| Konu: | Beşiktaş iddianamesine, Ahmet Minguzzi davasında açıklanan karara ve 21 Ekim Dünya Gazeteciler Günü’ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 21.10.2025 |
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, on ay sonra Beşiktaş iddianamesi ortaya çıktı. İddianameyi uzun uzun inceleme fırsatımız oldu. Sayın Savcı "Büyük olaylar var." dedi, "Asrın yolsuzluğu var." dedi. Biz de somut, kesin deliller bekliyorduk. Öncelikle söylemek isterim ki -burada yıllardır avukatlık yapan milletvekilleri var- özel yetkili mahkemelerde birçok örgüt dosyası vardır ama ben daha bugüne kadar girdiğim, gördüğüm, duyduğum bu örgüt dosyalarının içerisinde örgüt lideri olarak tanımlanan kişinin dışarıda, onun dışında herkesin içeride olduğu tek dosya bunu gördüm. Aziz İhsan Aktaş yedi yüz dört yılla yargılanıyor ama Adana'da üç dönemdir Seyhan dâhil belediye başkanlığımızı yapan Sayın Zeydan Karalar dört yılla yargılanıyor. Zeydan Karalar cezaevinde, Aziz İhsan Aktaş bugün serbest; utanç verici bir tablodur bu.
Geliyorum tanık ifadelerine: "Öyle olduğunu umuyorum." "Tahmin ediyorum ki..." Bakın, eski hâkimlerin karşısına bir tanık çıktığı zaman gördüğünü, bildiğini, somut olarak algısını söylemeyip de tahminini söylediği zaman o duruşma salonundan kovulurdu ama maalesef ki öyle tanıklar var ki adam tahminini söylüyor ve on aylık süreçte basına maalesef ki sızdırılan iddianameyle ilgili bölümler dışında hiçbir şey yok.
Geliyorum... Bu Aziz İhsan Aktaş'ın ailesi bu şirkette, çocukları bu şirkette, kardeşi bu şirkette, kendisi etkin pişmanlıktan yararlanmış ama nasıl olduysa aile boyu yararlanmış. Ya, kendisi yararlandı, oğlu neden cezaevinde değil, kardeşleri bu şirkette, ihalelerde var, neden cezaevinde değil? Etkin pişmanlık şahsı bağlar ama beyefendi öyle bir beyanda bulunmuş ki aileyi de aklamış! Olmaz, böyle bir iddianame, böyle bir yargılama olmaz. Aylardır, sen, seçilmiş belediye başkanlarını tutacaksın...
Bakın, üzülerek söylüyorum: Utku Caner Çaykara, altı yılla yargılanıyor; Ahmet Özer, üç yılla yargılanıyor ya; Zeydan Karalar, yıllarını siyasete vermiş, dört yılla yargılanıyor. Neden tahliye edilmiyor?
MESTAN ÖZCAN (Tekirdağ) - Az mı?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Neden? Bunlar, olacak şeyler değil. Biz bir iddianame bekliyorduk, somut deliller bekliyorduk, kamuoyu bekliyordu ama maalesef ki dağ fare doğurdu. Göreceksiniz, iddianame kabul edildiğinde de her şey ortaya çıkacak ama Türkiye "hukuk" kavramından, "adalet" kavramından günden güne uzaklaşıyor.
Bakın, Ahmet Minguzzi davası: Karar verildi ama bir baba olarak ve benim gibi düşünen milyonlarca anne-baba bu kararı maalesef ki kabul etmiyor. 2 çocuk sadece bu cinayeti işlemedi, yolu kesenler, gözlem yapanlar... Bu karar aileyi, insanları, anaları-babaları mutlu etmedi. Ama Ahmet Minguzzi davası bir sonuç.
Bakın, son yıllarda 1.700 çocuk cinayete karışmış Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. 17.000 çocuğumuz uyuşturucu madde satmaktan yargılanıyor. 3 milyon 200 bin evladımız okula gitmiyor. Bu sorunları çözmeden, "suça sürüklenen çocuk" kavramını gerçek anlamda anlamadan nasıl mücadele edeceğiz? Analar ağlıyor, babalar ağlıyor.
Hepimiz o annenin-babanın yerine kendimizi koyalım. Yirmi dört yıl yani 31 yaşında çıkacak bu insanlar ama Ahmet Minguzzi hiç gelmeyecek bir daha, o anne-baba hiç sarılamayacak bir daha çocuğuna. Aynı anne, duruşma çıkışında o annenin feryadını gördüm ve hep söyledim, cezalar, belli suçlarda cezalar ve infaz değişmeli. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında şunu bilmeliyiz ki cinayet suçlarında o kişi o cezaevinden çıkmayacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Başarır, tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Ama maalesef ki, maalesef ki çocuklara cinayet işlettiriyorlar. Bakın, böyle suç örgütleri var. Niye? Az ceza alıyor diye. Peki, arkasına, arkasının arkasına, en tepesine gidebiliyor muyuz? Gitmiyoruz, o yüzden analar ağlıyor. Burada öyle bir yargılama yapılmalıydı ki, öyle noktalara gidilmeliydi ki o annenin ve anaların yüreği bir parça soğumalıydı. Üzülerek söylüyorum, soğumadı.
Evet, 21 Ekim, Dünya Gazetecilik Günü. Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ülke arasında 159'uncu sıraya gerilemiş; Pakistan, Bahreyn, Sudan, Irak gibi ülkeleri ancak geçebilmişiz. Bakın, Fatih Altaylı bugün cezaevinde, birçok gazeteci cezaevinde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Üzülerek söylüyorum ki İstanbul'un ortasında Hakan Tosun, bir gazeteci öldürülüyor, kamera kayıtlarına ulaşamıyoruz. Hâlâ aydınlatılamayan bir cinayet, İstanbul'un göbeğinde olan bir cinayet bu ama Dünya Gazeteciler Günü'nü kutluyoruz.
Son yıllarda yüzlerce gazeteci tutuklanmış, yargılanmış, yıllarca, yüz yıllarca ceza almış bu gazeteciler; birçok internet sitesine, gazeteye, televizyona ceza gelmiş, erişim engeli gelmiş. Türkiye'de tam bir baskı, sansür dönemi var. Maalesef ki algı gerçeklerin önüne geçtiği için bugün Fatih Altaylı cezaevinde. Hiç kimse bana açıklayamaz, Fatih Altaylı'nın bugün cezaevinde olmasının sebebini açıklayamaz. Yargılandığı suç maddesinin alt sınırı iki yıl, erteleme sınırında ama mahkemeleri, yargılamayı, ceza hukukunu bir intikam aracı olarak kullanan bir iktidar var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Son cümlelerim.
BAŞKAN - Son dakika...
Buyurun.
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) - Kendisini eleştiren, kendisiyle ilgili muhalefet yapan gazeteciler, herkes bu ülkede yargılanmakla tehdit altında. Bunu kabul etmiyoruz, bunu kabul etmeyeceğiz.
Özgür basının rahatça yazıp tartışabildiği günler yakın diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)