Konu: | |
Yasama Yılı: | 4 |
Birleşim: | 7 |
Tarih: | 15.10.2025 |
YENİ YOL GRUBU ADINA SELÇUK ÖZDAĞ (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Karayolları Trafik Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, Meclis Başkanlığına sesleniyorum: Bu kanun teklifini niçin Adalet Komisyonuna havale ettiniz? Madem Adalet Komisyonuna havale ettiniz -Adalet Komisyon Başkanı burada- niçin burada Adalet Bakan yardımcıları ve bakanlar yok? Teşekkür ediyoruz, İçişleri Bakanlığı anlamış "Bu bizi ilgilendiriyor." demiş. Zaten bugün Bakan da bir açıklama yapmış, "Bu hız sınırlarında yüzde 10'u kaldırıyorsunuz." diyerek kamuoyunda bir algı oluştu veyahut da bu şekilde söylemler olunca İçişleri Bakanı da bir açıklama yaptı: "Kaldırmıyoruz." Ya, bir dakika kardeşim, sen Bakansın ya, sen Meclis değilsin ki. Biz karar vereceğiz, belki Adalet ve Kalkınma Partililer burada bir değişiklik önergesi verecekler. Ya, bu demokrasiyi, bu çoğulculuğu, bu aynı zamanda devlet teamüllerini bir türlü öğretemedik. Şimdi öğrenirler mi bilmiyorum.
O nedenle ben diyorum ki bu kanunun Adalet Komisyonunda değil, İçişleri Komisyonunda görüşülmesi lazımdı ama görüşmediniz. Şimdi, bu Meclisi de işlevsiz hâle getirmek istiyorsunuz, teamülleri de ortadan kaldırmak istiyorsunuz. İç Tüzük'ü de aynı zamanda tanımıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, trafik kazaları ve yol açtığı acılar, maddi, manevi kayıplar ülkemizde olduğu gibi dünyada da ciddi bir mesele olarak karşımızda durmaktadır. Birleşmiş Milletler Çevre Programı verilerine göre dünyada her yıl yaklaşık 1,2 milyon kişinin hayatını kaybettiği, 50 milyona yakın kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazaları başlıca ölüm ve kalıcı sakatlanma nedenleri arasındadır. Bugün motorlu taşıtlar sayısının artması, ulaşımda seyahat ihtiyaçlarının, mobilitenin artmasıyla birlikte karayollarındaki trafiğin doğru ve hakkaniyetli yönetilmesi konusunda ciddi araştırmalar ve uygulamalar ortaya çıkmaktadır. Aşırı hız yapmamak, alkollü iken araç kullanmaktan kaçınmak, emniyet kemeri takmak, özel nitelikteki taşıtları kullanırken zorunlu olan koruyucu ekipmanlar giymek, çocuk koruma sistemlerini kullanmak gibi hassasiyetlerin göz ardı edilmesinin trafik kazalarına bağlı ölümlerin artmasına neden olduğu bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri, Türkiye bugün dünyada kazaların en fazla olduğu ülkelerden bir tanesi. 10 ülkeyi sıralayacağım size: Brezilya, Kamboçya, Çin, Mısır, Hindistan, Kenya, Meksika, Rusya ve Vietnam. Türkiye nerede burada? Türkiye de bunların içerisinde ve 9'uncu sırada.
Son yıllarda Türkiye'de kara yollarının hızla iyileşmesine, uluslararası standartlara ulaşmasına rağmen trafik kazalarında her yıl yaklaşık olarak 10 bin insanımız hayatını kaybediyor, 100 bine yakın insan da yaralanıyor veya sakat kalıyor. Kazaların başlıca nedeni ise emniyet kemeri kullanım alışkanlığının azlığı ve aşırı hız yani trafik kazası kayıpları önemli ölçüde hatalı insan davranışlarına bağlı.
Trafik kazalarının önüne geçilememesinin önündeki en büyük neden bu sorunun ne kadar büyük ve ciddi olduğunun henüz farkına varılmaması ancak sorunu çözen örnek ülkeler var. Örneğin; Avustralya, Hollanda, İsveç ve İngiltere'de son kırk yılda trafik kazalarında görülen ölümler yarı yarıya azaltıldı.
Değerli milletvekilleri, bu başarının ortak nedenleri, toplumun bilinçlenmesi için yapılan etkin çalışmalar, kamuoyunun doğru şekilde kullanılması, çözüm yollarının hızlı ve doğru bir şekilde sonuca ulaştırılmasıdır.
Onlar bunu başarırken biz sorunun hâlâ farkına varamadık ve çözümü popüler olma kaygıları taşıyan günübirlik makyaj düzenlemeleriyle yapmaya çalışıyoruz. Mesela ne yapıyoruz? Daha doğrusu zatıhükûmetleri ne yapıyor? Trafik cezaları, hazine garantili yol, köprü, tünel, havaalanı gibi akla ziyan işlerden sonra ceza garantili trafik denetimleri ve tuzaklar kuruyor. "Trafik Ceza Takip Sistemi" gibi zihnisinir işlerle sadece sonuca odaklanmış, palyatif çözümlerin peşine düşmüşler. Hayatı çekilmez hâle getiren bu iktidar, hatırlanacağı üzere geçen bayramda vatandaşın bayramını da zehir etmeyi de başarmıştı. Trafik cezalarından bahsediyorum elbette. Dünyada ceza garantili trafik ceza takip sistemi kuran bir başka ülke varsa çıkıp söylesinler lütfen. "Böyle saçma sapan işlerle uğraşacağınıza vatandaşa insan gibi davranacak uygulamaları hayata geçirin, insanımızı eğitin, bilinçlendirin ve medeni ülkelerde olduğu gibi sonuca değil, sebeplere odaklanın." diye çağrıda bulunmuştum. Zatı hükûmetleri ve onun vergi, zam bakanı Şimşek Efendi... Ya "Efendi" dedim, özür dilerim. Şimdi bu da bana şöyle bir dava açabilir: Kültür ve Turizim Bakanı olmadık bir şeyden dolayı bana dava açmış, şimdi bu da "efendi" dedin, "Devrim Kanunlarına aykırı oldu." diyerek bana bir dava açabilir. "Efendi" kelimesini geri alıyorum. Zam şampiyonu Mehmet Şimşek otoyol, köprü ve tünellere kademeli zam yapılacağını açıkladı. Birilerine peşkeş çekilen milletin varlıklarından millete katmerli ceza yazmaktan haz duyar oldular. Ülkeyi vergi, zam ve nihayet ceza ülkesi hâline getirdiler. Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış, bunlar da har vurup harman savurdukları bütçeyi cezalarla kapatmayı hesap ediyorlar. Geçen bütçe görüşülürken hatırlarsanız eğer orada tahmini bir miktar yazdılar, şöyle diyordu: "245 milyar trafik cezalarından gelir elde ediyoruz." İlk 6 ayda ne kadar elde ettiler biliyor musunuz? Tam tamına 921 milyar para elde ettiler bunlar. Demek ki bunlar önceden hesaplanıyor.
Değerli milletvekilleri, geçen sene bütçe görüşmelerinde bunu da sormuştum. Hastalara müşteri gibi bakan, hazine geçiş garantili yol yapan zihniyetin keseceği trafik cezalarını bir sene önceden bilmesi gayet doğal tabii. Bunu nasıl yapacaklarını da kısa zamanda gösterdiler tuzak kurarak elbette, 30 kilometrede bir radar koyarak. Mesela, bölünmüş yolu 100-110 kilometre düşürerek, hâlâ 90 kilometre yazarak, 120 kilometreden hız limitini bir anda 50 kilometreye düşürerek. Yollar çoğu yerde berbat ve yol güvenliğine aykırı ama mesela, hız sınırı 110. Bunun yanında, 4 gidiş 4 geliş yollarda hız limiti 50 ila 70 kilometre. Böyle bir anlayış olabilir mi Allah aşkına? Yahu, daha bunları bile halledememişsiniz, bir iktidar vatandaşı yolunacak kaz gibi görüp ceza kesmenin derdine düşmüşsünüz. Bu bayramdaki cezalardan sonra da siz hemen oturdunuz Ulaştırma Altyapı Bakanı ile İçişleri Bakanlığı "Biz, bu yollardaki tabelaları, trafik levhalarını yeniden düzenleyelim." dediniz. Ya, niye önceden düzenlemediniz? Mademki düzenleyecektiniz, düzenlemek için böyle bir işleme başladınız, o cezalar silin, silin; vatandaşa saygı duyun, onların hepsini silin. (CHP sıralarından alkışlar) Ardından da o cezalardan önce de o tabelaları değiştirin, sonra "Biz, bundan sonra böyle bir kanun çıkarıyoruz." deyin.
Değerli milletvekilleri, trafik kazaları bireysel ihmallerinin ötesinde, kamu yönetiminin bütüncül ve yapısal müdahalesini gerektiren bir toplumsal güvenlik sorunudur. Sürücü hatalarının önlenmesi elbette önemlidir ancak denetim eksiklikleri, altyapı yetersizlikleri, yargıdaki adamına göre cezasızlık uygulamaları ve toplumsal bilinç düzeyinin düşüklüğü gibi alanlarda köklü iyileştirmeler yapılmadan trafik güvenliğinin bütüncül olarak sağlanması mümkün değildir. Teklifin içerik olarak teknik yönleri de iş bilmez anlayışın esasına göre dizayn edilmiş zaten. Uygulamada her yıl ciddi oranlarda artan idari para cezalarının şimdi de yüzde 200'lere varan oranlarda yeniden artırılması kamuoyunda bu düzenlemenin öncelikli amacının trafik güvenliği değil, bütçe açığını kapatma ve Hazine gelirlerini artırma olduğuna yönelik güçlü bir algı mevcuttur. Yetersiz denetim, caydırıcılıktan uzak kontrol sistemleri, çağdaş standartlardan uzak yol altyapıları ve eğitim eksiklikleri gibi yapısal sorunlar giderilmeden trafik güvenliğini sağlamak mümkün değildir ancak trafik cezaları Hazine için ciddi bir gelir kalemine dönüşmüş, bu durum ceza hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmayan bir cezalandırma anlayışının yerleştiğine işaret etmektedir. Teklif, sosyal devlet ilkesini zedelemekte ve gelir eşitsiz eşitsizliğini derinleştiren bir nitelik taşımaktadır. Ceza, kamu düzenini sağlamak içindir, devlet bütçesini dengelemek için değildir. Bu anlayış sosyal devlet ilkesine ve hukuk devlet anlayışına açıkça aykırıdır. Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biri olan ölçülülük ilkesi bu kanun teklifinde ciddi şekilde ihlal edilmektedir. Kanun koyucunun cezalandırma yetkisi sınırsız değildir. İdari cezalar hem fiilin ağırlığına hem de failin sosyal ve ekonomik durumuna göre adil biçimde belirlenmelidir. Aksi takdirde, cezalar caydırıcılık işlevini kaybederek yoksul vatandaşlar için yıkıcı bir yük hâline gelirken varlıklı kişiler için yalnızca ödenebilir bir bedel niteliği taşır. Teklifle birlikte birçok trafik ihlali için öngörülen idari para cezaları Türk Ceza Kanunu kapsamındaki adli para cezalarını dahi aşan seviyelere ulaşmıştır. Yasama organı bu yetkisini kullanırken ceza hukuku alanında olduğu gibi idari yaptırımlara ilişkin düzenlemelerde de hangi fiillerin cezalandırılacağı ve bu cezaların türleri ile ölçüleri konusunda takdir yetkisine sahiptir ancak bu yetki keyfî biçimde kullanılamaz. Anayasa ve hukuk devleti ilkeleri, ceza ve yaptırımların açık, öngörülebilir ve adil olmasını zorunlu kılar. Bu bağlamda, kanunlar hem bireyler hem de idare açısından belirlilik, öngörülebilirlik ve ölçülülük esaslarına uygun olmalıdır. Aksi takdirde, keyfîlik ve hukuk güvensizliği kaçınılmaz hâle gelir.
Değerli milletvekilleri, teklifte öngörülen bazı yaptırımlar ilk bakışta trafik güvenliğini sağlama amacı açısından haklı ve gerekli gibi görünse de belirsiz ifadeler ve sabit ceza tutarları, uygulamada keyfîliğe açık bir ortam yaratma riski taşımaktadır. Cezaların caydırıcılığı yalnızca miktarıyla değil bireyde yarattığı etkiyle ölçülür. Aynı ceza bir kişi için sembolik bir meblağ olabilirken başka biri için yaşam krizine dönüşebilir. Bu nedenle, daha adil bir ceza politikası için en azından ceza alt sınırlarının asgari ücrete oranlı olarak belirlenmesi ve gelir düzeyine göre kademeli bir sistemin getirilmesi gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdağ, tamamlayın, buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim efendim.
Aksi takdirde, hukuk sistemi zengin için kuralların maliyetli ama aşılabilir olduğu, yoksul için ise kuralların altında ezilmenin kader hâline geldiği bir düzene dönüşecektir.
Teklifin içeriğine bakıldığında, esas olarak trafik denetimi, trafik zabıtasının yetkileri, idari para cezaları gibi İçişleri Bakanlığını doğrudan ilgilendiren düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu ile İçişleri Komisyonlarına havale yapılmış olmasına rağmen tali komisyonların raporları da alınmamıştır. Anayasa'ya aykırılığı olan, kanun sistematiğiyle zerre ilgisi kalmamış bir kanun metninden sadece belli bir süre geçtikten sonra yeni bir kanun düzenlemesine yol açacak gelişmeler yaşanacaktır. Yani bu kanun metni kısa bir süre sonra "Ya, kusura bakmayın, özür dileriz; biz eksik ve yanlış yapmışız, tekrar düzenleme yapacağız." denilerek Meclise yeni bir kanun teklifinin geleceği bedahettir. 6, 14 ve 33'üncü maddelerin bir kez daha gözden geçirilmesini teklif ediyor, hatta ve hatta bu kanun teklifi geri çekilerek ilgili yerlerde, komisyonlarda görüşüldükten sonra Genel Kurula getirilmesini arz ediyorum.
Saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum efendim. (YENİ YOL ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)