| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 11.12.2011 |
MİLLİ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Millî Eğitim Bakanlığının 2012 yılı bütçesini görüşlerinize sunarken hepinizi saygıyla selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Bütçe ve faaliyetlerimiz hakkında bilgi sunmaya geçmeden önce Van ilimizde meydana gelen ve başta Erciş ve Van merkez olmak üzere bölgemizde yıkıcı etkilerini hissettiğimiz depremlerde hayatını kaybeden başta öğretmenlerimiz olmak üzere tüm vatandaşlarımıza ve onların yakınlarına tekrar rahmet diliyor ve sabır diliyorum.
Çok değerli milletvekilleri, deprem sonrasında Van'da gerçekten ortaya çıkan yıkıcı etkileri hep derinden hissettik. Bu süreç içerisinde, bizim, eğitimle ilgili ortaya çıkan aksamaları önlemek amacıyla çok yoğun çabalar da sarf ettik. Bu maksatla birkaç cümleyle şu anda geldiğimiz nokta hakkında sizlere bilgi sunmak isterim. Öncelikle şunu belirtmeliyiz: Van depremi ile birlikte, her iki depremden sonra yaklaşık olarak 1.939 civarında dersliğimiz hasar gördü ve kullanılamaz hâle geldi. O günden sonra yaptığımız tedbirlerle sağlam kalan okullarımızda, hasarsız veya çok az hasarlı okullarımızda eğitim yapmayı esas almak üzere yaptığımız incelemelerden sonra derslik sayısı itibarıyla Van'da ikili eğitime geçmek ve ek birtakım yeni derslikler oluşturmak çabasından sonra eğitim yapabilecek noktaya gelmiş bulunuyoruz şu anda. Dolayısıyla kaybettiğimiz derslikleri bir tarafa bıraktığımızda ve hasarlıları kullanmadığımızda eğitim yapacak derslik sayısına sahip görünüyoruz ve bugüne kadar da aşağı yukarı 3 tane prefabrik okulun inşaatını tamamladık ve eğitime hazır hâle getirdik.
Onun dışında, yine konteyner mahallelerinde ve çadır mahallelerinde olmak üzere yeni derslikler yapma imkânına da sahip olduk. Ama çocuklarımızın hayatını ve sağlığını hiçbir surette riske etmemek amacıyla, kendi yaptığımız tespitlere rağmen ek olarak şu anda İstanbul Teknik Üniversitesinin, Orta Doğu Teknik Üniversitesinin, Sakarya Üniversitesinin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin uzmanlarıyla yeniden gözden geçiriyor ve gerçekten çocuklarımız için güvenli olduğunu tekrar tespit ettiğimiz okullarda eğitimi yapabilmek amacıyla bir gözden geçirme daha yapıyoruz. Bu gözden geçirmelerden sonra eğitim için karar vereceğiz. Ama şunu ifade etmeliyim: Bunun dışındaki yerlerde, yani Van merkezin ve Erciş'in dışındaki yerlerde o bölgede eğitime başladık. Şu anda her şey kendi seyrinde devam ediyor.
Yine, ayrıca, deprem süreci içerisinde yaklaşık olarak 40 bin civarında öğrencimiz ülkemizin değişik şehirlerinde pansiyonlarımıza ve yurtlarımıza nakledildiler. Bunlardan 31 bin civarında olanı kayıtlarını aldırarak naklini gerçekleştirdi. Yaklaşık 9 bin civarında olan öğrencimiz de misafir öğrenci olarak -ki bunlar ağırlıklı olarak 8'inci ve 12'nci sınıf öğrencileriydi- gittiler ve onlar gittikleri yerlerde de ayrıca özel dershanelerde üniversiteye hazırlık veya SBS'ye hazırlık kurslarına ücretsiz olarak kaydedildiler, eğitimlerini alıyorlar.
Çok değerli milletvekilleri, hepimizin ortak çaba ve sorumluluğunu gerektiren eğitim alanına son on yılda yapılan yatırımlarla önemli bir eşiği atlamış olsak da daha önümüzde alınacak çok uzun bir yol olduğunu da biliyoruz. Bir ülkenin yaşam kalitesi, gelir dağılımı, yoksulluk, suç ve terörle ilgili sorunları var ise aslında eğitimle ilgili sorunları var demektir. İşte ülkemizin bilimsel, teknolojik ve ekonomik alanda olduğu kadar insani değerler bağlamında da gelişmesini sağlayacak en önemli unsur eğitimdir. Böylesine stratejik önemi haiz bir alanda çalışıyor olmanın bizlere yüklediği sorumluluklar da gerçekten çok büyüktür.
Temel hedefimiz, nitelikli ve donanımlı bireylerin yetiştirilmesine uygun eğitim imkânlarının ve ortamlarının zenginleştirilmesi, yaygınlaştırılması ve her vatandaşımıza ulaştırılmasıdır. Eğitimin yaygınlığı yanında kalitesinin de arttırılması, bundan sonraki süreçte en öncelikli gündem maddelerimiz olacaktır.
Eğitimin girdilerinden çok, bu girdilerin çocuklarımızın yetişmesindeki etkileriyle eğitimdeki başarımızı ölçeceğiz ve çocuklarımızın içinde olmaktan mutluluk duydukları okul ortamlarını oluşturmaya odaklanacağız.
Okul öncesi eğitimden yükseköğretime eğitimin tüm basamaklarında daha yüksek okullaşma ve daha nitelikli bir eğitim, mesleki eğitimin piyasanın ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde yapılanması, her türlü bilgi teknolojisinin yaygın ve etkili bir şekilde kullanıldığı bir eğitim ortamı, uluslararası öğrenci başarı değerlemesi, kısa adıyla PISA'dan en başarılı ilk on ülke arasında yer almak gibi çok sayısız hedefi cumhuriyetimizin 100'üncü yılında gerçekleştirme görevi ve sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır.
Ülkemizin kalkınmasını ve 2023 yılında tüm dünya ekonomileri içerisinde ilk onda olmasını istiyorsak eğitime daha fazla önem vermeliyiz. Çocuklarımızı uluslararası rekabete açık kabiliyetler hâline getirmeliyiz. Eğitimi de sübjektif ve ideolojik tartışmaların dışında algılamalı, rasyonel ve ülkenin geleceğini belirleyen alan olarak görmeli ve bu çerçevede fikir üretmeliyiz.
Türkiye'yi çağdaş uygarlığın yapıcı, seçkin bir ortağı yapma hedefi doğrultusunda hükûmetlerimiz döneminde eğitim önemli bir fırsat ve stratejik alan olarak görülmüş ve bu doğrultuda bütçelerden en çok pay alma imkânına kavuşmuştur.
2012 bütçesinde de yine en büyük pay eğitime ayrılmıştır ve hepimize düşen sorumluluk, eğitimde kaliteyi gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için bu kaynağın en verimli, en rasyonel şekilde kullanılması olmalıdır. Bu hususta eğitimin tüm paydaşlarıyla daha etkili bir iş birliği ve koordineli çalışma içinde olacağız ve hep birlikte eğitimi sorunlarımızın değil, çözümlerimizin adresi yapacağız.
Bu milletin bugününü ve geleceğini ilgilendiren eğitim hizmetini yılmadan ve yorulmadan yerine getireceğimizi belirtiyor, Türkiye Büyük Millet Meclisine bütçe çalışmalarında kolaylıklar diliyorum.
MUHARREM İNCE (Yalova) - Televizyon yayını kesilmiş Sayın Bakan şu anda.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Çok değerli milletvekilleri, Bakanlığımızın hâlen yürütmekte olduğu hizmetler ile gelecek yıllar için yol haritamız olan Bakanlık Stratejik Planı'nda öngörülen hedeflere ulaşma ve geliştirilecek yeni politika, faaliyet ve projelere dayalı hazırlanan yıllık performans programları çerçevesinde, eğitimde fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalar, eğitim ve öğretimle ilgili yürütülen faaliyetler ve projeler, kurumsal kapasitenin geliştirilmesine yönelik çalışmalar, uluslararası ilişkiler ve Avrupa Birliğiyle uyum çalışmaları kapsamında 2011 yılında gerçekleştirilen faaliyetler ve 2012 yılı hedeflerimizden şimdi sizlere kısa kısa başlıklar hâlinde bahsetmek istiyorum.
Eğitim sistemleri, açık sistem olma özelliği taşıdıkları için ulusal ve uluslararası düzeydeki ekonomik, sosyal ve kültürel, politik gelişmelerden etkilenirler. 1990'lı yıllardan itibaren, özellikle gelişmiş ülkelerdeki eğilimler, eğitim sistemlerinin hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden düzenlenmesi ve bu alandaki gelişmelere süreklilik kazandırılması yönündedir.
Eğitim ve öğretim hizmetlerinde hedefimiz, kız-erkek ayırımı yapmaksızın herkesi eğitmek, rekabet içinde geliştirmek ve hayata hazırlamaktır. Eğer biz, tüm toplum olarak, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla üretim sürecine katkı sağlayamazsak başka ülkelerle rekabet etmemiz mümkün olamaz. Onun için bu toplumdaki her ferdi yapabileceği işlerde değerlendirerek ve üretime dâhil ederek uluslararası rekabet gücümüzü pekiştiren noktaya gelmemiz gerekmektedir.
Bu kapsamda, sekizinci ve dokuzuncu kalkınma planlarında öngörülen "İstikrar içinde büyüyen, gelirini daha adil paylaşan, küresel ölçekte rekabet gücüne sahip, bilgi toplumuna dönüşen ve Avrupa Birliğine üyelik için uyum sürecini tamamlamış bir Türkiye" vizyonuyla Türk eğitim sisteminin okul öncesinden yükseköğretime kadar, yaygın eğitimi de içerecek şekilde, hayat boyu öğrenme yaklaşımıyla yeniden düzenlenmesi çalışmaları sonucu eğitim ve öğretim süreçlerini hayat boyu öğrenmeye dâhil eden anlayış içerisinde yeniden yapılandırmış bulunuyoruz.
Öncelikle, eğitimde fırsat ve imkân eşitliğinin sağlanmasıyla ilgili çok önemli çabalar ortaya koyduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bunların en temelinde derslikler ve pansiyon yapımları belki söylenebilir. 2003 yılından 2011 tarihine kadar 32.030 tanesi hayırseverlerimiz tarafından olmak üzere toplam 169.325 dersliği bugüne kadar tamamladık ve eğitim-öğretimin hizmetine sunduk. 2010 yılı sonuna kadar 747 adet ilköğretim ve ortaöğretim pansiyonu binası açılmış ve 92.462 yeni yatak kapasitesi sağlanmıştır. Yine 2010 yılında 2.197 pansiyonda 438.910 yatak kapasitesinden 339.790 öğrenci faydalanmış bulunmaktadır. 2003-2011 yılları arasında tüm eğitim kademelerinde 8.473 resmî, 1.854 özel olmak üzere toplam 10.327 yeni okul açılmıştır.
Şartlı eğitimde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'ndan karşılanan yardımlarla 2003 yılından 2011 yılı Ağustos ayına kadar ilk ve ortaöğretimdeki 14 milyon 655 bin 879 çocuğumuzun annelerine 1 milyar 818 milyon 756 bin 885 Türk lirası ödeme yapılmıştır.
Yine fırsat eşitliği çerçevesinde olmak üzere, ilk ve ortaöğretimde burs alan öğrenci sayısı 2002 yılında 95 bin iken, 2011 yılında 234 bine ulaşmıştır. 2012 yılında ise 240 bin öğrenciye burs verilmesi hedeflenmektedir.
İlköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine verilen burs 2002 yılında öğrenci başına 12 lira 63 kuruş iken, 2012 yılında bu rakam 117 Türk lirasına çıkarılarak ödenecektir.
Eğitimde erişim imkânlarının artırılmasına yönelik olarak uygulanmakta olan sekiz yıllık ilköğretimden herkesin eşit şekilde yararlanması amacıyla 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında 80 il, 875 ilçede taşımalı eğitim yapılmıştır. Öğrencileri nitelikli bir eğitim ve öğretim hizmetine kavuşturmak amacıyla taşınan öğrenci sayısı 1997-1998 eğitim ve öğretim yılında 281.833 iken, 2011-2012 eğitim ve öğretim döneminde 722.380'e çıkarılmıştır. 2010-2011 eğitim ve öğretim yılından itibaren özellikle kız çocuklarımızın ortaöğretime devamlarının sağlanması amacıyla taşımalı ortaöğretim uygulamasına da başlanmıştır. Taşımalı ortaöğretim uygulamasıyla 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında, 76 ilde, 27.973 kız ve 40.806 erkek öğrenci olmak üzere toplam 68.779 öğrenciye taşıma ve yemek hizmeti sunulmuştur. 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında ise 9'uncu sınıf öğrencilerinin yanı sıra 10'uncu sınıf öğrencileri de uygulama kapsamına alınmış bulunmaktadır.
Zorunlu eğitim çağında olan çocuklarımızın okullaştırılmasıyla da ilgili çok yoğun bir çaba sarf edilmektedir. Uygulamaya konu olan e-okul, e-kayıt sistemi ve zorunlu eğitim çağında olup okula kayıt edilmeyen veya kayıtlı olup da okula devam edemeyen çocukların okullulaştırılması ve devamlarının sağlanması için gerekli stratejiler yoğun bir şekilde takip edilmektedir.
Adrese dayalı kayıt sistemi ile okula kayıt olmayan tüm çocuklarımız tespit edilmekte, okullarımızda oluşturulan komisyonlarca ev ziyaretlerinde bulunularak ikna yoluyla okula kazandırma çalışmaları sürdürülmektedir. Aralık 2008 yılı itibarıyla zorunlu eğitim çağında olup ilköğretime devam etmeyen çocuk sayısı 326 bin iken Eylül 2011 itibarıyla bu sayı 52.838'e düşmüştür. Bu 52 bin öğrencimizin de önemli bir miktarının yurt dışında ikamet etmekte olan vatandaşlarımızın çocukları olduğuna dair elimizde tespitlerimiz vardır.
Çeşitli nedenlerle okula zamanında kayıt olamamış ve yaşıtlarından en az üç yıl geride öğrenim gören öğrencilerin eğitimlerini zamanında tamamlamaları amacıyla yetiştirici sınıf öğretim programları uygulanmaktadır. Ayrıca kız çocuklarının okullaştırılmasıyla alakalı olarak cinsiyet oranları itibarıyla ilköğretimde 1997-1998 eğitim ve öğretim yılında yüzde 85 olan oranlar 2002-2003 yılında yüzde 91'e çıkmışken 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında 100,42'ye ulaşmıştır. Başka bir ifadeyle artık bugün ilköğretim okullarımızda eğitim gören çocuklarımızın 100 erkek öğrencisine karşın 100,4 kız öğrencimiz olmaktadır.
Ortaöğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları ise 1997-1998 eğitim ve öğretim yılında yüzde 74,70 iken 2002-2003 yılında yüzde 72'ye düşmüş, 2010-2011 döneminde ise bu oran yüzde 88'e yükselmiştir. Başka bir ifadeyle yine ortaöğretimde bugün okumakta olan çocuklarımızdan 100 erkek öğrenciye karşın 88 kız öğrencimiz bulunmaktadır ve çok yoğun bir şekilde kız çocuklarımızın okullaşmasıyla ilgili çabalarımız devam etmektedir.
Yükseköğretimde kız ve erkek çocuk arasındaki cinsiyet oranları, 1997-1998 eğitim ve öğretim yılında yüzde 69,58 iken 2002-2003 eğitim-öğretim yılında yüzde 74,33'e yükselmiş, 2010-2011 döneminde yüzde 86,24'e çıkmıştır.
Haydi Kızlar Okula Kampanyası, Kız Çocuklarının Okullaşma Oranlarının Artırılması Projesi I ve II, Geleceğin Aydın Kızları Projesi, Ortaöğretimde Taşımalı Eğitim Projesi ve genel liselerin Anadolu liselerine dönüştürülmesi faaliyetleri sonucu 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında başta mesleki ve teknik öğretimde olmak üzere her alan ve kademede kız öğrenci sayılarımızda artışlar kaydedilmiştir.
Yine, eğitimde fırsat ve imkân eşitliğine yönelik olarak yürütülen projelerden bir diğeri de, hepinizin bildiği gibi, ders kitabı temini projesidir. 2003 yılından 2011 yılına kadar toplam 1 milyar 338 milyon 603 bin 833 adet kitap dağıtılmış, toplam 2 milyar 293 milyon 917 bin 808 Türk lirası ödeme yapılmıştır. Bu amaçla 2012 yılı bütçesine ilköğretim için 265 milyon TL, ortaöğretim için 144,5 milyon Türk lirası kaynak ayrılmıştır.
Görüldüğü üzere, Anayasa'da hükmünü bulan her vatandaşımız için zorunlu olan ilköğretimde gerek erişim gerekse fırsat ve imkân eşitliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yapılmış ve yapılmaya devam edilecektir.
Bunun dışında, temel eğitimde Bakanlığımızın yapısal değişikliği ile okul öncesi ve ilköğretim eğitimi program bütünlüğü sağlanmak amacıyla temel eğitim çatısı altında her iki alan birleştirilerek emek ve kaynak verimliliğinin artırılması sağlanmaktadır.
Okul öncesi eğitimde 3-5 yaş grubundaki çocukların bedenî, zihnî, psikososyal yönden gelişmelerini destekleyen okul öncesi eğitimin önemi dünyada herkes tarafından kabul görmektedir. Okul öncesi eğitime yapılan yatırımların toplum için en yüksek getiriye sahip yatırımlar olduğunun farkına varan ülkeler, okul öncesi eğitimde okullaşma oranlarını yüzde 80'lerin üzerine çıkarmışlardır.
Hükümetimizin en temel önceliklerinden olan okul öncesi eğitimde 2002 yılında yüzde 11 olan okullaşma oranı 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında 48-72 aylık dönemde yüzde 43'e, 60-72 aylık dönemde ise yüzde 67'ye yükseltilmiştir. Bakanlık olarak iki yıl içinde 5 yaş çağ nüfusundaki tüm çocuklarımızı eğitebilecek seviyeye ulaşması için her türlü tedbiri alacağız ve yüzde 100'e ulaşmak için çaba sarf edeceğiz.
Ancak temel hedefimiz önümüzdeki yıllar için özellikle 60-72 ayda, 5 yaş grubunda yüzde 100'e okullaşma oranına ulaşmak. Bu amaçla, 2009-2010 eğitim ve öğretim yılında 5 yaş grubu okul öncesi eğitim çağı çocukları için 32 ilde başlanan zorunlu eğitime geçiş pilot uygulaması, 2011-2012 eğitim ve öğretim yılında 71 ile yaygınlaştırılmıştır. 2012-2013 yılında ise zorunlu eğitime geçiş pilot uygulaması 81 ilimizin tamamına yaygınlaştırılacaktır.
İlköğretimde, tüm ülkede olduğu gibi, zorunlu ilköğretim başta olmak üzere eğitim hizmetlerini ülkemizin her yöresine, her bölgesine, her beldesine ve her insanına ulaştırmayı öncelikli görevlerimiz arasında sayıyoruz. ilköğretimde net okullaşma oranları 2002'de yüzde 90,98 iken 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında yüzde 98,41'e ulaşmıştır. Bu eğitim ve öğretim yılında yüzde 99'a ulaşmasını bekliyoruz. Stratejik planda ise 2014 yılında yüzde 100'ü bütünüyle gerçekleştirmiş olacağız.
Bakanlığımızca geliştirilmiş ve 2011 Nisan ayında yurt genelinde uygulamaya başlanmış olan ilköğretim kurumları standartları, ilköğretim eğitimi sürecinde bir iç kontrol mekanizması oluşturmaktadır. Bu çerçevede ilköğretim kurumları standartları, okulda çocuğa yönelik sunulan her türlü hizmete ilişkin verilerin e-okul destekli bir yazılım aracılığıyla Bakanlığımıza bağlı tüm ilköğretim okulları ile il ve ilçe merkezlerimizde toplanmasını, analiz edilmesini ve değerlendirilmesini sağlayacak bir yapı kuracaktır.
Ortaöğretimde cinsiyet ve bölgesel farklılıkları giderici bir biçimde okullaşma oranını gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak, öğrencilerimizi, esnek bir yapı içinde, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda ortak bir genel kültür verilerek üst öğrenime ve geleceğe hazırlamaya çaba sarf ediyoruz.
652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bakanlığımızdaki mesleki ve teknik eğitimin yürütümünden sorumlu beş ayrı birim, mesleki ve teknik eğitimdeki koordinasyon sorunlarını çözmek, aynı stratejik amaç etrafında uyumlaştırmak ve mesleki eğitimin piyasa ihtiyaçlarına uygunluğunu sağlamak amacıyla tek bir yapı içerisinde bir araya getirilmiştir.
Ortaöğretimde, genel ortaöğretim ile mesleki ve teknik ortaöğretim olmak üzere iki bölümde ayrıca değerlendirilebilir. 2005-2006 eğitim ve öğretim yılından bu yana 580 genel lise Anadolu lisesine dönüştürülmeye başlanmıştır genel ortaöğretimde. 2010 yılından itibaren 86 genel lise, mesleki ve teknik ortaöğretime devredilmiştir.
Stratejik planımızda yer alan hedeflerimizden birisi, ortaöğretimde plan dönemi sonuna kadar yatay ve dikey geçişlere imkân veren, etkin rehberlik ve yönlendirme hizmetleri içeren esnek bir yapıya geçmektir. Bu hedef kapsamında okul türü yerine program türünü esas alan, yatay ve dikey geçişlere imkân veren bir modele geçiş yapılması için gerekli altyapının hazırlanmasına yönelik çalışmalarımız da yürüyor.
Genel ortaöğretimde 2002-2003 eğitim-öğretim yılında derslik başına düşen öğrenci sayısı 34 iken 2010-2011 yılında okullaşma oranlarının artmasına rağmen 31'e düşürülmüştür. Ortaöğretimde net okullaşma oranları 2002 yılında yüzde 50,57 iken 2010-2011 eğitim-öğretim yılında yüzde 69,33'e yükselmiştir.
Mesleki ve teknik ortaöğretimde, küresel rekabette sektörlerin gücünü artırmak ve daha nitelikli insan gücünü yetiştirmek, sektörle iş birliği gelişmiş, esnek, modüler, program çeşitliliğine sahip, teknolojik altyapısı güçlü ve daha çok talep edilen bir mesleki ve teknik eğitim yapısını oluşturmayı hedefliyoruz. Mesleki ve teknik öğretim kurumlarının kalkınmanın hızlandırılması, istihdamın artırılması ve tüm ülkenin rekabet gücünün yükseltilmesi yönündeki kritik öneminin farkında olarak tanzim ediliyor.
2001-2002 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla mesleki ve teknik ortaöğretimin ortaöğretim içerisindeki payı -açık öğretim hariç olmak üzere- yüzde 28,9 iken 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında yüzde 46,34'e çıkarılmıştır. Bunu önümüzdeki yıllarda ise yüzde 50'nin üzerine çıkartmayı hedefliyoruz. 2012 yılında ortaöğretim içerisinde mesleki ve teknik eğitimin okullaşma oranının artırılmasıyla ilgili yeni stratejileri de yakında uygulamaya koyacağız.
Özel öğretim kurumlarının payının artırılmasıyla ilgili, bu süreç içerisinde yeni uygulamalar için de hazırlık yürütüyoruz.
Engellilere yönelik yapılan yardımların 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında artırılmasına devam edeceğiz. 2011 ekim ayı itibarıyla bugüne kadar yapılan ödemelerin 839 milyon 673 bin 955 Türk lirası olduğunu ifade etmek lazım. 2006-2011 yılları arasında bu rakam 4,5 milyar liraya yaklaşan bir noktaya yetişmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Dinçer.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI ÖMER DİNÇER (Devamla) - Çok değerli milletvekilleri, belki bu konuda söylenecek çok söz var ama vakit yetmedi.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)