| Konu: | |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 09.10.2025 |
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mehmet Emin Bey, evet, tüm biz kokarca üzerine bir araştırma önergesi verecektik. Sakarya'dan Trabzon'a kadar bütün Karadeniz hattı perişan olmuş durumda. Anlamadığımız nokta şu: Geçen sene de bu konu vardı, demek ki geçen seneden bugüne hiçbir tedbir, hiçbir önlem alınmamış ki geçen seneye göre çok daha büyümüş bir bela hâline geldi kokarca, çiftçimizin canını yakıyor. Salı günü Trabzon Milletvekilimiz Yavuz Aydın'ın araştırma önergesi olacak. Umarım Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütün detaylarıyla konuşuruz.
Yarın 10 Ekim, Ankara Otogar patlamasında hayatını kaybeden 103 vatandaşımızı ben de rahmetle anıyorum. Terörü lanetliyorum, kendi fikirlerini şiddetle hayata geçirmeye kalkanları lanetliyorum, başkasının düşüncesini, başkasının fikrini beğenmediği için onu yok eden, onu katleden zihniyeti, anlayışı lanetliyorum, bundan zerre kadar pişmanlık duymayanları da lanetliyorum. Hasılı bütün terörü ve terörizmi, teröristlerin tamamını buradan şiddetle bu vesileyle lanetliyoruz.
Gazze'de ateşkes öyle gözüküyor ki hayata geçecek, bu sevindirici bir gelişme. Sonuçta oradaki masum insanların hayatını kaybetmeyecek olması her ne olursa olsun olumlu bir gelişmedir.
Dün 3 milletvekilimizle ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi çok olumlu bir tavır gösterdi, bir dayanışma içindeydik. Çok şükür, bugün kendileri vatana dönüyorlar. Biz bir kez daha 3 milletvekilimize de geçmiş olsun diyoruz.
Dediğimiz gibi, zulmün durdurulmuş olması önemli. İnsanları öldüren katillerin verdikleri sözlere tabii ne kadar güvenilir, bunun ne kadar kalıcı olacağı, bu çok daha büyük önem arz ediyor. Daha fazla insanın ölmeyecek olmasından memnuniyet duyuyoruz. Ancak İYİ Parti olarak buradaki, bu konudaki yaklaşımımızı bir kez daha paylaşmak istiyorum: Filistin'de iki devletli çözüm kalıcı bir çözümdür. Zira katillerin verdikleri sözler üzerine oradaki zulmün biteceğine inanmak biraz zor. İki devletli çözüm ancak oradaki zulmü durduracak olan çözümdür.
Bugün 9 Ekim, bugün ölüm yıl dönümü olan tam 27 askerimiz var: Beşir Seyfi, Cengiz Karaca, Cevdet Aygün, Cevdet Özdemir, Engin Demirci, Halil Balye ve daha 20 askerimiz. Bugün, 9 Ekimde, 1984'ten bu tarihe kadar hayatını kaybeden aziz şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, acılı ailelerine de sabırlar diliyoruz. Sizleri unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.
Gazi sayılmayanların kurmuş olduğu bir dernek var. Bakın "Gazi Sayılmayanlar Derneği" diye bir dernek var bu ülkede. Dün bu derneğin yetkilileri beni ziyarete geldiler ve sıkıntılarını anlattılar, dinlediklerim beni şok etti. Şimdi buradan duyduklarımı sizlerle paylaşacağım, hani Komisyon çalışmalarından fırsat bulursanız bu gazilerimizin dertleriyle de umarım ilgilenirsiniz. Vücudunda 10 tane mermi, yüzlerce şarapnel olan ve ciddi ölçüde psikolojik sorunları olan gazilerimiz var. Mesela, bunların içerisinde, metal zehirlenmesiyle muzdarip olanlar ve bu vücutlarındaki mermilerin yarattığı zehirden dolayı çocukları etkilenmiş olan gazilerimiz var. Bunlar bir değil, iki değil, binlerce. Yani vücutlarında yüzde 30'un altında bir oranda bir hasar olmadığı için gazi kabul edilmiyorlar. Anlaşılır gibi değil. Bacağında 500 tane şarapnel parçası olan gazimiz var.
Bununla beraber, 675 sayılı KHK'yle, 15 Temmuzda yaralanan kahraman vatandaşlarımıza yönelik, yaralanma derecesine bakılmaksızın gazilik hakkı getirilmiş. Mesela, o gün sela okuyan imam gazi olmuş, vücudunda onlarca mermi olan, terörle mücadele eden askerlerimize bu hak tanınmamış, binbir türlü bürokratik zorluk ve engel çıkarılıyor.
Bir isim vereceğim size: Melikşah Aktaş, gazi sayılmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - 93'te Bingöl'de, teröristlerle girilen çatışma sonucu vücuduna 10 mermi ve 7 şarapnel isabet eden Melihşah Aktaş gazi sayılmayan vatandaşlarımızdan bir tanesi.
Terör örgütü tarafından yola döşenen mayının patlaması sonucu bacağında yüzlerce şarapnel olan Aytekin Başer, o da gazi sayılmamış. Yüzlerce örnek daha verebilirim. Dernek kurmuşlar ve bu konuda muzdarip olan binlerce vatandaşımız var, haklarının teslim edilmesi gerekiyor; bu gazilerimizin haklarını verin.
İktidar sıralarında eski bir Genelkurmay Başkanı bugün milletvekili olarak oturuyor ve Millî Savunma Komisyonuna Başkanlık ediyor. Umarım bu çağrımızı duyarlar ve bu çağrıyı dikkate alarak bunu gündemlerine alırlar. Gazilerimize çok şey borçluyuz ve onlara hak ettiklerinin verilmesi gerektiğine, bu sıkıntılı durumdan kurtarılmaları gerektiğine inanıyoruz.
Bugün tekstil sektöründe yaşanan sıkıntılarla ilgili Bursa Milletvekilimiz Selçuk Türkoğlu'nun vermiş olduğu araştırma önergesi üzerine bir konuşma, değerlendirme yapılacak. Bakın, sadece tekstil değil her sektör kan ağlıyor, beyaz eşya sektörü de şu anda ciddi sıkıntı içerisinde. Türkiye'de iş adamından öğrencisine, emeklisinden memuruna kadar herkes kan ağlıyor; bilmiyorum, bunun farkında mısınız? Ama farkında değilsiniz, öyle gözüküyor. Merkez Bankası Başkanı çıkıyor, diyor ki: "Bugün yaşadığımız sıkıntıların aslında ana sebebi vatandaşın topladığı altın ve yastık altında bunları tutuyor olması." Enflasyonun sebebi buymuş. Ya, hem bu sıkıntıları yaratacaksınız hem "Faiz sebep, enflasyon sonuç." diyeceksiniz; sonra da bu sıkıntıların sebebi olarak bu sıkıntıları sırtına yüklediğiniz vatandaşı sorumlu tutacaksınız. Ya, inanılmazsınız, gerçekten; gerçekten dünyada sizin bir örneğiniz yok. Enflasyonun sebebi olarak vatandaşı nasıl gösterebilir bu ülkenin Merkez Bankası Başkanı ya? Kendi içinizde tartıştınız bunu "Faiz sebep, enflasyon sonuçtur." garabetinin yolu açtığı sıkıntıları Bakanınız söyledi. Bakanınız daha geçen gün dedi ki: "Kur korumalı mevduat probleminden artık çok şükür kurtulduk." Kendi Bakanınız, kendinden önceki dönem yaratılan tahribatlardan bahsediyor; e, bir taraftan da Merkez Bankası Başkanı çıkıyor, diyor ki: "Bugünkü sıkıntıların sebebi, vatandaşın altın tasarrufu yapmasıymış." Ya, çocuklar güler buna.
Bakın, artık milletle kavga ediyorsunuz. Sanatçıları tutukladınız, sanatçıları tutukladığınız aynı gün serbest bıraktınız ama sanki üzerlerinde bir "Uyuşturucu kullanıyor." algısı yarattınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MEHMET SATUK BUĞRA KAVUNCU (İstanbul) - Size muhalif olanlara eziyet ettiğiniz gibi, size muhalif olanlara destek veren vatandaşlara da eziyet etmeye başladınız.
Boğaziçi Üniversitesindeki evladımız Saraçhane'de gösterilere katıldı diye kendi üniversitesindeki kampüs yurduna değil, Kilyos'a gönderiliyor. Gene, Boğaziçi Üniversitesi tarih bölümü mezunu kızımız yüksek lisansı kazanıyor, listede ismi yayınlanıyor, ertesi gün listeden ismini çıkarıyorlar, Saraçhane'de gösterilere katılmış. Bu sanatçıların da ortak özelliği, hepsinin Saraçhane'deki gösterilere katılmış olması. Yapmayın, milletle uğraşmayın, toplumu bu kadar germeyin diyorum.
Teşekkür ediyorum.