GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:5
Tarih:09.10.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA UĞUR POYRAZ (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kurtuluş Savaşı destanımızı yönetmiş Gazi Meclisimizin çatısı altında, cumhuriyeti ilan etmiş Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk siyasetine zor zamanlarda bile devlet aklı ve devlet adamı kimlikleriyle yön verdiği, o büyük isimlerin hitap ettikleri bu kürsüde ilk kez bu kadar kızgın, ilk kez bu kadar üzgün bir şekilde huzurlarınızdayım. Bu çatı altında iki gün önce cereyan eden hadisenin Gazi Meclisimizin çoğunluğu tarafından afiyetle yenilip yutulmasını ne bir milletvekili ne de bir yurttaş olarak açıkçası hazmedemiyorum. Bu delirmişliği ve bu cüreti ne iktidar partisine ne ortağına ne ana muhalefet partisine ne de olayın faili olan DEM PARTİ'ye yükleyerek partim ve şahsım adına bir siyasi istifade alanı yaratmaktan bile açıkçası ar ediyorum.

Başta Meclis Başkanı, Başkan Vekilleri, iktidar partisi ve ana muhalefet olmak üzere, devamla bir teröristin iradesini milletin iradesini tercih edenden DEM PARTİ'ye söylenecek dimağımdaki tüm kelimeler, tüm cümleler maalesef yetersiz kalıyor. Bir an düşünün mesela, Amerikan Senatosunda ya da Amerikan Meclisinde Usame bin Ladin tezahüratı yapılabilir miydi?

2011 yılında Suriye iç savaşı başladı, bizde açılım; 2024'te Suriye'de rejim düştü, bizde yine açılım başladı. İlk açılımda talep teröristlerin sınırlarımızın dışına çıkmalarıydı; bugün talep, teröristlerin silahlarını yakıp içeri girmeleri. İlk açılımda terör hükümlüsünün mektubu meydanlarda okundu, son açılımda terör hükümlüsüne video çekilip meydanlarda oynatıldı. İlkinde sözde akil adamlar heyeti oluşturuldu, sonuncusunda mebuslardan Gazi Mecliste paralel Komisyon kuruldu. İlkinde heyetler görüştü, sonuncuda siyasi partiler, parti liderleri terör hükümlüsü adına giden ulakları kabul ederek onlarla görüştüler. Bu örnekler böyle uzar gider. Her seferinde el artırıldı, her seferinde daha cüretkâr tavırlar, her seferinde daha bonkör tavizler... Geldiğimiz noktada devlet terör örgütüyle, Cumhurbaşkanlığı makamı terörist bir hükümlüyle âdeta eşitlendi. Son olarak da iki gün önce terör örgütünü kuran, yöneten, infaz emri veren, Türk-Kürt ayırt etmeden milletimin canına kasteden, devleti yıkmak, birliğimizi bozmak gayesiyle hareket eden terör hükümlüsü lehine Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında tezahüratlar yapıldı.

Biraz büyük resme bakalım: Büyük Orta Doğu Projesi'nin yegâne amacı İsrail'i bölgede hâkim güç yapmak, bunda hepimiz hemfikiriz. Bugünden geriye kalan yirmi beş yıla bakınca bölge lidersizleşti; Libya, Lübnan, Irak, Suriye, sırada İran var, önce, eş zamanlı ya da hemen sonra Kıbrıs'ı da içine alan Doğu Akdeniz var. İşte bugün, Suriye sürecine endekslenmiş sözde açılım da açıkçası bu projenin bir parçası. Konulan isim ne kadar güzel olsa da "terörsüz Türkiye" ambalajı ve sloganı hakikatin, başvurulan yöntem ile muhatapların, hedeflenen asıl amacın ve tüm bu olup bitenin inanın ki üstünü kapatamıyor. Gazze, Trablus, Beyrut, Bağdat, Şam tüm bu şehirlerde yitip giden her hayat aynı kirli emperyal projenin kurbanlarıdır. Gazze'de iki yıldır artarak devam eden insanlık dramı ve soykırımın sonunda bugün yeniden bir manda hükûmeti kurulmaktadır. Tüm dünyaya, tüm vicdanlara ve Gazze'ye ölüm gösterilip sıtma razı edilmektedir. İki yıl tüm dünya, evet, 5'ten büyük olan o tüm dünya kâh kafasını çevirdi, kâh baktı görmedi, kâh duydu dinlemedi; âdeta herkes rolünü oynadı. Emlak baronu Trump ve bir diğer emlak baronu Türkiye Büyükelçisi olan dostu âdeta bir sömürge valisi gibi özenle hazırlanmış bir ajandayı beraber yürürlüğe koymuşlardır, maalesef ülkemi yönetenler ise ağızları açık, sadece fotoğrafa bakmaktadırlar. Gazze'de yaşananlar gazete sayfalarının üçüncü sayfa haberlerinde okuduğumuz "Benim başıma gelmez." dediğiniz, okuyup içlendiğiniz bir hadise değildir. Gazze meselesi Amerika Birleşik Devletleri'nin, uydusu İsrail'in ve özünde emperyalizmin vahşetidir. Tüm dünyanın ise payını almayı bekleyen akbaba gibi yukarıda keşif uçuşu yapıp sırasını beklemesidir Gazze meselesi. Cumhuriyetsiz, devletsiz, üniter yapısı olmayanların başına er ya da geç gelecek olandır Gazze meselesi.

Şu fotoğrafa bakmanızı istiyorum, telefonlardan kafanızı kaldırıp şu fotoğrafa bakmanızı istiyorum; kaçırmadan gözlerinizi bakmanızı istiyorum. Bu fotoğrafta bakıp görmediğinizi, belki de anlamak istemediğinizi ben size anlatmak istiyorum: "Bade harabül Basra." sözü hiç söylenmemiş olsaydı, işte bu fotoğraf "Bade harabül Gazze." olarak tarihe geçerdi. 21'inci yüzyılda yıkıntılar içerisinde; ayağı çıplak, üstü başı yırtık, karnı aç insanlar var bu fotoğrafta. Bir tepenin üzerinde toplanmışlar ateşkesi bekliyorlar yani barışı bekliyorlar çünkü barış gelirse karınları doyabilecek. Hem vallahi hem billahi hem tallahi haklılar, yerden göğe kadar haklılar ancak barış Gazze Şeridi için geliyor; Gazzeliler için, oranın insanları için değil. Bir mülkiyet, bir inşaat sahası olarak barış geliyor. Bu vesileyle, Sema Silkin Ün, Mehmet Atmaca ve Necmettin Çalışkan Hocamın cesaretleri ve unutulmayacak mücadelelerine bu kürsüden saygıyla eğiliyorum.

Derdim Gazze üzerinden hamaset yapıp vicdan şovu sergilemek de değil, bunu kendime de zül olarak addederim. Benim fotoğrafımsa Türkiye, bade harabül Türkiye; cumhuriyetin, üniter yapının, ortak kuşatıcı kimliğin, devletin, kurumların, hukukun, adaletin, ahlakın her gün eridiği ve bizzat taammüden eritildiği Türkiye; telif hakkı terörist Öcalan'a ait olan reçetenin yürürlüğe konulduğu Türkiye; kırk bir yıllık terörle mücadele deneyiminin bir kalemde köşeye fırlatıldığı Türkiye; Gazi Meclisin teröristin ayağına gitmesinin konuşulduğu Türkiye; Kürtlerin yurttaş olarak Anayasa'dan kaynaklanan haklarının önce gasbedilip sonra lütuf gibi masa da pazarlık konusu yapıldığı Türkiye. Kiminin ömür boyu iktidar planının yürürlük şartları için, kiminin iktidar nimetlerinden istifadeye devam etmek için, kiminin açıkça hukuka aykırı şekilde diploması gasbedilen, siyasi hayatı taammüden bitirilmeye çalışılan cumhurbaşkanı adayının haklı mağduriyetinin gölgesinde tek muhalefet partisi kalmanın yollarını döşemek için, kiminin ise Orta Doğu'da açılan bu meşruiyet pazarında İmralı canisinin reçeteleriyle, sözleriyle, cümleleriyle, Kürt'üyle, Türk'üyle bu büyük milletin vicdanında böcek kadar ehemmiyeti olmayan bir katili masum bir barış güvercini diye kabul ettirmek için toplaştıkları Komisyonun adını koydukları masadır benim derdim. Bu masanın cumhuriyetimizi, devletimizi ve milletimizi feda etmek pahasına dışarıda hazırlanmış hedefine koşmasıdır benim derdim.

Bu Gazze fotoğrafı var ya, demin gösterdiğim, hani Hamas ve Kuvayımilliye'yi kıyaslama hadsizliğini alışkanlık yapanlar var ya, bu yüzden sizin için daha kolay olacağını düşünüyorum bu örneğin. İşte, bu Gazze fotoğrafına baktığınızda görmeniz gereken, kastedilen cumhuriyetimizin fotoğrafıdır. İnsanının karnı aç, emeklisinin ölümü beklediği, işçinin emeğinin sömürüldüğü, makamların inisiyatifinin olmadığı, koltuklara bekçilik yapılan, kurumların yıkıldığı, şehirlerin bombayla değil deprem ve beton sarkacıyla yaşanmaz hâle geldiği, sağlık ve eğitim sistemlerinin çöktüğü bir fotoğraftır. Ben onu görüyorum açıkçası o fotoğrafa baktığımda, sizin de onu görmeniz gerekiyor. Adaletin tarumar edildiği, devletin millete, milletin devlete güvenmediği, kalkınmanın yıllar evvel mülga edildiği cumhuriyetimizin fotoğrafıdır. Biliyorum ki içinizde bu delilik hâlinden sıyrılmayı arzu edenler var, biliyorum ki içinizde "Bu işte bir yanlışlık var." diyenler var, biliyorum ki içinizde "Kavgayı yanlış yerde, yanlış şeyler için veriyoruz." diyenler var ve biliyorum ki Gazi Meclis çatısının cumhuriyeti kuran çatının bizzat kendisi olduğunu unutmayanlarımız var. Kaybettiğimizde neyi kaybetmiş olacağımızı ve o saatten sonra da tüm barışların bir aldanıştan ibaret olacağını, hiçbir seçimin, hiçbir mitingin, hiçbir komisyonun bizi kurtaramayacağını anlayanları, cumhuriyete meydan okuyanlara karşı milletin yanında, sadece ve sadece milletin yanında olmaya davet ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)