| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 04.11.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA ONUR DÜŞÜNMEZ (Hakkâri) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve ekranları başında bizleri izleyen değerli halklarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir kumpas davasının yıl dönümünde sözlerime başlamadan önce, cezaevlerinde direnerek bize mücadeleyi, direnmenin, özgürleştirmenin, özgürlüğün sesini büyütenlere kucak dolusu, yürek dolusu saygılarımı, selamlarımı gönderiyorum.
Biliyorsunuz, 4 Kasım 2016'da bu Mecliste Anayasa'ya aykırı bir kararla dokunulmazlıkların kaldırılmasının ardından sevgili Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen Yüksekdağ başta olmak üzere arkadaşlarımız kumpasla gözaltına alındı, ardından tutuklandılar. Devamında Kobani kumpas davasının yargılanmasına başlandı. Bu yargılamada aslında muktedirler bizim arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı yargılamak istediler ancak mahkemede gördük ki yoldaşlarımız mahkeme kürsüsünü bir Meclis kürsüsüne çevirdiler ve siyasi ithamların tamamını mahkûmlaştırdılar. Biliyorsunuz, o kumpas yargılamalarında mahkeme başkanı olarak görev yapan kişilikler örgüt üyesi çıktı ve kendilerini aklayamadıkları bir suç vuku buldu.
Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; Kobani kumpas davasının hukuki meşruiyetinden bahsetmeye gerek dahi duymuyoruz. Biliyorsunuz, dokuz yıldır gerek bu kürsüde gerek sokakta gerek alanlarda gerek cezaevlerinde, zindanlarda, her yerde bu kumpas davası mahkûm edildi. Biz bugünlerde hukuk devletini inşa etmeye çalışırken hukuka uygunluk denetimi yapma görevini elinde bulunduran sayın Mecliste vicdanlara seslenmek istiyorum: Bugün bir önergeyi oylamayacağız; bugün bu ülkenin aydınlık geleceğini, hukuka olan inançla, hukuk devleti miyiz değil miyiz, bunu oylayacağız. Eğer bizler bugün oy birliğiyle burada Türkiye'deki bütün kumpas yargılamalarını mahkûmlaştırmayı becerebilirsek bütün halka umut dağıtacağız, bütün halkımız ümitvar olacak, "Türkiye hukuk devleti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor." diyecek ve içinden geçtiğimiz barış ve demokratik toplumun inşası çok daha muhtemel hâle gelecektir.
Sayın Başkan değerli milletvekilleri; bugün burada, derdest olan bir yargılama hakkında bir konuşma yapmıyoruz, derdest olan yargılamada AİHM kararıyla da sabit olduğu üzere siyasi bir yargılamayı siyasetin kalbinden eleştiriyoruz. Mademki bu dava siyasi bir davadır, bu, AİHM kararıyla da resmîleşmiştir, o zaman siyaset elini taşın altına koymalıdır ve bu hukuksuzluğu bir an önce ortadan kaldırmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, içinden geçtiğimiz dönem çok ümitvar durumlara gebe bir dönem. Sayın Bahçeli'nin bugün "Hukuk yolları artık kararını vermiştir; Demirtaş'ın tahliyesi, Türkiye için hayırlara vesile olacaktır." söyleminden anlaşıldığı üzere, artık bu yargılamanın bütün toplum kesimlerince siyasi bir yargılama olduğu ve bu yargılama sonucu ceza almış arkadaşlarımızın bir an önce tahliyelerinin gerektiği... Hepimizin vicdanında artık Kobani kumpas davası mahkûm edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4 Kasım, bu ülkede ne yazık ki hukuksuzlukların diz boyu olduğu, aslında hukuksuz geçen bir günün de resmî adıdır. 4 Kasımda Batman, Mardin ve Halfeti Belediyelerimize kayyum atandı ve burada yine hukuksuzluğun bir resmi çizilmiş oldu; kayyum davaları, kayyum yargılamaları da Kobani kumpas davası gibi çöktü. Biliyorsunuz, hukuki meşruiyet için kayyum davalarını gerekçe gösterdiler ama sevgili Eş Başkanımız Sayın Ahmet Türk beraat aldı; kayyum yasalarının da derhâl ortadan kaldırılması gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Düşünmez, lütfen tamamlayın.
ONUR DÜŞÜNMEZ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Gelin, bugünü bir ümit günü yapalım ve kayyumlar başta olmak üzere, Kobani kumpas yargılamalarında tutuklu bulunan sevgili Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer bütün yoldaşlarımız başta olmak üzere, siyasi yargılamalarla tutsak edilen bütün siyasi tutsakları bugünden tezi olmadan özgürlüklerine kavuşturalım; bu, bizim vicdani sorumluluğumuzdur. Başta da belirttiğim gibi, bu bir önergenin oylanması değil Türkiye'nin hukuk devleti olup olmaması yönünde Meclisin irade beyanı olacaktır. Bizler ne olursa olsun hukuk devletini savunmaya, hukuk devletini var etmeye; ümidi, barışı, adaleti bu topraklara getirmeye; bütün bedenimizle, bütün yüreğimizle mücadeleyi büyütmeye yoldaşlarımızdan öğrendiğimiz direnme gücüyle söz veriyoruz ki bütün siyasi tutsaklar serbest bırakılana kadar mücadelemiz devam edecektir.
Teşekkür ediyorum. (DEM PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)