Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 4 |
Tarih: | 08.10.2025 |
BAŞKAN - Bugün burada özel bir konu dolayısıyla bir araya geldik. Bildiğiniz gibi, şu anda 3 değerli milletvekili arkadaşımız; Hatay Milletvekilimiz Necmettin Çalışkan, Denizli Milletvekilimiz Sema Silkin Ün ve Bursa Milletvekilimiz Mehmet Atmaca kardeşlerimiz Vicdan gemisinde İsrail'in ablukasını kırmak için Filistin kıyılarına doğru yol alırken, uluslararası karasularında seyrüsefer hâlindeyken dün gece itibarıyla hukuksuz bir şekilde maalesef gemilerine müdahale edildi ve kendileri alıkonuldu. Gemide 21 Türk vatandaşımız var, 3'ü milletvekili arkadaşlarımız. En kısa zamanda Türkiye'ye getirilmeleri için her türlü girişimde bulunulmuştur. Ümit ediyorum ki çok kısa bir süre içerisinde Türkiye'ye geleceklerdir.
Bu toplantımızın amacı, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak siyasi parti ayrımı gözetmeksizin her birimizin bu değerli arkadaşlarımızın bu çabalarında kendilerinin yanında olduğumuzu, onlarla dayanışma içinde olduğumuzu hem Türkiye kamuoyuna hem de dünya kamuoyuna göstermek için burada, bu birleşimde bir araya geldik.
Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki dün itibarıyla, siyonist rejimin Gazze topraklarında başlattığı saldırıların, artık "soykırım" tabiriyle dahi tanımlanmanın çok üstüne çıkmış olan insanlık suçlarının ikinci yılı geride kalmış oldu ve maalesef bu iki yıl içerisinde çok ağır bir insani bilançoyla, kayıp bilançosuyla karşı karşıyayız. Üzülerek ifade etmek gerekirse Gazze'de kaç kişinin öldüğü rakamı konusu bile ihtilaflıdır. 70 bini aşkın insanın şehit olduğu, 150 binden fazla insanın gazi olduğu, hemen hemen insanların tamamının, orada yaşayan 2 milyon insanın evlerinden, yurtlarından uzaklaştırıldığı, tam manasıyla bir ablukanın sürdüğü ve özellikle, belki de şimdiye kadar yaşanmış olan soykırımlar içerisinde en acılarından birini, açlığın dahi bir silah olarak kullanıldığı bir süreci yaşadık ve yaşıyoruz. Bu çerçevede, bu iki yıllık süre içerisinde sadece İsrail'in siyonist rejimi bir sınav vermiyor, aynı zamanda bütün insanlık olarak sınav verdiğimizin altını çizmek isterim. Kimileri İsrail'e destek olarak, kayıtsız şartsız siyonist rejimin her dediğini yerine getirerek, her türlü silah ve siyasi destek sağlayarak bu soykırımın paydaşı oldu, en az siyonist Netanyahu rejimi kadar ortağı oldu. Bir kısmı sessiz kalarak bu süreci geçiştirmeye çalıştı, bir kısmı da çok yüksek bir şekilde İsrail'in bu saldırganlıklarını, işledikleri insanlık suçlarını uluslararası camianın gündemine taşıdı. Türkiye olarak biz hem devlet hem millet olarak bu konuda hemfikir bir şekilde hareket eden ender ülkelerden biriyiz. Türkiye Büyük Millet Meclisimizde halkın sesi, milletin vicdanı olarak 7 kere bir araya gelerek bu konuyla ilgili İsrail'in saldırganlıklarını kınayan bildirileri ittifakla kabul ettik. Bu çerçevede bugün de ortaya koyduğumuz bu çabanın takdire şayan olduğunu ifade etmek isterim.
Türkiye iki devletli bir çözümün gerçekleşmesi için var gücüyle çalışmaya devam ediyor, bundan sonra da devam edecektir. Bu iki yıl içerisinde İsrail bu kadar büyük insanlık suçlarını işlerken diğer taraftan da başka bir önemli gelişme gerçekleşti: Artık çanlar İsrail için çalıyor. İsrail öncelikle Uluslararası Adalet Divanında suçlu bulundu. İşte, önümüzdeki günlerde yine Uluslararası Ceza Mahkemesinin bir ara karar vermesi bekleniyor. Ayrıca, en son, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda İsrail'in katil başbakanı konuşurken salonun neredeyse tamamının boşalmış olması, İsrail için bir başka çandır ve onlar için bir yerde sonun başlangıcını ifade eden gelişmedir.
Üçüncüsü ise -hiç şüphesiz, bugün de yaşadığımız, onun bir parçası- uluslararası sularda insanlığın vicdanını temsil eden, çok sayıda ülkeden çok sayıda aktivistin bir araya gelerek ortaya koydukları, Akdeniz'deki çeşitli ülkelerin limanlarından yola çıkarak Gazze kıyılarına doğru ulaşmak için gayret sarf ettikleri Sumud Filosunun eylemidir. Sumud Filosunun eylemi sadece birkaç yüz kişinin, birkaç yüz gönüllünün katıldığı bir eylem değil; onların arkasında milyonlarla, on milyonlarla, belki yüz milyonlarla ifade edeceğimiz kendi halklarının desteklerinin de somut bir göstergesidir. Ne yazık ki Sumud Filosunun bir kısmı ufacık gemileri olan, ufacık deniz araçları olan bu gönüllü sivil toplum hareketine karşı uluslararası sularda müdahale edilmiş, insanlar insani muameleye tabi tutulmaksızın maalesef savaş suçlusu ile tutuklu arasında bir muameleye tabi tutularak İsrail'in kuvvetleri tarafından, saldırı güçleri tarafından alıkonulmuştur. Çok şükür Türkiye olarak çok kısa süre içerisinde hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızı hem de bu filoda yer alan diğer ülkelerin vatandaşlarını Türkiye'ye çok kısa sürede getirmek mümkün oldu.
Şimdi, Sumud Filosundan sonra ikinci bir eylem, Vicdan gemisi ve diğer gemilerle birlikte Gazze'ye doğru yol almakta olan bu gemilere karşı yapılan bu saldırı açık bir şekilde uluslararası hukukun, insancıl hukukun ihlalidir ve asla kabul edilemez, tasvip edilemez. Burada, hem Türkler için hem Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları için hem de milletvekillerimiz için Meclis iradesi olarak diyoruz ki bu arkadaşlarımız derhâl alıkonuldukları yerden serbest bırakılmalı ve Türkiye'ye getirilmelidir, bir şekilde ulaştırılmalıdır. İsrail'in bu konuda aklını başına almasını tavsiye ederiz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili olan, zaten uluslararası sularda oldukları için bir korunma altında olan kardeşlerimizin alıkonulması asla kabul edilemez; Türkiye bunu tolere etmez. Bunun için buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çok güçlü bir şekilde Vicdan gemisine yapılan bu saldırıyı kınıyoruz. Bunun ötesinde, bir an evvel İsrail'in harekete geçerek, en kısa zamanda bu hukuksuz, kanunsuz eylemine son vermesini... Kendilerini uyarıyoruz. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılacakların müzakere edilmesi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu konunun gündeme getirilebilmesi için de az sonra bütün siyasi parti gruplarımız adına arkadaşlarımız yirmişer dakikalık bir görüşme yapacaklar. Ayrıca, bendeniz de bugün hazırlamakta olduğumuz bir metni bütün uluslararası parlamenter asamblelerin başkanlarına göndereceğim ve dünyanın önemli parlamento başkanlarına da aynı metni göndereceğiz. Böylece, artık İsrail'in hukuk tanımazlık noktasında da sınırları çok aştığını bir kere daha dünya kamuoyuyla paylaşacağız.
Bildiğiniz gibi, Sumud Filosunda da İspanyol, Yunan ve İtalyan milletvekillerinin de içinde olduğu milletvekilleri alıkonulmuş, uluslararası hukuk ihlal edilmiş ve bu çerçevede de dünya kamuoyunda ciddi bir infial ortaya çıkmıştır. Bu toplantı vesilesiyle 3 değerli arkadaşımızın alıkonulmasını asla tasvip etmediğimizi, bunun dünya kamuoyunda ciddi bir infiale neden olması gerektiğinin altını çiziyor, bu konuda da hep birlikte çalışmayı bir tarihî vazife olarak görüyorum. Bu çerçevede, sözlerimi tamamlarken parlamenter diplomasi alanında bu konudaki çalışmalarımızı kesintisiz bir şekilde sürdüreceğimizi ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti olarak da Hükûmetin üzerine düşen bütün sorumlulukların yerine getirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu konuda da inisiyatiflerimizi, tavsiyelerimizi ortaya koyacağımızı ifade etmek isterim.
Değerli arkadaşlarım, 3 milletvekili arkadaşımız orada sadece kendi başlarına değildir -sizler adına da çok rahat konuşuyorum, hepinizin gönlünden geçenin de bu olduğunun farkındayım- orada sadece 3 Türkiye Cumhuriyeti milletvekili değil 600 Türkiye Cumhuriyeti milletvekilinin tamamı Vicdan gemisinin içindedir, arkadaşlarımızla beraberdir. (Alkışlar) Bütün bunlar da şunu gösteriyor: İsrail uluslararası alanda ortaya konulacak her bir inisiyatiften korkmaktadır çünkü temel bir kural vardır, zalim korkar. Zulmettiğini bildiği için, hukuku tanımadığını bildiği için, Filistinli masum ve mazlum insanlara karşı her türlü işkenceyi yaptığı için korkmaya devam ediyor ancak ne kadar korkarlarsa korksunlar, buradan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin kürsüsünden bir kere daha ifade ediyorum ki nehirden denize kadar özgür bir Filistin devleti mutlaka ama mutlaka kurulacak ve Filistin halkı dilediği sonucu elde edecektir. (Alkışlar) Bu çabaya destek veren insanlık cephesinin bütün mensuplarını da saygıyla, sevgiyle selamlıyoruz. Dili, dini, rengi, milliyeti ne olursa olsun, zalimin değil mazlumun yanında yer alan, mazluma güç katmaya gayret eden bütün insanlık âleminin fedakâr ve onurlu mensuplarını sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz. Necmettin kardeşimiz, Sema kardeşimiz ve Mehmet kardeşimiz; dayanın, inşallah en kısa zamanda Türkiye'de sizleri birlikte göreceğiz; Meclis arkanızdadır, Türkiye arkanızdadır, milletimiz arkanızdadır. (Alkışlar)