GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:4
Tarih:08.10.2025

MURAT EMİR (Ankara) - Sağ olun, teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin başında, İsrail'in saldırgan, uluslararası hukuk tanımaz, soykırımcı politikalarını şiddetle kınadığımızı ve Özgürlük Filosundaki, Vicdan gemisindeki bütün özgürlük ve insanlık savaşçılarını ve 3 milletvekilimizi yürekten ve saygıyla selamladığımızı belirtmek isterim. (CHP ve YENİ YOL sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, evet, Filistin için, Gazze'deki insanlık dışı soykırım için çok nutuklar atıldı burada, çok şey söylendi ama siyasi iktidarın neler yapmadığını buradan bir kez daha haykırmak, bir kez daha söylemek son derece değerli. AKP adına konuşan değerli hatibe sorduğumuzda biraz da gururla Mayıs 2024'te ticaretin bittiğini söyledi. Ekim 2023'te başladı, dokuz ay sonra bitirdiklerini iddia ediyorlar, dokuz ay sonra. O dokuz ay diliminde "İsrail'le hâlâ ticaret yapıyorsunuz." dediğimizde bizi âdeta vatan haini olmakla suçluyorlardı, "Dezenformasyon yapıyor bunlar." diyorlardı, "Bizim Filistin mücadelesine verdiğimiz desteği sorgulayamazsınız." diye hava atıyorlardı ama itiraf ettiler ama yine yalan söylediler. Bakın, Filistin'e gidiyormuş gibi yaptılar, oraya giden gemiler kendi radarlarını susturdular ve ticarete devam ettiler, ticaret aynen devam etti. Filistin'e giden çelik miktarı 51 bin kat arttı. Filistin'e gidiyor gibi görünen ama İsrail'e giden çimento miktarı 400 bin katın üstünde arttı. Değerli arkadaşlar, siyasi iktidar hâlâ Bakü-Ceyhan Boru Hattı'ndan İsrail jetlerine benzin olan petrolün akışından şakır şakır para kazanmaktadır, bunu da burada itiraf etmiştir.

Trump karşısında ezik, "Gazze'yi sahil şeridi yapalım." dendiği zaman suskun ve bu Filistinlileri Gazze'de yurtsuz bırakma projesini de âdeta sahiplenen tutumunuz gerçekten bizim asla kabul edemeyeceğimiz ve Filistin davasını bıraktığınızın açık göstergesidir.

Değerli arkadaşlar, biz, Türkiye Cumhuriyeti olarak Uluslararası Adalet Divanına -Filistin'e destek veren bir ülke olarak- bir Güney Afrika Cumhuriyeti'nden yedi ay sonra başvuran, müdahil olan devlet olmalı mıydık? Türkiye Cumhuriyeti Sayın Cumhurbaşkanı, oradaki ezikliğine, Filistin mücadelesine, Gazze'deki suskunluğuna, Trump'a karşı ezikliğine, oradan meşruiyet arayışına karşı şimdi gemiden kurtarılanların vejetaryen menü alabileceğini söylüyor, onlara kıyafet verildiğini söylüyor. İşi apron şovuna döndürdünüz; aprondan gidiyorsunuz, karşılıyorsunuz. O gemiye binenler zaten beslenebiliyorlardı. O gemiden gelenlerin değil Gazzeli çocukların, Gazzeli insanların besine ihtiyacı var. Onunla övünün, oraya ne yaptıysanız onunla övünün.(CHP sıralarından alkışlar)

Efendim, Sumud Filosuna selam gönderiyorlarmış.

FAHRETTİN TUĞRUL (Uşak) - Sen Gazzelilere "terörist" de, gel burada konuş, ne kadar rahat ya! Çok mu konuştun sen? Hem Gazze'nin mücadelesinde konuşma hem de burada...

MURAT EMİR (Devamla) - Fırkateyn niye gönderemediniz, niye gönderemiyorsunuz? Bir fırkateyni gönderecek cesaretiniz yok; siz ancak selam yollarsınız, siz ancak nutuk atarsınız.

Değerli arkadaşlar, buradan şaşıyorum, konuşuyorsunuz, "Hukuksuz yere tutsak edilen milletvekilleri" diyorsunuz; doğru ama bu kelime sizin ağzınıza yakıştı gerçekten. Hukuksuz yere tutsak edilen bir milletvekili var, Can Atalay. Bir gün onun için burada bir kelime kullandınız mı? (CHP ve DEM PARTİ sıralarından alkışlar) Can Atalay hukuksuz bir biçimde cezaevinde tutuluyor, sizin milletvekili arkadaşınız, mevkidaşınız, onun için de bir kelime söyleyin. Aynı şekilde Selahattin Demirtaş; dokuz yıldır haksız yere, hukuksuz yere Anayasa Mahkemesi görmezden geliyor, AİHM karar veriyor, duymazdan geliyorsunuz, çiğniyorsunuz ve acaba bir şey olur mu, acaba bu sefer Türkiye'de adalet yerini bulur mu, acaba bu sesi duyulmayanların da sesi duyulur mu dediğimiz bir süreçte bekliyorsunuz, bekliyorsunuz, bekliyorsunuz; itiraz etme süreniz AİHM kararına karşı doksan günde doluyor, seksen dokuzuncu günde itiraz ediyorsunuz. Bu ayıp da size yeter. (CHP sıralarından alkışlar) Sonra geliyorsunuz buraya "Barışalım." "kardeşlik" "demokrasi" diyorsunuz. Sevsinler sizin barışçılığınızı. Bir karar verin.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MURAT EMİR (Devamla) - Ya bu ülkenin tüm kesimleriyle barışacaksınız; Türkiye'ye adaleti, Türkiye'ye hukuku, Türkiye'ye özgürlüğü getireceğiz hep birlikte ya da bu yaptığınız kötülüklerde boğulacaksınız; bunu da böyle bilin. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, sözlerimi toparlarken asıl söz alma gayeme ancak sıra gelebildi. Sayın Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız, 3 kez seçilmiş, 4 kez Tayyip Erdoğan'ı yenmiş ve bizim 15,5 milyon vatandaşımızın oyuyla Cumhurbaşkanı adayımız, 13'üncü Cumhurbaşkanı olacak kişi iktidarın muhalefete darbesi sonucunda iki yüz gündür tutsak edildi, iki yüz gündür; iki yüz gündür iddianame bekliyoruz. Soruşturmayı sonradan yapıyorlar. Suçluyu bulmuşlar, Ekrem İmamoğlu. "Cezaevine koymak lazım." Niye? "Çünkü bizi yenecek." Çünkü önünü kesemiyorsunuz, çünkü bacaklarınız tir tir titriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT EMİR (Devamla) - Son, Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Buyurun.

MURAT EMİR (Devamla) - Sonra, karar veriyorsunuz, Ekrem İmamoğlu'nu cezaevine koyacaksınız, oraya bir olağanüstü başsavcı yolluyorsunuz. O başsavcının yetkiye, hukuka, adalete, Ceza Yasası'na, Ceza Usul Yasası'na ihtiyacı yok; süper yetkili, külliye başsavcısı; herkesi alıyor, Ankara'dan alıyor, Antalya'dan alıyor çünkü o zaten tam yetkili. Önce alıyor, tutukluyor, sonra delil arıyorsunuz çünkü delil yok ortada; suçludan delile, delilden cezaya giden bir anlayış; düşman hukuku. Hâlâ iddianame bekliyoruz, içi boş bir iddianame çıkacağını biliyoruz. Kendisini alıyorsunuz, eşini alıyorsunuz, çocuğunu alıyorsunuz -tutukluların- şoförünü alıyorsunuz, malına el koyuyorsunuz "Acaba bir iftiracı bulabilir miyiz?" diye ama göreceksiniz -Sayın Zengin, dün söylediğimi tekrar söylüyorum- o iddianame çıkacak; o iddianameyi yazanlar, o kumpası kuranlar halkın önünde yargılanacak, siz de mahcup olacaksınız. (CHP sıralarından alkışlar)