GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:2
Tarih:02.10.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; öncelikle bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisinde törenle Maraş'a, yarın da inşallah ebedi âleme uğurlayacağımız 19'uncu Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiller'i rahmetle anıyorum. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.

Yine, 28'inci Dönem Dördüncü Yasama Yılımızın hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumu 2024 Yılı Yıllık Raporu, maalesef, ülkemizdeki demokrasi, hukuk ve insan hakları manzarasının biraz da ibretlik bir özeti gibidir. Oysa Kamu Denetçiliği Kurumunun amacı bellidir; öncelikle, halkı keyfî ve hukuksuz uygulamalara karşı korumak, bununla birlikte pek tabii ki vatandaşın hakkını, özgürlüğünü, onurunu güvence altına almaktır. Peki, tanık olduğumuz ve gördüğümüz tablo nedir? Şöyle bir bakalım: 2011 yılı Demokrasi Endeksi'nde 88'inci sırada olan Türkiye bugün ne yazık ki 103'üncü sıradadır; aynı yıl Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 97 ülke arasında 71'inci sıradayken bugün 138 ülke arasında 117'nci sıraya ne yazık ki düştük; Basın Özgürlüğü'nde ise 2012'de 148'inci sırayken bugün 159'uncu sıraya gerilemiş durumdayız. Yahu, hâlen daha Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvurularda Türkiye Avrupa'da açık ara 1'inci. Bakın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, 2024 yılında yapılan tüm şikâyetlerin yüzde 36'sı Türkiye kaynaklı. Sadece bu trajik oranın bile iktidarınız için aslında tek başına bir utanç vesilesi olması lazım.

Peki, Kamu Denetçiliği Kurumu ne yapıyor? Maalesef, Kurum sadece tavsiye kararları yayınlıyor, idareye mektup gönderiyor, nasihat ediyor. Neden? Çünkü hiçbir yaptırım gücü yok. Dostlar alışverişte görsün misali işte, böyle suya tirit raporlar üzerine konuşuyoruz. Bu yüzden de konuyla ilgili raporlarda süslü cümleler oluyor; öyle olunca da ortaya da halkın hayatını ilgilendiren, öyle dişe tırnağa dokunur tek bir çözüm de üretilemiyor.

Bakınız, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanması sonrası anayasal hakkını kullanarak sokağa çıkan, başta yüzlerce öğrenci olmak üzere çok sayıda vatandaşımız gözaltına alınmış, tutuklanmış ve bir kısmı ev hapsine mahkûm edilmiştir. Peki, bütün bunlara karşı Kamu Denetçiliği Kurumundan ses çıktı mı? Bir sessizliğe büründü evet, böylece kendi varlığını da ne yazık ki tartışmalı hâle getirdi.

Yine, hazin gerçek şudur ki Kamu Denetçiliği Kurumu şeklen vardır, içerik ve etki bakımından ne yazık ki işlevsizdir çünkü bağımsız değildir, yaptırım gücü yoktur çünkü iktidarın gölgesinde hareket etmek zorunda bırakılan ne yazık ki edilgen bir kurumdur. Oysa olması gereken tam olarak şudur: "Ombudsman" dediğiniz idareye karşı tam bağımsız olmalıdır; istediği konuda inisiyatif alabilmeli, resen harekete geçebilmelidir. Cezaevlerine, gözaltı merkezlerine girip denetim yapabilmelidir. Davalara müdahil olabilmeli, gerekirse disiplin soruşturması başlatabilmelidir. Sadece şikâyetlere cevap veren değil kamu politikalarını etkileyen güçlü bir organ olmalıdır.

Biz İYİ Parti olarak bu rapora işte bu nedenlerle muhalifiz çünkü biz güçlü bir ombudsmanlık mekanizmasının Türkiye demokrasisinin sigortası olacağına da inanıyoruz ama iktidarınızın ne yazık ki çarpık anlayışı ortadadır. Siz ne bağımsız denetim ne şeffaflık ne de hesap verebilirlik istiyorsunuz. İşte, bütün sorun aslında tam da buradadır.

Sayın Başkan, muhterem milletvekilleri; malum, Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinde kapitülasyon gibi bir doğal gaz anlaşması imzalandı. "Mercuria" adlı bu şirket İsviçre merkezli, Cenevre'de faaliyet gösteren bir enerji devi olarak lanse edilse de Mercuria, evet, İsviçre merkezli görünüyor ama finansal ve hukuki yapısı Kıbrıs Rum Kesimi'nde kayıtlı şirketler üzerinden yürüyor.

Şimdi buradan soruyorum: Biz Amerikan doğal gazı için milyarlarca dolar ödeyeceğiz. Peki, o paranın bir kısmı Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne mi akacak; Rum bankaları mı kazanacak, Rum ekonomisi mi beslenecek?

Yine soruyorum: Bu şirketin ortaklık yapısı nedir, İsrail bağlantısı var mıdır? Bugün, Kıbrıs'ın güneyinde İsrail şirketleriyle birlikte doğal gaz sondajları yapılıyorsa, Amerikan savunma sistemleri kuruluyorsa, 280'den fazla İsrail şirketi oraya yerleşmişse bizim paramız hangi kasaya gidecek? Buradan çağrımı yineliyorum: Enerji Bakanı, Ticaret Bakanı, Hazine Bakanı derhâl çıkıp açıklama yapmalıdır. Bu 3 bakanın yanıtlaması talebiyle zaten 3 ayrı soru önergesi verdiğimi de bu vesileyle hatırlatayım. Milletin parasıyla Kıbrıs Rum Kesimi beslenemez, milletin parasıyla İsrail'in enerji tekelleri zengin edilemez. Şeffaflık istiyoruz, hesap soruyoruz ve derhâl cevap bekliyoruz.

Değerli Başkan, sayın milletvekilleri; evet, şimdi, şu fotoğrafı buraya koyayım, bir kahraman Türk subayının. Milletimizin içini acıtan bir başka konu da ömrünü terörle mücadeleye adamış kahraman bir Türk subayının apar topar derdest edilip zindana atılmasıdır. Bilinmelidir ki kahraman komutan Emekli Albay Orkun Özeller kardeşim vatanı için hayatını hiçe saymış fedakâr bir Türk subayıdır. O öyle bir vatanseverdir ki Hulusi Akar'ın Amerikalılardan gerine gerine aldığı üstün hizmet madalyasını "Benim ülkemin düşmanı PKK'ya, YPG'ye silah ve para yardımı yapan bir ülkenin madalyasını almayı onurum asla kabul etmez." diyerek İncirlik'te elinin tersiyle itmiştir. Orkun Özeller'i şöyle de hatırlatabiliriz: Kendisi Bandırma Vapuru'yla Samsun'a çıkan Millî Mücadele komutanlarından Kemal Doğan Paşa'nın da torunudur yani fıtrat değişir sanma, o kan yine bu kandır. Canını, kanını bu topraklar için feda etmeye adamış, terörle mücadelede ön safta yer almış, milletin onuru için başını öne eğmemiş tertemiz bir vatan evladıdır Orkun Özeller. Ama bugün ne görüyoruz? Onu tehdit edenlere, hedef gösterenlere dokunulmazken Orkun Özeller önce gözaltına alınmış, ardından tutuklanmıştır. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu, İmralı'daki teröristbaşını muhatap alanların serbestçe dolaşması, PKK'yla masaya oturanların itibar görmesi demektir. Buna karşılık vatanını, milletini savunanların, memleketini sevenlerin tutsak edilip zindanlara atılması demektir. Onlarca, yüzlerce PKK'lı eli kanlı cani sokaklara salıverilirken bir kahraman Türk subayı tutuklanıyorsa, tutukluluğa yaptığı itirazı dahi reddediliyorsa bu adalet değil resmen adaletin cinayetidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Tamamlayayım efendim.

BAŞKAN - Tabii, buyurun.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Devamla) - Bir telefonla rahip Brunson'u serbest bırakanlar utanmalıdırlar. Şunu herkes bilsin ki vatanseverlik tutuklanabilir ama bu milletin vicdanından asla silinemez. Bu anlamda, Orkun Özeller yalnız değildir. Bugün bir yeni bilgi aldım hem de on dakika önce. Ordu'da tutuklu bulunan Orkun Özeller'i pazartesi ziyaret etmek için Adalet Bakanlığına başvurduğumda dört saat önce Orkun Özeller'in Ordu Cezaevinden alınıp Silivri'ye şu anda nakledildiğini öğrendim. Niye? Ailesi Ordu'da. Ordu'da tutuklandı ve Ordu Cezaevinde. Belli ki herkes Silivri'yi görsün isteniyor. Unutmayın "Taşları bağlamışlar, köpekler serbest, eşkıya düze inmiş, yiğitler derdest."

Teşekkür ediyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)