GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:15.10.2025

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Futbol Millî Takımımız dün Dünya Kupası eleme maçlarında Gürcistan'la bir maç oynadı ve burada 4-1 galip geldi hem Kocaeli halkını tebrik ediyorum hem de Millî Takımı, yöneticilerini, idarecilerini, antrenörünü ve teknik heyetini tebrik ediyorum. İnşallah aynı şekilde Bulgaristan maçında da bir başarı elde ederler ve Dünya Kupası elemelerine de katılmak için de çaba sarf ederler, kendilerini bir kez daha kutluyorum. Voleybolda, basketbolda ve güreşte yapılan başarıları futbolda da görmek istiyoruz çünkü çok büyük yatırımlar yapılıyor. Futbol Millî Takımı da Türklerden oluştuğu için ve Türklerin yeteneğini ortaya koydukları için onlara teşekkür ediyorum. Aynı zamanda da Türkiye'deki futbol kulüplerine de bir çağrıda bulunuyorum. Türk çocuklarına daha çok önem verin, yabancılarla bir şey yaptığınız da, bir gerçek de yok, öyle bir başarı da gözükmemektedir.

Filistin'de, Gazze'de bir barış imzalandığı söyleniyor, sözde bir barış. Gazze'de iki yıldır bir insanlık dramı yaşanıyor ve trajedi yaşanıyor. 7 Ekim Hamaslıların vatanlarını korumak adına yapmış oldukları bir eylemden sonra Netanyahu ve arkadaşları çok aşırı bir saldırıya giriştiler ve bugüne kadar 100 bine yakın insan öldü. Bu rakamlar da belli değil, ne kadar öldüklerini de zaman içerisinde görmüş olacağız fakat hâlâ daha saldırgan dillerine devam ediyorlar. Trump ne söylüyordu İsrail Meclisinde? Ve bir yandan Netanyahu'yu övüyor, bir yandan dünyanın en mükemmel silahlarını gönderdiklerini söylüyorlardı. Bunlar bir noktada mefhumumuhalifinden aynı zamanda "İnsanları öldürdük, katliam yaptık, soykırıma da olduk." mesajıdır fakat Birleşmiş Milletler gereğini yapamıyor. Böyle bir Birleşmiş Milletler yok, aynı zamanda da İslam dünyası yok; 57 ülke var, bu 57 ülke de kendi içlerinde maalesef halklarına karşı çok ciddi şekilde insan haklarında, demokraside ve hukukun üstünlüğünde de sınıfta kalmış olan yönetimler tarafından yönetiliyorlar, halklar da orada milletleşemiyor, milletleşemeyenler de orada haklarını arayamıyorlar.

Bunlardan bir tanesi de Türkiye. Türkiye de bu noktada sınıfta kaldı. Hiç kimse bana kalkıp da "Burada şunu yaptık, şu diplomasiyi yaptık..." bunu falan söylemesinler. Bu, diplomasi falan değildir. Bu, sadece bir ateşkestir. İsrail işgal ettiği yerlerden çekilmemektedir. Ne zaman çekilmiştir? Geçenlerde bu kürsüde söyledim, sadece Golan Tepeleri'ni işgal ettikten bir süre sonra Birleşmiş Milletler çekilmelerini istediler, çekildiler geçici olarak. Şimdi, iki yıl içerisinde Golan Tepeleri'ni tekrar yeniden işgal ettiler ve yetmiş beş yılda yapamadıklarını son iki yılda yapıp arazilerini yani yüz ölçümlerini yüzde 40 civarında artırmış oldular.

İsrail'in yapmış olduklarına karşı ne yapılması gerekiyor? Türkiye doğru diplomasi yapması gerekiyor, dış işlerinin doğru yürütülmesi gerekiyor. Peki, bu dışişleri ve doğru diplomasi neyle yapılır? O gün yine söyledim, insan haklarıyla yapılır, hukukun üstünlüğüyle yapılır, demokrasiyle yapılır. Bunu yaparsanız siz bölgenizde cazibe merkezi olursunuz, demokrasinin cazibesi, insan haklarının cazibesi, hukukun cazibesi olursunuz. Arap ülkeleri, Afrika ülkeleri, Türk dünyasının ülkeleri size dönerler ve "Bunlarla beraber olayım." derler, Türk dünyasındaki ülkeler 12-13 milyar dolar almak için kalkıp da Avrupa Birliğiyle beraber kesinlikle hareket etmezler. O nedenle, bir yandan Avrupa Birliğiyle bir diğer yandan kendi hinterlandımızdaki ülkelerle çok iyi geçinmek ve bu ülkede de hakikaten gerçek demokrasi inşa ederek partizanlıktan vazgeçmek gerekmektedir.

Filistinlilere, Gazzelilere bir kez daha diyorum ki: Siz orada mücadelenizi yapacaksınız ama bu mücadelenizi lütfen silahlı yapmayın; bu mücadelenizi diplomasiyle yapın, bu mücadelenizi bilgiyle ve teknolojiyle yapın, bu mücadelenizi mazlum kimliğiyle, mağdur kimliğiyle ve de aynı zamanda çaresizlik kimliğiyle yapın. Bunu yaparsanız bir gün yine 1967 sınırlarında bir devletiniz olur, Birleşmiş Milletlerdeki bayrağınız o zaman bir anlam ifade eder diyorum.

Değerli arkadaşlar, burada bir infaz düzenlemesi geliyor şimdi, daha doğrusu on birinci yargı paketi. Dokuzuncu yargı paketi, onuncu yargı paketi geldi buraya. Bu yargı paketlerinde problemler vardı. En büyük problem neydi? 31 Temmuz Covid dönemindeki infazdan faydalanamayan kişiler. Birilerinin cezası onaylanmış, birilerinin onaylanmamış dosyaların çokluğu nedeniyle, onlar bundan faydalanamamış; istinafa gitmişler, Yargıtaya gitmişler "Onları da geri çekerseniz..." demişler, idarenin hatası nedeniyle bunlar faydalanamamış. Onuncu yargı paketi geldiği zaman biz burada çok söyledik, muhalefet de dile getirdi bunu burada "Bir haksızlık var." diyerek. Hani şairin söylediğini birkaç defa daha söyledim:

"Su bulmak, ekmek bulmak, aş bulmak gecikebilir.

Temele taş bulmak gecikebilir.

Devlete baş bulmak gecikebilir.

Adalet gecikmez tez verilmeli." diyerek...

Bir gün bile haksız yere yatan bu insanların -bakın, suçun nevine bakmıyorum, "Şunu işlediler, bunu işlediler." demiyorum- mutlaka ve mutlaka bir an önce, on birinci yargı paketi gelmeden önce özel bir düzenlemeyle cezaevlerinden çıkarılmaları gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlayacağım efendim.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Bir diğer taraftan da on birinci yargı paketi de burada toplumsal barışa katma değer sağlamalı ama olayların arkasından giden bir Adalet Bakanlığı olmamalı, olayların arkasından giden bir Hükûmet olmamalı. Neden? Olaylar oluyor, cinayetler oluyor, suçlar oluşuyor; ondan sonra şunu yapalım, bunu yapalım. Ya, sizin sosyologlarınız yok mu? 204 tane üniversite var bu ülkede; sizin siyaset bilimcileriniz yok mu, psikologlarınız yok mu, psikiyatrlarınız yok mu? Var, onlarla beraber yapın bu kanunları. O kanunları birlikte yaparsanız paydaşlarıyla, kanunu ilgilendiren kişilerle yaparsanız doğru kanunlar yaparsınız ve toplumda da barışı sağlamış olursunuz ama bugüne kadar bunları yapamadınız, yapabileceğinizi de tahmin etmiyorum.

Bir diğer husus: Türkiye'de enflasyon düşüyor biliyorsunuz. Bu enflasyon kalemle düşürülüyor, kâğıt üzerinde düşürülüyor bu enflasyon. Ben yaşadıklarıma bakarım. Kira fiyatları düşüyor mu veya konut fiyatları düşüyor mu, ekmek fiyatları düşüyor mu veya mutfaktaki gıda fiyatları düşüyor mu diye sorarım. Bunların hepsi artıyor ve bunlar öyle yüzde 50, yüzde 60 falan değil, bazıları yüzde 300 civarında...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tamamlıyorum efendim, çok teşekkür ederim.

Bazıları yüzde 300 civarında artıyor ama nedense bu Mehmet Şimşek'in, Hazine ve Maliye Bakanının ve Hükûmetin "Enflasyon aşağı düşüyor..." Düşürmeyin bu enflasyonu ya, önce fiyatları, benim yaşadığım hayatın kreş fiyatlarını düşürün, okul fiyatlarını düşürün, gıda fiyatlarını düşürün ben de sizi alkışlayayım. Enflasyona yüzde 70 deyin ama onlar düşmüş olsun, ben de buna inanayım.

Manisa'da ve de Türkiye'de TARSİM var biliyorsunuz, tarım sigortası. Geçenlerde dile getirdim. Şimdi de şöyle bir uygulama yapıyorsunuz. Ben buradan Tarım Orman Bakanına sesleniyorum, TARSİM'in Genel Müdürüne, Hükûmete sesleniyorum: Ya, bu zaten TARSİM fiyatları, sigortalar çok yüksek. Şimdi, bu insanlar paralarını alacaklar TARSİM yapanlar, sigorta yapanlar. Yüzde 15'le yüzde 17 kesinti yapıyorsunuz Manisa'da. Niye yapıyorsunuz, neden yapıyorsunuz bu insanlara? Aynı zamanda bu paraları niye geciktirdiniz? Ve TARSİM'i olmayanlara da dekar başına 5 bin lira para veriyorsunuz. Siz ya tarımı bilmiyorsunuz ya 5 bin liranın neye tekabül ettiğini bilmiyorsunuz. Bugün Mahmut Arıkan burada söyledi 200 lirayla 200 lira çıktığında neler alınabileceğini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Tekrar burada tekrarlamama gerek yok, herkes biliyor ama bugün neler alındığını da herkes biliyor. O nedenle ben, Hükûmeti bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Bu TARSİM'le ilgili de yeniden düzenlenme yapın diyorum.

İyi bir çalışma günü olsun. Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. Sağ olun Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar.