdi biz bu rapora baktığımızda şöyle bir yaklaşım var: "Döviz kurlarındaki dalgalanma sınırlı kaldı, enerji fiyatları ılımlı seyrediyor." Ne olacak böyle olunca? "Maliyetler nispi olarak gerileyecek, maliyetler gerileyince de enflasyon düşecek." diyor ama biz bakıyoruz, bir türlü o enflasyonu düşüremiyorlar. Neden? Çünkü şirketlerin, büyük holdinglerin kârlarıyla başa çıkamıyorlar, o kârları denetleyemiyorlar. Yani enflasyonu düşürmek için sürekli olarak iktidarın, Sayın Mehmet Şimşek'in yapmak istediği şey emekçilerin ücretlerini düşük tutmaya çalışmak ama bir taraftan da şirketlerin kârları denetlenmediği için enflasyonla da başa çıkamıyorsunuz maalesef ki.

Bir OVP planı daha açıklandı, çok başarılı olmuş gibi sanki iki yıllık plan. 2'nci OVP planına baktığımızda hiçbir değişiklik yok. Yalandan işte "yeşil dijital dönüşüm" "sıfır emisyon" falan, bir bakıyoruz ki yine emekçilerin ücretlerinin baskılanması var. Böyle bir şey daha eklemişler, buna dikkatinizi çekmek isterim; tamamlayıcı emeklilik sistemini dâhil etmişler, bununla da emekçilerden zorunlu emekliliğe kesilecek, tamamlayıcı emeklilik sistemine, böylece kıdem tazminatına konmaya çalışıyorlar; buna da dikkatinizi çekmek isterim çünkü gözden kaçmış olabilir, arada derede böyle gözden kaçırarak iş yapmayı çok iyi becerirsiniz çünkü siz!

Sevgili arkadaşlar, yoksullukta en çok canı yanan bir diğer kesim ise üniversite öğrencileri. Biliyorsunuz, akademik yıl başladı, Türkiye'de 7 milyon öğrenci akademik yıla başladı. Nasıl başladı? Artan yurt ve kira fiyatları, yetersiz burs ve krediler, gitgide yükselen maliyetler, yaşam giderleri içinde öğrenciler daha diplomalarını almadan hayat mücadelesine girdi. Gerçi o diplomanın da bir garantisi yok, onu alacak da ne olacak? "Onu alacağım da ne olacak?" diye düşünüyorlar öğrenciler, o da onlar için çok büyük bir kaygı konusu. Ekonomik sorunlar öğrencilerde barınma sorunu, beslenme yetersizliği, geçim sorunu yaşattığı gibi psikolojik yıpranma, gelecek kaygısı da yaratıyor. Yani bu sistemin, AKP-MHP rejiminin, tek adam rejiminin bize sunduğu, emekçilere sunduğu şey şudur sevgili arkadaşlar: Saray rejimi neoliberal talan politikalarıyla emekçinin payını her geçen gün azaltırken genel olarak sermayenin, özel olarak da yandaş sermayenin büyümesi için canhıraş çalışmaktadır. Maden yasası, rezerv alan ilanları, orman yangınları, el konan şirketler; bütün bunlar bunların en somut göstergesidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun tamamlayın.

KEZBAN KONUKÇU (Devamla) - Tamamlıyorum.

Evet, bu koşullarda milyonlarca emekçi açlık sınırının altında yaşarken; öğrenciler yaşam mücadelesi vermekten, hayat mücadelesi vermekten okuyamazken, gelecek kaygısı taşırken; kadınlar öldürülürken, yoksulluk bu hâldeyken bizim çözüm önerimiz nedir? Halkın kaynaklarının, gelirlerin halka aktarılması ve bu yoksulluğun bu anlamda bir an önce son bulmasıdır. Bununla ilgili mücadelemizi de her alanda sürdürmeye devam edeceğiz.

Teşekkür ederim. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)