Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 3 |
Tarih: | 07.10.2025 |
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yeni yasama yılımızın milletimizin dertlerine çözümler üreten hayırlı bir yıl olmasını diliyorum.
Ben de sözlerime, birçok milletvekili arkadaşımızın ifade ettiği gibi, Mersin'in Erdemli ilçesinde tarım işçilerini taşıyan bir minibüsün şarampole yuvarlanması sonucu 5 vatandaşımızın, hemşehrimizin hayatını kaybı, 14 vatandaşımızın da yaralanmasıyla sonuçlanan kaza hakkındaki üzüntülerimi bildirerek başlamak istiyorum. Vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılara da Allah'tan şifa diliyorum, ailelerinin acısını paylaşıyorum.
Bu vesileyle iki konuya dikkat çekmek istiyorum:
Birincisi, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın 2024 yılında yayımladığı, 2010 yılından beri olgunlaşarak gerçekten çok iyi bir çerçeveye oturmuş olan Mevsimlik Tarım İşçileri Genelgesi uygulanmamaktadır. Genelge, Çalışma Bakanlığını koordinatör bakanlık olarak ilan etmiş olmakla birlikte, tam 12 bakanlığa sorumluluk yüklemektedir. Bu genelgenin gereği yapılacak olsa trafik kazaları dâhil birçok mevzuda çok önemli iyileştirmelerin yaşandığı görülecektir.
İkinci bir konu: Mersin ve Adana başta olmak üzere Çukurova bölgesi ve ahalisinde mevsimlik tarım işçileri yaklaşık yirmi gündür grevdedir. Tarım işçileri her gün sabah dörtte evden çıkarak, beşte işbaşı yapacak olsa ve otuz günün otuz günü çalışacak olsa eline 26 bin lira geçiyor. Bunun bir sürü kesintisi var, bir sürü maliyet girdisi var ve tarım işçileri ücretlerinin artırılmasını istiyor. Çiftçiler de mevcut maliyetler içerisinde daha fazla işçilik maliyetini kaldırabilecek mecallerinin olmadığını söylüyor. Tarım işçilerini dinliyoruz, onlara hak veriyoruz; çiftçilerimizi dinliyoruz, onlara da hak veriyoruz; eğer iki taraf da haklı ama ortada bir sorun varsa o zaman devletin bu işe el atması gerekiyor. Daha önce Sayın Çalışma Bakanına teklif ettik, bu vesileyle hatırlatmak istiyorum. Toplum yararına çalışma programı, İŞKUR'un iş gücü programları tarım işçileri için de hayata geçirilmeli; işçinin emeğinin karşılığı ile çiftçinin ödeyebileceği rakam arasındaki makas devlet tarafından karşılanmalıdır. Bu, hem işçinin gündelik ihtiyaçlarını karşılar hem çiftçiye bir destek olur hem de gıda enflasyonunun kontrol altına alınmasında önemli bir argüman olur. Lütfen, meseleyi faiz-kur-döviz ve borsa üçgeninden, dörtgeninden çıkarın; toplumun gerçek hassasiyetlerine, sorunlarına gerçekçi çözümler getirin.
Sayın Başkanım, bugün, iki yıl önce Gazze'de başlayan 7 Ekim olaylarının yıl dönümü. Bu iki yıl boyunca en az 67 bin Filistinli bir soykırım programıyla hayatını kaybetti, her gün bir sınıf dolusu çocuk öldü, en az 13.400 öğrencinin artık yaşamadığını biliyoruz. Gazze'nin yüzde 88'i fiziken bir enkaz hâline geldi, 223 bin konut yıkıldı, 212 bin konut ağır hasarlı durumda; üniversiteler, okullar, hastaneler, kamu tesisleri yerle bir edildi. O kadar büyük bir azgınlık söz konusu ki tam 258 Birleşmiş Milletler çalışanı da hayatını kaybetti. Bütün bunlar bilinen en az rakamlar, gerçek rakamların ne olduğu ancak bu soykırım sona erdiğinde ortaya çıkacaktır.
Ve iki yıl sonra dönüp baktığımızda şunu görüyoruz: Yenildiler; sadece İsrail yenilmedi, sadece Netanyahu yenilmedi; sadece Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO, ABD ve Trump yenilmedi; İsrail'in soykırımına sessiz kalan, İsrail'in soykırımına lojistik destek sağlayan bütün kişiler, devletler ve şirketler yenildiler ve bir avuç insanın iradesi orada insanlık adına bir destan yazdı. Biz, bugün, yenilmiş olan bütün bu güruhun Gazze'de sunmuş olduğu barış planının Gazze'nin onurlu bir direnişinin sonucu ve bu kişilerin de yenilgisinin, hezimetinin, zelil olmasının sonucu olduğunu çok rahatlıkla ifade edebiliyoruz. Bir kere daha Gazzeli dostlarımızla, Gazzeli insanlarla dayanışma duygumuzu ifade ediyoruz.
Bütün uluslararası hukuk ve sistem adına üretilmiş bütün kurumlar ve argümanlar çöktü, ayakta kalan küresel vicdan oldu, ayakta kalan sivil toplum oldu. Bu küresel vicdan, yeri geldi Yahudi toplulukların Amerika'da ve Avrupa'daki protestolarıyla, yeri geldi üniversitelerle, yeri geldi sokaktaki yüz binlerle ayakta kaldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bugün bu küresel vicdanın daha fazla dayanışmaya ihtiyacı var. Sumud Filosu önemli bir girişimdi, Sumud Filosu hedefine belki ulaşamadı ama İsrail'in ikiyüzlülüğünü bir kere daha dünyaya deşifre etti. Geride kalan Sena Polat başta olmak üzere vatandaşlarımızın da bir an önce getirilmesini diliyoruz.
İkinci bir filo yolda, Özgürlük Filosu. Bu filoda Denizli Milletvekilimiz Sema Silkin Ün, Bursa Milletvekilimiz Mehmet Atmaca ve Hatay Milletvekilimiz Necmettin Çalışkan var. Devletimizden talebimiz, yakalandıklarında onları sağ salim getirmek değil; devletimizden talebimiz, onların taşıdığı gıdaların Gazze'ye ulaşmasını sağlamaktır. Türk ceza hukukunda ve bütün ceza kanunlarında suç işleyen birini engellemek aynı zamanda bir sorumluluktur, aynı zamanda kanuni bir vazifedir. Ortada bir soykırım varsa -ki var- bunu engellemek bizim devletimizin ahlaki, hukuki ve siyasi sorumluluğundadır. Bunun bedeli ne olursa olsun, bunu bütün samimiyetimle söylüyorum -ki Sayın Cumhurbaşkanının ve AK PARTİ'li arkadaşların da söyleminde bu yüksek retoriği zaman zaman görüyoruz- bu soykırımı engellemek mümkün olmadı, hiç olmazsa açlık yoluyla yürütülen soykırımı bir şekilde engellemek lazım.
Peki, "küresel vicdan" dedik, "sivil toplum" dedik, "insanlık ayakta" dedik, Türkiye'de de öyleydi. Bu hafta sonu Mersin Milletvekilimiz Sayın Ali Kıratlı'yla birlikte Sumud Filosuyla dayanışma için "Gazze Kararlılık Yürüyüşü"nde birlikte yürüdük ama şöyle bir hazin tabloyu da hatırlatmak isterim: Bugün, iktidar için meşru ve makbul protestolar var, gayrimeşru ve makbul olmayan protestolar var. Bunu nereden ileri sürüyoruz? Bugüne kadar Filistin'deki, Gazze'deki soykırımı protesto nedeniyle yapılan bir kısım yürüyüşler aleyhine tam 70'ten fazla soruşturma ve dava açılmış durumda, 245 arkadaşın bu soruşturmalarda sanık olarak ifadesi alındı. İsmail Çelik sadece IDEF'teki soykırımcı şirketlere itiraz ettiği için yetmiş bir gün cezaevinde tutuklu kaldı ve şu anda hâlâ ev hapsinde olan, hâlâ yurt dışı çıkış yasağı olan göstericiler var, eylemciler var. Tatvan'da 5 vatandaşımız "Siz İsrail aleyhine bir eylem hazırlığı yapıyor gibisiniz." diye beş gün gözaltında tutuldular ve bu arkadaşlardan adli kontrolle serbest bırakılanlar oldu. Bursa Ticaret İl Müdürlüğü önünde, TRT World önünde, ZIM protestosunda, ZIM'in kendisine yönelik protestoda, SOCAR önünde, Zorlu önünde, BOTAŞ önünde yapılan eylemlerde bu insanlar niçin gözaltına alınıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Başkanım, son tur mu yoksa...
BAŞKAN - Şimdi sekiz dakika konuştunuz, beş artı üç, ilaveleri de değerlendiriyoruz, takdir sizin artık.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Peki, tamamlayayım o zaman.
AK PARTİ'li arkadaşlara sesleniyoruz: Filistin eylemleri nedeniyle neden gözaltı yapılmaktadır; hoşunuza gitmeyen herhangi bir söz, Gazze'deki çıplaklığı açıkça ortaya koyduğu için mi yoksa bu soykırıma karşı Türkiye Cumhuriyeti devletinin retorik dışında, önemli nutuklar dışında, önemli seslenişler dışında gerçekten yapması gerekenleri yeterince yapmadığını açıkça deşifre ettiği için mi? Ya, 70 bine yakın insan hayatını kaybetmiş ama siz çıplak bir sözün söylenmesine dahi tahammül edemiyorsunuz ve bir an önce bu soruşturmalar takipsizlikle sonuçlandırılmalıdır, açılan davalar beraatle sonuçlandırılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Bir cümle daha söyleyip bitireceğim efendim.
BAŞKAN - Buyurun lütfen.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Doğrusu, Filistin meselesi hâliyle içimizi yakıyor ve sözlerimizi artırıyor.
Bugün AK PARTİ eski Milletvekili Hüseyin Kocabıyık gözaltına alındı. Hüseyin Kocabıyık, sözlerini seçerek konuşan bir adam, metin yazarlığından gelen bir adam. Bütün konuşmalarına ve "tweet"lerine bakın, değil hakaret sizi incitici bir kelime bile bulamazsınız; sadece itiraz ediyor, sadece eleştiriyor ve sadece muhalefet ediyor. Hüseyin Kocabıyık'ı gözaltına alan bir akıl bu ülkeyi nasıl yönetiyor acaba? Hüseyin Kocabıyık'ın hangi cümlesinden rahatsız oldunuz?
Sayın Zengin belki savcılığın gözaltı gerekçesini az sonra bizimle paylaşır, bunu gerçekten merak ediyoruz; Hüseyin Kocabıyık'ın hangi cümlesi gözaltına alınmasına sebebiyet verdi?
ÖZLEM ZENGİN (İstanbul) - Ben bilmiyorum ki.
MEHMET EMİN EKMEN (Mersin) - Biz bütün muhalifler gibi Hüseyin Kocabıyık'ın da eleştiri hakkının, söz hakkının, muhalefet etme hakkının yanındayız.
Teşekkür ediyorum.