GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:66
Tarih:15.02.2012

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; BDP grup önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, grup önerisinde, Adli Tıp Kurumunun yaşadığı sorunların geniş bir çerçevesi çizildi. Ben de bu çerçeveyi tekrarlamak istemiyorum ancak şunu ifade etmek istiyorum: Geçen yıl Sayın Cumhurbaşkanının istemi üzerine Devlet Denetleme Kurulu harekete geçmişti ve Adli Tıp Kurumunun işleyişi, 2007-2008 ve 2009 yıllarına ilişkin işleyişi ve yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir görev almıştı Devlet Denetleme Kurulu ve bu Kurul geçen yıl raporunu açıkladı, 545 sayfadan oluşan bir rapor yayınladı. Bu rapor kamuoyuna açık bir rapor değildi ve bunun 28 sayfası ancak kamuoyuna açıklandı, Devlet Denetleme Kurulu raporunun 28 sayfası açıklandı. Bu 28 sayfasında Devlet Denetleme Kurulu, Adli Tıbbın hem bilirkişilik bağlamında hem de yeniden yapılandırılması anlamında yirmi üç tane çok değerli tespite yer verdi. Ancak aradan geçen zaman içerisinde Adalet Bakanlığının Devlet Denetleme Kurulunun bu raporundaki istek ve önerilere bir yanıt vermediği anlaşılmakta. Bu nedenle Adli Tıp Kurumuyla ilgili olarak bu Meclisin yasama faaliyeti çerçevesinde geniş bir araştırma yapmasının son derece yararlı olduğunu düşünmekteyiz. Tabii, sizler yine dinlemiyorsunuz, araştırma önergelerinin ve burada yaptığımız faaliyetin bir yasama faaliyeti olduğunun farkında değilsiniz. Bunu tekrar size hatırlatıyorum.

Değerli arkadaşlar, bakın, bu kürsüde muhalefetin doğruyu söyleyebilme ihtimalinin var olduğunu düşünün -bunu bir kez daha söylemiştim, yine söylüyorum- kulağınızı bizlere tıkamayın. Burada Türkiye'nin temel sorunları noktasında önemli sözler söyleniyor. Sizler ise basmakalıp sözlerle çıkıp burada bizim önerilerimizin doğru olabilme ihtimalini bile görmeden ret konusunda beyanda bulunuyorsunuz ve daha sonra oylarınızla bunlar reddediliyor.

Değerli arkadaşlar, sadece Meclisin ihtisas komisyonları çalışma yapmaz. Burada 550 milletvekiliyiz, hepimizin çok önemli işleri yok, 550 milletvekilinin, özellikle iktidar partisi milletvekillerinin. Bizler her gün burada soru önergesi veriyoruz, araştırma önergesi veriyoruz, yasa önerisi veriyoruz, sizlerin çok fazla işleri yok, çok önemli işleri yok, bu faaliyetten daha önemli işleriniz yok. Bu nedenle, bu araştırma önergelerine neden karşı çıktığınızı, neden Türkiye'nin temel sorunları noktasında, araştırma önergeleri noktasında, bu Meclisin bir araştırma komisyonu kurması noktasında tutum almadığınızı anlamış değiliz, anlayamıyoruz. Aradan yedi sekiz aylık bir zaman geçti 12 Hazirandan bu yana, bu Meclis henüz bir araştırma komisyonu kurmuş değil. Söylediklerimizin hiçbiri mi değerli değil, hiçbirinin mi bir anlamı yok?

Bugün konuştuğumuz Adli Tıp Kurumuna ilişkin konu. Her gün bir gazetede adli tıpla, adli tıbbın işleyişine ilişkin büyük bir skandalla karşı karşıya kalıyoruz. Bunları okumuyor musunuz? Bir kulağınızdan girip diğer kulağınızdan çıkıyor mu?

Daha dün gazetelerde manşetler vardı, Hopa'da öldürülen Metin Lokumcu'ya ilişkin rapor. Adli Tıp Uzmanlar Derneği, Türk Tabipler Birliği alternatif bir heyet oluşturdu, bu heyet  Metin Lokumcu'nun ölümü üzerine yeni bir rapor yayınladı. Adli Tıp raporunun tam aksinde görüş ortaya koydular. Şunu söylüyorlar o raporda? Sizi ilgilendirmiyor tabii bunlar. İnsanların ölümü ilgilendirmiyor sizleri. Bugüne kadar biber gazından 10 kişi öldürüldü, biber gazından, bu iktidar döneminde, 10 kişinin, biber gazı nedeniyle ölümüne neden olundu. Bunlardan bir tanesi de Metin Lokumcu. Trabzon'daki Şube Müdürlüğünün raporu ne diyordu: "Efendim, bu, akciğer yetmezliği ve kalp yetmezliğinden ölmüştür" Sonra Adli Tıp Birinci İhtisas Kurulu ne diyor? O da aynı raporu tekrarladı. Oysa, elimizde yeni bir rapor var. Bu rapor tek başına bile, Adli Tıp Raporunun yersiz olduğunu gösteren bu rapor tek başına bile Adli Tıp Kurumuyla ilgili olarak bir araştırma yapılmasını gerekli kılar, diğerlerini söylemiyorum.

Türkiye'nin en temel sorunları noktasında bu kadar duyarsız, bu kadar görmezden gelen bir tutum olmaması gerekir.

Devlet Denetleme Kurulunu harekete geçiren Sayın Cumhurbaşkanı   -sizin içinizden seçilen bir Cumhurbaşkanı- kamuoyunun duyarlılığına kulak vermiş ve kendi yetkisinde olan bir kurumu harekete geçirmiş. Okudunuz mu acaba? 545 sayfa, 28 sayfalık da sonuç bölümü var, 23 tane çok değerli öneri var. E, gelin, bir yıl içerisinde neden bunlar yerine getirilmedi, neler yapılabilinir, yasama organı saygınlığı açısından da bunu yerine getirelim ama biraz sonra bir arkadaşımız daha çıkacak, işte, "Çok değerli çalışmalar yapılmıştır, Ağrı'da şube müdürlüğü kurulmuştur, burada bu kurulmuştur, kadro sayısı böyle olmuştur, Bakanımıza teşekkür ediyoruz." diyecektir ve yine bu sorunlar hasıraltı edilecektir. Yasama organı saygınlığı açısından da olsa bu araştırma önergelerine kulak vermeniz gerekir. Zira, Adli Tıp Kurumu Türkiye'de adaletin kanayan yarasıdır. Sadece bugün değil, 12 Eylülden sonra oluşturulan bütün kurumlara bu kadar çok sahip çıkmanızı anlayabilmiş değiliz. Neden 12 Eylülün bütün kurumlarına bu kadar çok sahip çıkıyorsunuz? YÖK gibi Adli Tıp Kurumuna sahip çıkıyorsunuz? Neden özerk bir yapıya bürünmesine karşı çıkıyorsunuz? Neden idari açıdan özerk olmasına karşı çıkıyorsunuz? Neden bir bilimsel kurul olmasına karşı çıkıyorsunuz? Çünkü Şili'de olduğu gibi şu anda da Adli Tıp Kurumu iktidarın kirli çamaşırlarını yıkayan bir araç hâline dönüşmüştür, bu nedenle karşı çıkıyorsunuz, iktidar olduğunuz için karşı çıkıyorsunuz. Yoksa gelin, beraber bir araştırma komisyonu kuralım. Bu araştırma komisyonunda başlangıçta da Devlet Denetleme Kurulunun önerilerini dikkate alalım ve o öneriler doğrultusunda da bu Meclisin Adli Tıp Kurumunu yeniden nasıl yapılandıracağı noktasında öneriler ortaya koyalım, beraber bunu yapalım. Tek başına Adalet Bakanlığının yapacağı iş değil bu. Biz Adalet Bakanlığına burada milletvekilleri olarak, yasama organı olarak yol gösterebiliriz. Kamuoyunda da adaletin gerçekleşeceği noktasında, Adli Tıbbın özerk, bilimsel bir kurum olacağı noktasında bir inanç yaratmış oluruz. Bu hepimizin sorumluluğundadır ama bütün bunlara karşı çıkıyorsunuz hiçbir gerekçe göstermeden.

Son olarak şunu ifade edeyim değerli arkadaşlar: Meclis bugünlerde çok önemli bir tartışmayı yapmakta, Komisyon MİT'le ilgili bir tartışmayı yapmakta. Bununla ilgili olarak da şu görüşleri burada ifade etmek durumundayım, dün Komisyonda ifade ettim, burada da ifade ediyorum: Siyaseten ve hukuken yanlış yapıyorsunuz, bu konuda siyaseten ve hukuken yanlış yapıyorsunuz. Bunun siyasi hesabı da ağır olur, hukuki hesabı da ağır olur. Bu nedenle, bu Genel kurula gelmeden, kim yapacaksa, nasıl yapacaksa, bu teklifin geri çekilmesini sağlayın. Geri çekilmesini sağlayın, beraber bu teklifin arkasındaki nedenleri masaya yatıralım, beraber çözmeye çalışalım; yoksa, palyatif tekliflerle Türkiye'nin en temel sorunlarını çözemeyiz. Bir gün gelir tekrar sizi vurur çünkü mevzuatımız büyük mayınlarla dolu. Sizin döneminizde oldu bütün bunlar.

Biraz önce Başbakan Yardımcısını dinliyordum CNN'de -devletin bu kurumlarına bu kadar çok sahip çıkan bir anlayışı da kabul etmiyorum- aynen şunu söyledi: "Özel yetkili mahkemeler Türkiye'nin ihtiyacıdır. Özel yetkili mahkemeler geçmişte de olmuştur, olacaktır."

Bununla, Sayın Başbakan Yardımcısı, sadece bugünkü özel yetkili mahkemelerin uygulamalarına sahip çıkmıyor, sıkıyönetim mahkemelerinin de gerekli olduğu düşüncesini ifade ediyor, devlet güvenlik mahkemelerinin de gerekli olduğu düşüncesini ifade ediyor, Yassıada mahkemelerinin de gerekli olduğu düşüncesini ifade ediyor. Aynen böyle, "Özel yetkili mahkemeler Türkiye'nin ihtiyacıdır." diyor.

Eğer bugün iktidar bu noktaya gelmişse, özel yetkili mahkemeler konusunda dünyanın yarattığı standartların dışına çıkmışsa, bunu bir siyasi araç olarak kullanıyorsa bir gün bu araç gelir kendisini de vurur, sizleri de vurur. Bu nedenle, gelin, bu yasayı geri çekin, başta özel yetkili mahkemeler olmak üzere Türkiye'nin temel sorunlarına, beraber, burada, bu Mecliste çözüm arayalım.

Önerinin lehinde oy kullanacağız.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Tanrıkulu.