GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:16.10.2025

İYİ PARTİ GRUBU ADINA HAKAN ŞEREF OLGUN (Afyonkarahisar) - Değerli milletvekilleri, bir zamanlar bu ülkede adına gerçekten "Asgari Ücret Tespit Komisyonu" denilebilecek bir yapı vardı. Taraflar oturur, tartışırdı; masada en azından bir denge görüntüsü bulunurdu. İşçinin sesi azdı belki ama tamamen susturulmamıştı. Kararlar Meclisin denetimi altındaki bir bakanlık üzerinden yürütülür, siyasi sorumluluk taşınırdı; bugünse geriye yalnızca adı kaldı. Ortada talimatla toplanan, patron ile Hükûmetin karşılıklı onay törenine dönüşmüş bir masa var.

Yirmi iki yıllık iktidar sendikal alanı da kendi denetim sahasına çevirdi. Gerçek sendikacılığın yerini "sarı sendika" diye bilinen, iktidarın gölgesinden çıkamayan yapılar aldı. Bu sendikalar emekçinin değil iktidarın sözcüsü hâline geldi. Masaya işçi adına oturuyorlar ama kalktıklarında yalnızca iktidarın talebini imzalıyorlar. Her kurumu kendine benzeten bu iktidar burayı da payına düşeni kadar çürüttü. Yargıdan basına, ekonomiden eğitime kadar nerede bir kurum varsa oraya bir yeni Türkiye dokunuşu yapılmış yani içerik alınmış, vitrin bırakılmış. Bugün artık Asgari Ücret Tespit Komisyonu değil olsa olsa "köle fiyatı ayarlama kurulu" diyebiliriz çünkü bu yapının yaptığı tek şey milyonlarca emekçiye "Bu kadarıyla idare et." demekten ibaret.

Anayasa'mızın 55'inci maddesi açıkça der ki: "Devlet, çalışanların geçim şartlarını dikkate alarak adil bir ücretin sağlanması için gerekli tedbirleri alır." Peki, bugün devlet bu görevi yerine getiriyor mu? Ne yazık ki hayır çünkü Asgari Ücret Tespit Komisyonu artık ne adil ne bağımsız ne de demokratik bir yapıdadır.

2018 öncesinde, Komisyon Çalışma Bakanlığı bünyesinde Bakanlar Kuruluna bağlı bir organdı; kararlar Hükûmetin siyasi sorumluluğu altında alınır, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu süreci doğrudan denetleyebilirdi. Milletin vekili yürütmeden hesap sorabiliyordu ancak Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilmesiyle birlikte bu denetim ortadan kalktı. Komisyonun sekretaryası artık doğrudan Cumhurbaşkanına bağlı bir birim tarafından yürütülüyor yani milyonlarca emeklinin kaderi tek bir imzaya bağlı hâle geldi.

Değerli arkadaşlar, bugün, Asgari Ücret Tespit Komisyonunda işçiyi yalnızca TÜRK-İŞ temsil ediyor çünkü yasa en fazla üyeye sahip işçi konfederasyonuna temsil hakkı veriyor, bu da fiilen TÜRK-İŞ anlamına geliyor; DİSK yok, HAK-İŞ yok, bağımsız sendikalar yok yani milyonlarca emekçinin sesi tek bir konfederasyonun inisiyatifine bırakılmış durumda. Bu tablo sendikal çoğulculuğu ortadan kaldırıyor, temsilde adalet ilkesini zedeliyor. Uluslararası Çalışma Örgütünün Türkiye raporlarında da yıllardır bu durum açıkça eleştiriliyor. ILO, Türkiye'ye defalarca çağrı yaparak asgari ücret tespit sürecine tüm işçi konfederasyonlarının dâhil edilmesi gerektiğini, mevcut sistemin ise temsilde tekelleşme yarattığını belirtiyor. Düşünün, milyonlarca çalışanın geçimini belirleyen karar alınıyor ama masada sadece bir sendika var.

Peki, dünyada nasıl yapılıyor? Almanya'da asgari ücreti belirleyen bağımsız bir komisyon var, üyelerinin yarısı işçi, yarısı işveren temsilcilerinden oluşuyor, Başkanı tarafsız; her karar gerekçesiyle birlikte kamuoyuna açıklanıyor, kimse bir gecede tek imzayla milyonların maaşını değiştiremiyor. Fransa'da asgari ücret enflasyonun altındaysa hükûmet atanamıyor çünkü yasa izin vermiyor; asgari ücret hayat pahalılığına endeksli şekilde otomatik artıyor, devlet emeğin değerini her yıl koruyor. Hollanda'da asgari ücret her altı ayda bir otomatik güncelleniyor, kim iktidardaysa fark etmiyor, işçinin hakkı keyfî kararlara teslim edilmiyor. İsveç ve Norveç'te ise devlet hiç karışmıyor çünkü sendikalar güçlü, asgari ücret toplu sözleşmelerle belirleniyor. Yani o ülkelerde asgari ücret sadece bir rakam değil, saygın bir yaşam standardının simgesi. Dünyada sistemler böyle işlerken bizde tablo tam tersine dönmüş durumda ve en acısı, Türkiye'de Asgari Ücret Tespit Komisyonunun kararları kesin. Bir vatandaşın trafik cezasına bile itiraz hakkı varken milyonlarca çalışanın geçimini belirleyen bu kararlara itiraz hakkı yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

HAKAN ŞEREF OLGUN (Devamla) - Bu durum, Anayasa’nın 125'inci maddesinde yazan "İdarenin her türlü işlem ve eylemi yargı denetimine tabidir." hükmüyle açıkça çelişmektedir.

Değerli arkadaşlar, bugün burada sunduğumuz araştırma önergesi bir eleştiriden öte bir çağrıdır. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun yapısı yeniden ele alınmalıdır. İşçi tarafının temsili genişletilmeli, kararlar yargı denetimine açılmalı, Türkiye Büyük Millet Meclisi bu sürece yeniden dâhil olmalıdır diyor, önergemizin kabulünü takdirlerinize sunarak Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)