GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu:
Yasama Yılı:4
Birleşim:8
Tarih:16.10.2025

CHP GRUBU ADINA GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Bu yasama yılının ilk kanun teklifini görüşüyoruz. Teklif trafikle ilgili düzenlemeler içeriyor. Detaylarına geleceğim ancak teknik ihtiyaçları gidermeden bunlarla ilgili bir düzenleme yapmaktan daha öte bir ihtiyacımız var. En temel toplumsal sözleşmemiz Anayasa her gün ihlal ediliyor, hukuk devleti fiilen ortadan kaldırıldı, dolayısıyla burada konuştuğumuz her kanun bu gerçeğin gölgesinde kalıyor çünkü hukuk devletinin bütünü tehdit altında. Düşünün, biz burada yolun çizgilerini yeniliyoruz ancak yolun altındaki zemin çökmüş durumda. O yolun üzerine trafik düzenlemesi yapmanın ne faydası var?

Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in meydan meydan söylediği bir gerçek var: "Darbeler sadece mevcut iktidara yapılmaz, bir sonraki iktidara da yapılır." Artık bütün dünya biliyor, bu iktidar 19 Martta bir sonraki iktidara darbe yaptı, bundan dolayı da anayasal olarak suçludur. 19 Mart süreci bir siyasi tasfiye operasyonuydu, Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu hedef alındı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi felç edildi, organize bir saldırı düzenlendi. Meclisin en acil görevi bellidir: Bu darbenin verdiği zararı ortadan kaldırmak gerekiyor. Reçete çok açık, hukuka dönmemiz gerekiyor, yoksa her gün yoksullaşmaya devam edeceğiz, yoksa her gün "Bu gençler neden umutsuz, neden yurt dışına çıkmayı çare olarak görüyorlar?" diye üzüleceğiz.

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden iktidara Komisyon aşamasında yaptığımız uyarıyı tekrar ediyoruz: Ceza defteri bütçe defteri değildir. Hukuka güven çökmüşken ceza yazarak para toplamanız kâr etmez. Ortada hukuk yoksa milyonlarca, milyarlarca ceza toplasanız ne olacak; bir yerden gelir, bir yerden gider. Örnek mi? 19 Mart darbesi de işte tam da bunun en büyük örneği. Darbenin bu ülkeye maliyeti ne kadar? Genel Başkanımız son rakamı açıkladı, 160 milyar dolar; sattıkları rezerv dâhil, faizde binen yük dâhil, faiz artışının getirdiği dış borç dâhil. Rahatsız olduğunuzu biliyoruz ama tekrar tekrar söyleyeceğiz. 160 milyar dolar emekliye yapılan zammın 150 katı. Asgari ücret 30 bin lira olsaydı harcanacak paranın tam 120 katı. 2025 için çiftçiye verilen desteğin 100 katı ve şimdi önümüzdeki teklif ne yapıyor, temel çözüm yöntemi olarak yine yurttaşın cebini görüyor. Bakın, 2025 yılı için para cezalarından toplam 262 milyar TL gelir elde edilmesi hedefleniyor. Bu miktarın yaklaşık 55 milyar TL'sinin trafik para cezalarından gelmesi planlanmaktadır. Öyle 55 milyar deyip geçmeyelim cezalardan elde edilmesi beklenen gelir bazı Bakanlıkların bütçesinden daha yüksek. Kültür Turizm Bakanlığının 2025 bütçesi 53 milyar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının bütçesi 45 milyar, trafik cezalarından elde edilecek gelirin bu Bakanlıkların bütçesini aşması bile bütçe açığının vatandaşın sırtına bindirilen trafik cezalarıyla kapatılmak istediğini göstermeye yeter. (CHP sıralarından alkışlar) Ancak uyarıyoruz, trafik cezalarındaki bu artış trafik güvenliğini artırmaz. Peki, ne yapar? Vatandaşın omzuna yeni bir yük koyar, asgari ücretliye, çiftçiye, emekliye yeni fatura çıkarır. Ayrıca, teklife baktığımızda takograf cihazı zorunluluğunun yönetmelikle belirlenmesi, konvoy düzenlemesinin keyfî yorumlara açık, muğlak ifadeler kullanması, radar cezalarının ise anayasal rejimin cezalandırıcı değil, düzenleyici karakterini gölgelemesi gibi hususlar açıkça Anayasa'ya aykırıdır.

Değerli milletvekilleri, bu teklif Türkiye'nin bir trafik güvenliği sorunu olduğu gerçeğini reddediyor. Her ne kadar teklif drift atma, izinsiz yarış düzenleme, uyuşturucuyla araba kullanma gibi önemli hususlar da bizim de desteklediğimiz yerinde düzenlemeler içerse de temelde trafik güvenliği yalnızca cezayla sağlanılacağı sanılıyor. Bakın, 2023 yılında 1 milyon 314 bin, 2024 yılında 1 milyon 444 bin trafik kazası meydana gelmiş yani ortalama yılda 1.5 milyon kaza oluyor. Şimdi soruyorum: Cezaları artırarak bu 1.5 milyon kazayı engelleyebilir miyiz? Engelleyemeyiz çünkü mesele vatandaş değil, altyapıdır. Önce altyapı eksikliklerini gidereceksiniz, toplu taşımayı ucuz, güvenli bir seçenek yapmak için iktidar olarak üzerinize düşeni yapacaksınız, kent içi ulaşım sorunlarını çözmek için merkezî iktidar ile yerel yönetimlerin birlikte çalışacağı kanalları açacaksınız, paralı yolların vatandaşın bütçesini sarsmasına son vereceksiniz. Bunları yapmadan vatandaşı hedef göstermek doğru değildir. (CHP sıralarından alkışlar) Trafik suçlarının nedeni olarak sadece sürücüyü görmek kolaycılıktır. Biz buradan söylüyoruz: Trafik güvenliği cezayla değil, adaletle, planlamayla akılla sağlanır. Trafik suçlarından ötürü yakınlarını kaybeden, yakını sakat kalan ailenin mücadelesini destekleyerek sağlanır. (CHP sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, trafik kazalarının büyük çoğunluğu kara yoluna bağımlı bir ulaşım sisteminden kaynaklanıyor. Rakamlara bakalım: Türkiye'de yük ve yolcu taşımacılığının yüzde 90'ı kara yolunda yapılıyor, Avrupa'da bu oran yüzde 80 civarında yani biz bütün yükü kara yoluna bindirmişiz. Deniz yoluna bakalım: Yükün yüzde 6'sı, yolcunun binde 5'i denizden gidiyor; Avrupa'da bu oran yükte yüzde 5, yolcuda binde 3; koca bir yarımadada yaşıyoruz ama denizi neredeyse yok sayıyoruz. Demir yolundaysa tablo daha da çarpıcı; bizde yük 4,6; yolcu yüzde 1,5'la demir yolu tarafından taşınıyor; Avrupa'da yük oranı yüzde 17, yolcu yüzde 7,3 yani onlar her 6 yolcudan 1'isini trene bindirmiş, biz 100 yolcudan ancak 1'isini bindirebilmişiz. Sonuç açık: Avrupa yükü dengeli biçimde bölüştürmeye başlamış, biz ise neredeyse her şeyi kamyona, otobüse, otomobile yıkmışız. Bu hem pahalı hem de çevreyi yıpratıyor hem de rekabette geriye düşürüyor. Görevimiz, denizi, rayı ve gökyüzünü de gerçek bir seçenek hâline getirebilmek.

Değerli milletvekilleri, AKP iktidarları döneminde uygulanan çarpık ve öngörüden uzak ulaştırma politikaları cumhuriyet tarihi boyunca vatandaşın sırtına hiç bu kadar yük bindirmemiştir. 1986-2024 döneminde sözleşme değerleri kamuoyuna açıklanmayan toplam 102,7 milyar dolarlık yatırım bedeline sahip 272 KÖİ projesi uygulamaya geçirilmiştir. Bu projeler kara yolu, havaalanı, yat limanı, demir yolu, sağlık tesisi, enerji yatırımları ve limanlar gibi kritik alanları kapsamaktadır. Sözleşmelerindeki yüksek bilet fiyatlarının tam olarak uygulanmadığı, bu nedenle devletin hem geçen hem de geçmeyen araçlar için hazineden bu şirketlerin kasasına son yedi yılda tam 384,1 milyar lira konulmuştur. 2025'te sadece otoyol, köprü ve tüneller için 97,6 milyar ödenecektir. Bütün bunlar bize bir gerçeği hatırlatıyor, geleceğimizi ipotek altına alan kamu-özel iş birliği projeleri iflas etmiştir. Eğer ulaşımdaki KÖİ modeli bir çözüm olsaydı bu ülkede her yıl bir buçuk milyon trafik kazası yaşanmazdı.

Değerli milletvekilleri, konuşmamı karanlık bir saldırıyla hayatını kaybeden gazeteci Hakan Tosun'u anarak bitirmek istiyorum. Muğla'da yangınlar olduğunda, Akbelen'de ağaçlar kesilirken Hakan Tosun fotoğraf makinesiyle yanımızdaydı. Ailesine ve sevenlerine, basın camiasına yürekten başsağlığı diliyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.

GİZEM ÖZCAN (Devamla) - Bu cinayetin karanlıkta kalan tüm yönlerinin aydınlatılmasını yürekten diliyor, aydınlatılıncaya kadar da var gücümüzle mücadele edeceğimizi ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)