| Konu: | DEM PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 19.11.2025 |
DEM PARTİ GRUBU ADINA HALİDE TÜRKOĞLU (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önceki gün Dilovası'ndaydım, katliamın yaşandığı yerde katledilen çocukların ve kadınların aileleriyle görüştüm. Yaşanan acıların da bu sistemin dehşeti de aslında ortada. Bir söz vardır "Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın." derler. İşte, Dilovası'nda 3'ü çocuk, 3'ü kadın 7 kişinin yaşamını yitirme şekli bu ülkenin nasıl bir ülke olduğunun resmidir. İnsanların, kadınların, çocukların yaşamının ne kadar ucuz olduğunun resmi bir kez daha parfüm, kozmetik deposunda yaşanan bu olayla ortaya çıkmıştır.
Bakın, yirmi üç yıldır iktidardasınız, yıllardır size "Bu ülkede iş kazası yok, iş cinayeti var." dedik, "Kadınlar yoksulluktan, işsizlikten kaynaklı güvencesiz, merdiven altı işlerde çalışmak zorunda kalıyor." dedik, "Bu çalışma koşulları kadınlara şiddet, ölüm, sömürü olarak geri dönüyor." dedik. Kadın yoksulluğunu, işsizliğini, sömürüyü durduracak politikaların hayata geçmesi için biz kadınlar büyük bedeller ödedik.
İşte, Dilovası'nda yaşanan bu katliamda hayatını kaybeden her bir kadının, her bir çocuğun öyküsü bizim tüm bu bedellere rağmen kadın özgürlük mücadelemizi büyütme gerekçemizdir. Bir kez daha ateş -düştüğü yeri değil- bu ülkede eşitlik, adalet, özgürlük mücadelesi yürüten başta kadınlar olmak üzere tüm kesimlerin yüreğinin de mücadelesinin de ortasına düşmüştür. Evet, onların öyküsü bu ülkede kadınlara, çocuklara nasıl yaklaşıldığının göstergesi. Çocuk işçiliğinin suç sayıldığı bir yerde yasaları uygulamayanlar bu suçun asıl sorumlularıdır. Bu ülkede bir suça, bir de suçu işleyene bakarak yasalar işliyor. Bakın, bu vahim olayda yaşamını yitiren 15 yaşındaki Nisa Taşdemir'in öyküsü bunu göstermektedir. Babası kanser hastası olduğundan ailesinin geçimine katkı sağlamak için "Okumak istemiyorum." diyerek çalışmaya başlıyor. Çalışma koşulları ise bir kadının, bir çocuğun erkek egemen sermaye düzeni karşısında nasıl sömürüldüğünün bir başka resmi olarak çıkıyor ortaya. Kurumların nasıl çürüdüğünün, içinin boşaltıldığının resmidir aslında. Kadınlar kaçak bir yapının içerisinde sigortasız, güvencesiz, gecenin bir vaktine kadar çalışmak zorunda kalırken bu kurumların el birliğiyle bu sömürü düzenini nasıl beslediğine de bir kez daha şahitlik ettik.
Bu kaçak yapının hemen yanı başında Çalışma Bakanlığına bağlı bir kurum olan İŞKUR binası var, düşünebiliyor musunuz? İş sağlığından, iş güvenliğinden bahseden bu Kurum bu suçu görmezden gelmiş. Defalarca CİMER'e şikâyet gitmiş, "Bu kaçak yapıda çocuk işçiler çalıştırılıyor." denilmiş; buna da sessiz kalınmış. Şikâyetlerin ilgili kurumlara iletildiği söyleniyor. Böyle söyleyerek bu işin içinden çıkamazsınız.
Soruyorum: Bu kaçak yapı kaç defa ve kimler tarafından denetlendi? Bakın, ben değil ziyaret ettiğim aileler söylüyor: "Kızım anlatıyordu, 'Zabıtalar geliyor, patronun odasına gidiyor, bir şeyler konuşuyorlar ve çıkıyorlar.'" İşte, bu ülkede denetleme mekanizması budur. Yerel ve merkezî yönetim ile sermaye iş birliğiniz katliam iş birliğine dönmüş durumdadır. Bugün bu denetleme mekanizmaları işletilmiş olsaydı 7 kişi yaşamından olmayacaktı.
7 kişinin yaşamına mal olan bu katliamın arka perdesinde yaşanılanlar ise vahametin boyutunu göstermektedir. Bakın, "Paketleme yapılıyor." deniliyor ama parfümlerin üretimi ve dolumu da burada yapılıyor. Kadınlar 200 TL almak için gecenin bir vaktine kadar 3 tır eşya indiriyor. Kimyasal üretim yapıldığı için kadınlar ayda neredeyse 2 defa ayakkabı almak zorunda kalıyor. Dolum yapılırken yere dökülen kimyasal maddeler yüzünden kadınların oturacağı bir alan dahi yok, yere serilen kartonların üzerinde evden getirdikleri yemekleri yiyen kadınlar, bir penceresi dahi olmayan bir yerde gün boyu sömürüyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kaçak yapıda çalışmak zorunda kalan kadınlara, çocuklara yemek verilmediği gibi sürekli yevmiyelerinden kesiliyor ve ay sonunda kadınların eline geçen miktar 9 ile 12 bin TL arasında bir ücret oluyor. Daha kötüsü olmaz dedikçe dinlediğimiz her ailede bu sömürü düzeninin başka bir yüzüne şahitlik ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
HALİDE TÜRKOĞLU (Devamla) - Suriyeli kadınlar, Afgan kadınlar "deneme süreci" adı altında gün boyu çalıştırılarak günün sonunda "Sizi görmek istemiyorum." diyerek kovuluyorlar bu kaçak iş yerinde.
Son olarak Dilovası'nda yaşanan bu katliamda yaşamını yitirenlere bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum, ailelerine sabır diliyorum. Bu katliamın arkasındaki faillerin açığa çıkması için mücadele edeceğimizin ve bu olayın takipçisi olacağımızın sözünü yineliyorum. Kadınlara dayatılan bu sömürü düzenini asla kabul etmeyeceğiz. (DEM PARTİ sıralarından alkışlar)