GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:7
Tarih:15.10.2025

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, gerçekten çok ciddi sorunlarımız var ve bu sorunların çözümüne dair siyasetin, Meclisin bu konuda her geçen gün daha fazla sorumluluğu artıyor. Evet, bu ciddi sorunları çözmek için siyaset inisiyatif almalı, sorumluluk almalı, bu dönemin özelliklerini de dikkate alan bir yerden aslında sözünü kurmalı. Tabii, bugün dönüp baktığımızda bu sözü kuramayanlar, kendi siyasi ikballeri adına siyasete şiddeti bulaştırmak, küfrü bulaştırmak, hakareti bulaştırmak, saldırganlığı bulaştırmak gibi bir niyeti ortaya koyuyorlar; bunları kabul etmiyoruz. Hiçbir hakaretin burada yeri olmayacağını, siyasette yeri olmayacağını, siyaseti artık şiddetten kurtarmamız gerektiğini söylüyoruz ama bununla da mücadele edeceğiz.

YÜKSEL SELÇUK TÜRKOĞLU (Bursa) - Önce terörden kurtarmak lazım.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Tıpkı Ahmed Arif'in şiirinde söylediği gibi, yürüyeceğiz fırsatçının, fesatçının, hainin, alçağın üstüne, alçaklığın üstüne yürümeye devam edeceğiz; bundan da kimsenin şüphesi olmasın.

"Yürümek" deyince de size bir hikâye anlatayım, bir karınca hikâyesi: Bakmışlar, karınca ormanda ağacın arkasında saklanıyor, demişler: "Ne yapıyorsun burada?" Demiş ki: "Aslanı bekliyorum." Demişler: "Ne yapacaksın?" Demiş ki: "Çelme takacağım." Dolayısıyla aslan için karınca olsan ne yazar çakal olsan ne yazar; aslan yürümeye devam ediyor. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten çok ciddi sorunlarımız var ve bu sorunların giderek odaklandığı yer adalettir. Bakın, birkaç tane şeyi hızlı hızlı geçeceğim: Hakan Tosun yol ortasında katledildi gazeteci arkadaşımız ve yirmi dört saatlik bir ihmal nedeniyle belki de hayatını kaybetti; dolayısıyla burada bir suç vardır. "Gazeteci" deyince sizi 2014 yılına götüreyim, Kadri Bağdu'yu anmak istiyorum. Kadri Bağdu yol ortasında katledildi, on beş ay sonra dosya kapatıldı. Oysa katledenler IŞİD'ti, bunun üzerine gitmek yerine bu dosyanın üzeri kapatıldı.

Yine "adalet" deyince, Rojin'den bahsetmek istiyorum. Adli Tıp Kurumu on ay boyunca delilleri saklamış, bu ortaya çıktı. Adli Tıp Kurumu delilleri karartıyor, düşünebiliyor musunuz? Adalet Bakanlığı bu konuda ne yapacak merakla bekliyoruz. Bu Kurumun bu ilk suçu değil; evet, bu Kurum sürekli suç işliyor, hasta tutsaklar konusunda suç işliyor, diğer birçok dosyada -geçmişte ortaya çıktı- suç işliyor. Bu nasıl bir tıp kurumu anlamak mümkün değil. Buradan Türk Tabipleri Birliğini de göreve davet ediyoruz, orada doktor gömleği giymiş olanların doktor olduğundan gerçekten şüphe duyuyoruz. Rojin meselesinde de suçlular bir an önce yakalanmalı ve adaletin karşısına çıkarılmalı.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cezaevlerindeki ihlaller, işkenceler, hak gaspları, işte idari gözlem kurullarının ortaya koymuş olduğu icraatlar ortada. Bakın, en son bir örnekten bahsedeceğim: Elâzığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevinde İdari Gözlem Kurulu infaz yakmak için nasıl bir soru sormuş, biliyor musunuz? Mazlum Abdi'yi sormuş. Ya, sana ne Mazlum Abdi'den! Sen kimsin, Mazlum Abdi'yi kalkıyorsun, orada otuz yıldır tutsak olan birisine soruyorsun ve fikrini merak ediyorsun! Sonra da bundan dolayı infaz yapıyor. Bir başka örnek, yine adalet mekanizması içinden: Abdulmenaf Aytaç, 71 yaşında, yüzde 65 engelli hasta bir tutsak, silahlı örgüt üyeliğinden yargılanıyor, dosyası Yargıtayda ve hâlâ tutsak. Ciddi bir sağlık sorunu var, defalarca bu konuda avukatları girişimde bulunmuş olmalarına rağmen, maalesef bu konuda da herhangi bir adım atılmıyor. Bu örnekler çoğaltılabilir ama bir çarpıcı örnek daha var: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Aysel Tuğluk kararını açıkladı. Buradan bir kez daha Aysel Tuğluk'a sevgilerimizi, saygılarımızı iletiyoruz. Aysel Tuğluk davası neydi? DTK'den yargılanmıştı biliyorsunuz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi DTK icraatlarının suç olamayacağını söylüyor. Kaldı ki DTK hâlâ faaliyetlerini sürdüren bir kurum olarak değerlendiriyor ve dolayısıyla da Aysel Tuğluk bu haksız tutukluluğa rağmen ki Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 18'inci maddesine bağlı olarak bu karar veriliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Israrla cezaevinde tutuldu sağlığını kaybedene kadar, âdeta bilinçli bir politika izlendi bu konuda. Maalesef sağlığını kaybettikten sonra cezaevinden tahliyesi gerçekleşti. Şimdi, karar geldi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı. Şimdi, ortaya çıkmış olan bu mağduriyeti nasıl telafi edeceksiniz? Ne yapacaksınız? Mesela bu soruyu hiç soruyor musunuz kendinize? Yaratmış olduğunuz bu mağduriyetleri, telafisi mümkün olmayan mağduriyetleri nasıl ortadan kaldıracaksınız? İşte, adaletsizliğin gelip dayandığı nokta bu. Aynı dosyadan yargılanmış bir başka arkadaşımız daha var, Sincan Kadın Cezaevinde kalıyor, Leyla Güven. Leyla Güven Başkan DTK'den yargılanıyor ve o da yirmi iki yılı aşkın bir ceza aldı, dosyası Anayasa Mahkemesinin önünde. Nedense Anayasa Mahkemesi de bu konuları görmezden geliyor, aynı Selahattin Demirtaş da olduğu gibi Leyla Güven'de de aynı gecikmeyi görüyoruz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

SEZAİ TEMELLİ (Muş) - Ne Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları uygulanıyor ne Anayasa Mahkemesi bu konuda nedense harekete geçiyor. Şimdi, bunca adaletsizliğin olduğu yerde on birinci yargı paketi konuşulmaya başlandı. Eğer gördüğümüz şekliyle o yargı paketi buraya gelecekse hiç getirmeyin. O yargı paketi ne bu adaletsizliğe bir çare olabilir ne de bu dönemin ihtiyaçlarını, beklentilerini karşılayabilir. Ya herkesin beklediği, gerçekten adalete katkı yapacak bir paketi hazırlayıp getirin ya da gerçekten o makamı, mevkiyi boş yere işgal etmeyin.

Teşekkür ederim.